بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَٱلضُّحَىٰ ﴿١

Andolsun, kuşluk vaktine.

— İbni Kesir

Kuşluk vaktine andolsun,

— Diyanet İşleri

Andolsun kuşluk vaktına,

— Hasan Basri Çantay

Kuşluk vaktine andolusun.

— Seyyid Kutub

وَٱلَّيْلِ إِذَا سَجَىٰ ﴿٢

Ve dindiği zaman o geceye kasem olsun ki.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve sükuna erdiğinde geceye.

— İbni Kesir

Karanlığı çöktüğü vakit geceye andolsun ki,

— Diyanet İşleri

(insanların) sükûna vardığı dem geceye ki,

— Hasan Basri Çantay

Durgunlaşan geceye andolsun ki,

— Seyyid Kutub

مَا وَدَّعَكَ رَبُّكَ وَمَا قَلَىٰ ﴿٣

Veda etmedi Rabbin sana ve darılmadı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbın seni ne terk etti, ne de darıldı.

— İbni Kesir

Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da.

— Diyanet İşleri

(Habîbim) Rabbim seni terketmedi. (Sana) darılmadı da.

— Hasan Basri Çantay

Rabbin seni bırakmadı ve sana darılmadı,

— Seyyid Kutub

وَلَلْءَاخِرَةُ خَيْرٌ لَّكَ مِنَ ٱلْأُولَىٰ ﴿٤

Ve her halde sonu senin için önünden daha hayırlı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ahiret, elbette senin için dünyadan daha hayırlıdır.

— İbni Kesir

Muhakkak ki âhiret senin için dünyadan daha hayırlıdır.

— Diyanet İşleri

Elbette âhiret senin için dünyâdan hayırlıdır.

— Hasan Basri Çantay

Andolsun senin için ahiret dünyadan daha hayırlıdır,

— Seyyid Kutub

وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَىٰٓ ﴿٥

Ve ileride Rabbin sana atâ edecek öyle atâ edecek ki rızaya ereceksin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz Rabbın, sana verecek ve sen, hoşnud olacaksın.

— İbni Kesir

Şüphesiz, Rabbin sana verecek ve sen de hoşnut olacaksın.

— Diyanet İşleri

Muhakkak Rabbin sana verecek de hoşnuud olacaksın.

— Hasan Basri Çantay

Rabbin sana verecek ve sen razı olacaksın.

— Seyyid Kutub

أَلَمْ يَجِدْكَ يَتِيمًا فَـَٔاوَىٰ ﴿٦

O seni bir yetîm iken barındırmadı mı?

— Elmalılı Hamdi Yazır

O; seni öksüz bulup da barındırmadı mı?

— İbni Kesir

Seni yetim bulup da barındırmadı mı?

— Diyanet İşleri

O, bir yetîm olduğunu bilib de (seni) barındırmadı mı?

— Hasan Basri Çantay

O seni yetim bulup barındırmadı mı?

— Seyyid Kutub

وَوَجَدَكَ ضَآلًّا فَهَدَىٰ ﴿٧

Ve seni yol bilmez iken yola koymadı mı?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Seni şaşırmış bulup da doğru yola eriştirmedi mi?

— İbni Kesir

Seni yolunu kaybetmiş olarak bulup da yola iletmedi mi?

— Diyanet İşleri

Seni (çocukluğunda) gaaib olmuş bulub da yolunu doğrultmadı mı?

— Hasan Basri Çantay

Şaşırmış bulup da yol göstermedi mi?

— Seyyid Kutub

وَوَجَدَكَ عَآئِلًا فَأَغْنَىٰ ﴿٨

Ve seni bir yoksul iken zengin etmedi mi?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Seni fakir bulup da zenginleştirmedi mi?

— İbni Kesir

Seni ihtiyaç içinde bulup da zengin etmedi mi?

— Diyanet İşleri

Seni, bir fakîr olduğunu bilib de, zengin yapmadı mı?

— Hasan Basri Çantay

Fakir iken seni zengin etmedi mi?

— Seyyid Kutub

فَأَمَّا ٱلْيَتِيمَ فَلَا تَقْهَرْ ﴿٩

Öyle ise amma yetîme kahretme.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O halde sakın yetime kahretme.

— İbni Kesir

Öyleyse sakın yetimi ezme!

— Diyanet İşleri

O halde, yetime gelince: (Ona sakın) kahretme.

— Hasan Basri Çantay

Yetime gelince sakın onu üzme,

— Seyyid Kutub

وَأَمَّا ٱلسَّآئِلَ فَلَا تَنْهَرْ ﴿١٠

Ve amma sâili azarlama.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve bir şey isteyeni azarlama.

— İbni Kesir

Sakın isteyeni azarlama!

— Diyanet İşleri

Sâile gelince: (Onu) da azarlayıb koğma.

— Hasan Basri Çantay

Yoksula gelince sakın onu azarlama,

— Seyyid Kutub

AYARLAR