بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

إِذَا زُلْزِلَتِ ٱلْأَرْضُ زِلْزَالَهَا ﴿١

Arz o sarsıntısıyla sarsıldığı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yer, sarsıldıkça sarsıldığı zaman;

— İbni Kesir

(1-3) Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, “Ona ne oluyor?” dediği zaman,

— Diyanet İşleri

Yer, kendisine âid şiddetli bir sarsıntı ile zelzeleye uğratıldığı zaman,

— Hasan Basri Çantay

Yer dehşetle sarsıldıkça sarsıldığı,

— Seyyid Kutub

وَأَخْرَجَتِ ٱلْأَرْضُ أَثْقَالَهَا ﴿٢

Ve arz ağırlıklarını çıkardığı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve yer, bütün ağırlıklarını çıkardığı zaman;

— İbni Kesir

(1-3) Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, “Ona ne oluyor?” dediği zaman,

— Diyanet İşleri

yer, (bütün) ağırlıklarını (dışarıya fırlatıb) çıkardığı,

— Hasan Basri Çantay

Yeryüzü ağırlıklarını dışarı çıkardığı,

— Seyyid Kutub

وَقَالَ ٱلْإِنسَٰنُ مَا لَهَا ﴿٣

Ve insan "noluyor buna?" dediği vakit.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İnsan; buna ne oluyor? dediği zaman,

— İbni Kesir

(1-3) Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, “Ona ne oluyor?” dediği zaman,

— Diyanet İşleri

insan «Buna ne oluyor?» dediği (zaman),

— Hasan Basri Çantay

Ve insanın «Buna ne oluyor» dediği zaman,

— Seyyid Kutub

يَوْمَئِذٍ تُحَدِّثُ أَخْبَارَهَا ﴿٤

O gün bütün haberlerini anlatır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İşte o gün; o, bütün haberlerini anlatacaktır.

— İbni Kesir

İşte o gün, yer, kendi haberlerini anlatır.

— Diyanet İşleri

O gün (yer) bütün haberlerini anlatacakdır.

— Hasan Basri Çantay

İşte o gün yer haberlerini söyler,

— Seyyid Kutub

بِأَنَّ رَبَّكَ أَوْحَىٰ لَهَا ﴿٥

Çünkü Rabbin ona vahy eylemiştir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Çünkü Rabbın kendisine vahyetmiştir.

— İbni Kesir

Çünkü Rabbin ona (öyle) vahyetmiştir.

— Diyanet İşleri

Çünkü Rabbi kendisine (o vech ile) vahyetmişdir.

— Hasan Basri Çantay

Çünkü Rabbin ona vahiy ile herşeyi bildirmiştir.

— Seyyid Kutub

يَوْمَئِذٍ يَصْدُرُ ٱلنَّاسُ أَشْتَاتًا لِّيُرَوْاْ أَعْمَٰلَهُمْ ﴿٦

O gün nâs, müteferrik surette fırlıyacaklardır, amelleri kendilerine gösterilmek için.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O gün insanlar, yaptıklarının kendilerine gösterilmesi için bölük bölük dönerler.

— İbni Kesir

O gün insanlar amellerinin kendilerine gösterilmesi için bölük bölük kabirlerinden çıkacaklardır.

— Diyanet İşleri

O gün insanlar, amelleri (nin karşılığı) kendilerine gösterilmek için, dağınık dönecek (ler) dir!

— Hasan Basri Çantay

O gün insanlar ayrı ayrı gruplar halinde, ilahi divana çıkarlar ki, yaptıkları işler kendilerine gösterilsin.

— Seyyid Kutub

فَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُۥ ﴿٧

Ki her kim zerre miktarı bir hayır işlerse onu görecek.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kim, zerre mikdarı hayır işlerse; onu görür.

— İbni Kesir

Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını görecektir.

— Diyanet İşleri

İşte kim zerre ağırlığınca bir hayır yapıyor (idiy) se onu (n sevabını) görecek,

— Hasan Basri Çantay

Artık kim zerre ağırlığınca hayır yapmışsa onu görür,

— Seyyid Kutub

وَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ شَرًّا يَرَهُۥ ﴿٨

Her kimde zerre miktarı bir şerr işlerse onu görecek.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kim de zerre mikdarı şer işlerse; onu görür.

— İbni Kesir

Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını görecektir.

— Diyanet İşleri

kim de zerre ağırlığınca şer yapıyor (idiy) se onu (n cezasını) görecek.

— Hasan Basri Çantay

Ve kim zerre ağırlığınca şer yapmışsa onu görür.

— Seyyid Kutub

AYARLAR