بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

5:1

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَوْفُواْ بِٱلْعُقُودِۚ أُحِلَّتْ لَكُم بَهِيمَةُ ٱلْأَنْعَٰمِ إِلَّا مَا يُتْلَىٰ عَلَيْكُمْ غَيْرَ مُحِلِّى ٱلصَّيْدِ وَأَنتُمْ حُرُمٌۗ إِنَّ ٱللَّهَ يَحْكُمُ مَا يُرِيدُ ﴿١

Ey o bütün iman edenler! akıdlerinizi îfâ ediniz, ihrama girdiğinizde avı helâl saymamanız şartiyle size en'am behaiminin âtide okunacak olanlardan maadası helâl kılındı, şüphe yok ki Allah ne isterse hükmeder.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ey iman edenler; akidleri yerine getirin. Siz, ihramlı iken avlanmayı helal görmeksizin; size bildirilecekler müstesna, hayvanlar size helal kılınmıştır. Muhakkak ki Allah, dilediğini hükmeder.

— İbni Kesir

Ey iman edenler! Akitlerinizi yerine getirin. İhramlı iken avlanmayı helâl saymamanız kaydıyla , okunacak (bildirilecek) olanlardan başka hayvanlar , size helâl kılındı. Şüphesiz Allah istediği hükmü verir.

— Diyanet İşleri

Ey îman edenler, bağlandığınız ahidleri yerine getirin. Siz ihramlı olduğunuz halde avlanmayı halâl saymamak ve size (aşağıda) okunacak olanlar haaric kalmak şartiyle davarlar (ın etleri) size halâl edildi. Şübhesiz ki Allah ne dilerse onu hükmeder.

— Hasan Basri Çantay

İhramlı iken avlanmayı helal saymamanız şartı ile ilerde sayılacak olanlar dışında kalan bütün hayvanlar size helal kılındı, Allah dilediği hükmü verir.

— Seyyid Kutub

5:2

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تُحِلُّواْ شَعَٰٓئِرَ ٱللَّهِ وَلَا ٱلشَّهْرَ ٱلْحَرَامَ وَلَا ٱلْهَدْىَ وَلَا ٱلْقَلَٰٓئِدَ وَلَآ ءَآمِّينَ ٱلْبَيْتَ ٱلْحَرَامَ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِّن رَّبِّهِمْ وَرِضْوَٰنًاۚ وَإِذَا حَلَلْتُمْ فَٱصْطَادُواْۚ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَـَٔانُ قَوْمٍ أَن صَدُّوكُمْ عَنِ ٱلْمَسْجِدِ ٱلْحَرَامِ أَن تَعْتَدُواۘ وَتَعَاوَنُواْ عَلَى ٱلْبِرِّ وَٱلتَّقْوَىٰۖ وَلَا تَعَاوَنُواْ عَلَى ٱلْإِثْمِ وَٱلْعُدْوَٰنِۚ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَۖ إِنَّ ٱللَّهَ شَدِيدُ ٱلْعِقَابِ ﴿٢

Ey o bütün iman edenler! ne Allah’ın şeâirine, ne şehri harâma, ne kurbanlık hediyyelere, ne gerdanlıklarına ne de mevlâlarının gerek fazlını ve gerek rızasını arayarak beyt-i harâma doğru gelenlere sakın hurmetsizlik etmeyin, ihramdan çıktığınız zaman isterseniz avlanın, sizi Mescid-i haramdan menettiler diye bir takımlarına karşı beslediğiniz kin sakın sizi tecavüze sevk etmesin, birr-ü takvâ üzere yardımlaşın, günah-ü taaddi üzere yardımlaşmayın, Allah’dan korkun çünkü Allah’ın ıkabı çok şiddetlidir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ey iman edenler; Allah'ın nişanelerine, haram olan aya, hediye olan kurbanlığa, gerdanlıklı hayvanlara ve Rabblarından nimet, rıza taleb ederek Beyt'ül Haram'a gelenlere hürmetsizlik etmeyin. İhramdan çıkınca avlanın. Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoydukları için bir kavme olan kininiz, siz haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva üzerinde yardımlaşın. Günah işlemek ve aşırı gitmek üzerinde yardımlaşmayın. Allah'tan sakının, muhakkak ki Allah'ın cezası şiddetlidir.

— İbni Kesir

Ey iman edenler! Allah’ın (koyduğu din) nişanelerine, haram aya, hac kurbanına, (bu kurbanlıklara takılı) gerdanlıklara ve de Rab’lerinden bol nimet ve hoşnutluk isteyerek Kâ’be’ye gelenlere sakın saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınızda (isterseniz) avlanın. Sizi Mescid-i Haram’dan alıkoydular diye birtakımlarına beslediğiniz kin, sakın ha sizi, haddi aşmaya sürüklemesin. İyilik ve takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) üzere yardımlaşın. Ama günah ve düşmanlık üzere yardımlaşmayın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah’ın cezası çok şiddetlidir.

— Diyanet İşleri

Ey îman edenler, Allahın şeâirine, haram olan aya, kurbanlık hediyyelere, (onlardaki) gerdanlıklara ve Rablerinden hem bir ticâret, hem bir rızaa arayarak Beyt-i haraamı kasdedib gelenlere sakın hürmetsizlik etmeyin, ihramdan çıkdığınız vakit (isterseniz) avlanın. Sizi Mescid-i haramdan men' etdiler diye bir kavme karşı beslediğiniz kîn, sakın sizi tecâvüze sevk etmesin. İyilik etmek, fenâlıkdan sakınmak hususunda birbirinizle yardımlaşın. Günâh işlemek ve haddi aşmak üzerinde yardımlaşmayın Allahdan korkun. Şübhesiz ki Allah, cezası çok çetin olandır.

— Hasan Basri Çantay

Ey iman edenler, Allah’ın nişanelerine, (kıtal) haram olan aya, (Kabe’ye) hediye olan kurbanlığa, gerdanlıklar takılan hayvanlara, Rablerinden bol nimet ve rıza talep ederek Beyt-i Haram’a gelenlere sakın hürmetsizlik etmeyin. İhramdan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz. Sizi Mescid-i Haram’dan men ettiği için bir kavme olan kininiz, aşırı gitmenize sebep olmasın; iyilikte ve fenalıktan sakınmakta yardımlaşın, günah işlemek ve aşırı gitmekte yardımlaşmayın. Allah’tan korkun. Allah’ın cezası şiddetlidir.

— Seyyid Kutub

5:3

حُرِّمَتْ عَلَيْكُمُ ٱلْمَيْتَةُ وَٱلدَّمُ وَلَحْمُ ٱلْخِنزِيرِ وَمَآ أُهِلَّ لِغَيْرِ ٱللَّهِ بِهِۦ وَٱلْمُنْخَنِقَةُ وَٱلْمَوْقُوذَةُ وَٱلْمُتَرَدِّيَةُ وَٱلنَّطِيحَةُ وَمَآ أَكَلَ ٱلسَّبُعُ إِلَّا مَا ذَكَّيْتُمْ وَمَا ذُبِحَ عَلَى ٱلنُّصُبِ وَأَن تَسْتَقْسِمُواْ بِٱلْأَزْلَٰمِۚ ذَٰلِكُمْ فِسْقٌۗ ٱلْيَوْمَ يَئِسَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مِن دِينِكُمْ فَلَا تَخْشَوْهُمْ وَٱخْشَوْنِۚ ٱلْيَوْمَ أَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ وَأَتْمَمْتُ عَلَيْكُمْ نِعْمَتِى وَرَضِيتُ لَكُمُ ٱلْإِسْلَٰمَ دِينًاۚ فَمَنِ ٱضْطُرَّ فِى مَخْمَصَةٍ غَيْرَ مُتَجَانِفٍ لِّإِثْمٍۙ فَإِنَّ ٱللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ ﴿٣

Size şunlar haram kılındı: ölü, kan ınzir eti, Allah’dan başkâsının namına boğazlanan, bir de boğulmuş, yahud vurulmuş yahud yuvarlanmış, yahud süsülmüş, yahud canavar yırtmış olup da canı üzerinde iken kesmedikleriniz ve dikili taşlar üzerinde boğazlananlar ve zararla kısmet paylaşmanız, hep bunlar birer fisk (yoldan çıkıştır) bu gün kâfirler deninizi söndürebilmekten ümidlerini kestiler, onlardan korkmayın, yalnız benden korkun, işte bugün sizin için dinininiz kemale yetirdim, üzerinizdeki nimetimi tamâma erdirdim, ve size din olarak İslâma rıza verdim, şu kadar ki her kim son derece açlık halinde çaresiz kalırda günaha meyl maksadı olmaksızın onlardan yemeğe muztarr olursa elbette Allah Gafur, Rahîmdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ölü, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlananlar, boğularak, vurularak, yuvarlanarak veya sürüklenerek ölen, yırtıcı hayvan tarafından parçalananlar, canları çıkmadan evvel kestiğiniz müstesna, dikili taşlar üzerine kesilenler ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılınmıştır. Bunlar fasıklıktır. Bugün, küfredenler sizin dininizden ümitlerini kesmişlerdir. Öyleyse onlardan korkmayın da Ben'den korkun. Bugün, dininizi kemale erdirdim, üzerinize olan nimetimi tamamladım ve size din olarak İslamiyeti beğendim. Her kim ki açlıktan darda kalırsa günaha kaymaksızın (bunlardan yemeğe mecbur olursa) muhakkak ki, Allah Gafur'dur, Rahim'dir.

— İbni Kesir

Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah’a itaatten kopmak)tır. Bugün kâfirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim. Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha meyletmeksizin (haram etlerden) yerse, şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

— Diyanet İşleri

Ölü, kan, domuz eti, Allahdan başkası adına boğazlanan, — (henüz canı üstünde iken yetişib) kesdikleriniz müstesna olmak üzere — boğulmuş, vurulmuş, yukarıdan yuvarlanmış, süsülmüş, canavar yırtmış olub da ölenler, dikili taşlar üzerinde (onlar adına) boğazlanan (hayvanlar), fal oklarıyle kısmet (ve hüküm) aramanız üzerinize haram edilmişdir. (Bütün) bunlar yoldan çıkışdır. Bu gün kâfirler dîninizden umudlarını kesdiler. Artık onlardan korkmayın. Benden korkun. Bugün sizin dinînizi kemâle erdirdim, üzerinizdeki ni'metimi tamamladım ve size dîn olarak müslümanlığı (verib ondan) hoşnud oldum. Kim son derece açlık haalinde çaresiz kalırsa, günâha meyil maksadı olmaksızın (haram olan etlerden yiyebilir). Çünkü Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir.

— Hasan Basri Çantay

Ölü, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlananlar, -boğulmuş, bir yerine vurularak öldürülmüş, düşüp yuvarlanmış, başka bir hayvan tarafından süsülmüş, yırtıcı hayvan tarafından yenmiş olanları canları çıkmadan önce kesmemişseniz-, dikili taşlar üzerine boğazlananlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı; bunlar fasıklıktır. Bugün, kafirler dininizden çıkmanızdan ümitlerini kesmişlerdir, onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslamiyet’i beğendim. Açlıktan darda kalan, günaha kaymaksızın yiyebilir. Doğrusu Allah, Gafur’dur, Rahim’dir.

— Seyyid Kutub

5:4

يَسْـَٔلُونَكَ مَاذَآ أُحِلَّ لَهُمْۖ قُلْ أُحِلَّ لَكُمُ ٱلطَّيِّبَٰتُۙ وَمَا عَلَّمْتُم مِّنَ ٱلْجَوَارِحِ مُكَلِّبِينَ تُعَلِّمُونَهُنَّ مِمَّا عَلَّمَكُمُ ٱللَّهُۖ فَكُلُواْ مِمَّآ أَمْسَكْنَ عَلَيْكُمْ وَٱذْكُرُواْ ٱسْمَ ٱللَّهِ عَلَيْهِۖ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَۚ إِنَّ ٱللَّهَ سَرِيعُ ٱلْحِسَابِ ﴿٤

Sana soruyorlar: Kendileri için helâl kılınan ne? De ki sizin için bütün pâk nimetler helâl kılındı, alıştırarak ve Allah’ın size öğrettiğinden öğreterek yetiştirdiğiniz avcı hayvanların da size tutuverdiklerinden yeyin ve üzerine besmele çekin ve Allah’dan korkun, çünkü Allah’ın muhasebesi çok sür'atlidir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sana, kendilerine neyin helal kılındığını soruyorlar. De ki: Size bütün iyi ve temizler helal kılındı. Allah'ın size öğrettiği ile alıştırıp öğrettiğiniz avcı hayvanların sizin için tuttuklarını yeyin ve üzerine Allah'ın adını anın. Ve Allah'tan sakının, muhakkak ki Allah; hesabı çabuk görendir.

— İbni Kesir

(Ey Muhammed!) Sana, kendilerine nelerin helâl kılındığını soruyorlar. De ki: “Size temiz ve hoş olan şeyler, bir de Allah’ın size verdiği yeteneklerle eğitip alıştırdığınız avcı hayvanların tuttuğu (avlar) helâl kılındı. Onların sizin için tuttuklarından yiyin. Onu (av için) salarken üzerine Allah’ın adını anın (besmele çekin). Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, hesabı çabuk görendir.

— Diyanet İşleri

Kendilerine hangi şey'in halâl edildiğini sana sorarlar. De ki: «Bütün iyi ve temiz (nimetler) size halâl edilmişdir». Allahın size öğretdiğinden öğretib (terbiye ederek) yetiştirdiğiniz avcı hayvanların size tutuverdiklerinden de yeyin ve üzerine besmele çekin. Allahdan korkun. Çünkü Allah, hesabı pek çabuk görendir.

— Hasan Basri Çantay

Sana kendilerine nelerin helal kılındığını soruyorlar. onlara de ki «Size temiz yiyecekler helal kılındı. Allah'ın size sağladığı bilgileri öğreterek yetiştirdiğiniz eğitimli ev hayvanları sizin için avladıkları hayvanları da yiyiniz ve üzerlerine Allah'ın adını anınız. Allah'tan korkunuz. Hiç kuşkusuz Allah'ın hesaplaşması çok çabuktur.»

— Seyyid Kutub

5:5

ٱلْيَوْمَ أُحِلَّ لَكُمُ ٱلطَّيِّبَٰتُۖ وَطَعَامُ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلْكِتَٰبَ حِلٌّ لَّكُمْ وَطَعَامُكُمْ حِلٌّ لَّهُمْۖ وَٱلْمُحْصَنَٰتُ مِنَ ٱلْمُؤْمِنَٰتِ وَٱلْمُحْصَنَٰتُ مِنَ ٱلَّذِينَ أُوتُواْ ٱلْكِتَٰبَ مِن قَبْلِكُمْ إِذَآ ءَاتَيْتُمُوهُنَّ أُجُورَهُنَّ مُحْصِنِينَ غَيْرَ مُسَٰفِحِينَ وَلَا مُتَّخِذِىٓ أَخْدَانٍۗ وَمَن يَكْفُرْ بِٱلْإِيمَٰنِ فَقَدْ حَبِطَ عَمَلُهُۥ وَهُوَ فِى ٱلْءَاخِرَةِ مِنَ ٱلْخَٰسِرِينَ ﴿٥

Bugün pâk nimetler sizin için helâl kılındı, hem mü'mîn kadınların hurr olanlariyle sizden evvel kitâb verilen ümmetlerin hur kadınları da iffetlerinizi muhafaza ederek, zina etmeksizin, gizli dost tutmaksızın kendilerine mehirlerini verip nikâhladığınız takdirde size halâldır, ve her kim şeriatin ahkâmını tanımazsa her halde bütün işlediği hederdir ve Âhiret’te o, husranda kalanlardandır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bugün, size, iyi ve temiz olanlar helal kılındı. Kitab verilmiş olanların yemeği size helaldir, sizin yemeğiniz de onlara helaldir. Mü'min kadınlardan iffetli olanlar ve sizden önce kitab verilenlerdenb iffetli kadınlar, zina etmeksizin, gizli dost tutmaksızın ve mehirlerini verdiğinizde size helaldir. Kim de imanı inkar ederse; yaptıkları boşa gitmiştir ve o, ahirette hüsrana uğrayanlardandır.

— İbni Kesir

Bu gün size temiz ve hoş şeyler helâl kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size helâl, sizin yiyecekleriniz de onlara helâldir. Mü’min kadınlardan iffetli olanlarla, daha önce kendilerine kitap verilenlerden olan iffetli kadınlar da, mehirlerini vermeniz kaydıyla; evlenmek, zina etmemek ve gizli dost tutmamak üzere size helâldir. Her kim de inanılması gerekenleri inkâr ederse, bütün işlediği boşa gider. Ahirette de o, ziyana uğrayanlardandır.

— Diyanet İşleri

Bugün size bütün iyi ve temiz (nimetler) halâl kılındı. Kendilerine kitab verilenlerin yiyeceği sizin için halâl olduğu gibi sizin yiyeceğiniz de onlar için halâldır. Namuskâr, zinaya sapmamış ve gizli dostlar da edinmemiş (insanlar) haalinde (yaşamanız şartiyle) mü'minlerden hür ve iffetli kadınlarla kendilerine sizden evvel kitab verilenlerden yine hür ve iffetli kadınlar dahi, siz onların mehirlerini ver (ib nikâh ed) ince (size halâldır). Kim îmanı tanımayıb kâfir olursa her halde bütün yapdığı boşuna gitmişdir ve o, âhıretde en çok ziyana uğrayanlardandır.

— Hasan Basri Çantay

Bugün size temiz olan yiyecekler helal kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size ve sizin yiyecekleriniz de onlara helâldir. İffetli ve hür mümin kadınları - zinaya ve metreslik ilişkisine başvurmaksızın- namuslu biçimde mehirlerini verdiğiniz takdirde size helâldir. Kim iman etmeyi reddederse yaptığı ameller boşa gitmiştir, o kimse ahirette hüsrana uğrayanlardan olur.

— Seyyid Kutub

5:6

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ إِذَا قُمْتُمْ إِلَى ٱلصَّلَوٰةِ فَٱغْسِلُواْ وُجُوهَكُمْ وَأَيْدِيَكُمْ إِلَى ٱلْمَرَافِقِ وَٱمْسَحُواْ بِرُءُوسِكُمْ وَأَرْجُلَكُمْ إِلَى ٱلْكَعْبَيْنِۚ وَإِن كُنتُمْ جُنُبًا فَٱطَّهَّرُواْۚ وَإِن كُنتُم مَّرْضَىٰٓ أَوْ عَلَىٰ سَفَرٍ أَوْ جَآءَ أَحَدٌ مِّنكُم مِّنَ ٱلْغَآئِطِ أَوْ لَٰمَسْتُمُ ٱلنِّسَآءَ فَلَمْ تَجِدُواْ مَآءً فَتَيَمَّمُواْ صَعِيدًا طَيِّبًا فَٱمْسَحُواْ بِوُجُوهِكُمْ وَأَيْدِيكُم مِّنْهُۚ مَا يُرِيدُ ٱللَّهُ لِيَجْعَلَ عَلَيْكُم مِّنْ حَرَجٍ وَلَٰكِن يُرِيدُ لِيُطَهِّرَكُمْ وَلِيُتِمَّ نِعْمَتَهُۥ عَلَيْكُمْ لَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ﴿٦

Ey o bütün iman edenler! Namaz’a kalkacağınız vakit yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi ve başlarınıza mesh edip her iki topuğa kadar ayaklarınızı yıkayın, cünübseniz tas tamam yıkanın, eğer hasta veya seferde olursunuz veya biriniz hacet yerinden gelir veya kadınlara dokunursunuz da suya gücünüz yetmezse o vakit de temiz bir toprağa teyemmüm edin: niyyetle ondan yüzlerinize ve ellerinize mesh eyleyin, Allah’ın muradı sizi sıkıntıya koşmak değil ve lâkin O sizi pam pâk etmek ve üzerinizdeki ni'metini tamamlamak istiyor ki şükredesiniz * Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve sizi "İşittik, itaat ettik" dediğiniz vakit bağladığı misakını unutmayın, Allah’dan korkun, çünkü Allah bütün sinelerin künhünü bilir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ey iman edenler; namaza kalktığınız zaman; yüzlerinizi, dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın, başınıza meshedin ve topuklarınıza kadar ayaklarınızı da (yıkayın) . Eğer cünüb iseniz; hemen temizlenin. Eğer hasta olmuşsanız veya seferde iseniz; yahut heladan gelmişseniz veya kadınlara yaklaşmış da su bulamamışsanız; temiz bir toprakla teyemmüm edin. Yüzlerinizi ve ellerinizi onunla meshedin. Allah, size zorluk vermek istemez. Lakin sizi temizlemek, üzerinizde olan nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.

— İbni Kesir

Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz, iyice yıkanarak temizlenin. Hasta olursanız veya seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan (def-i hacetten) gelir veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin). Allah, size herhangi bir güçlük çıkarmak istemez. Fakat O, sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.

— Diyanet İşleri

Ey îman edenler, namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi ve başlarınıza meshedib, her iki topuğa kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüb olduysanız boy abdesti alın. Eğer hasta olmuşsanız, yahud bir sefer üzerindeyseniz veya içinizden biri ayak yolundan gelmişse, yahud da kadınlara dokunmuşsanız ve bu halde su da bulamamışsanız o vakit tertemiz bir toprakla teyemmüm edin, binâenaleyh (niyyetle) ondan yüzlerinize ve ellerinize sürün. Allah, sizin üzerinize bir güdük yapmayı dilemez, fakat iyice temizlenmenizi ve üstünüzdeki ni'metinin tamamlanmasını diler. Tâki şükredersiniz.

— Hasan Basri Çantay

Ey iman edenler, namaza kalktığınızda yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi, -başlarınızı meshedip– topuk kemiklerine kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüpseniz temizlenin; şayet hasta veya yolculukta iseniz ya da ayak yolundan gelmişseniz yahut kadınlara yaklaşmışsanız ve su bulamamışsanız temiz bir toprağa teyemmüm edin, yüzlerinizi, ellerinizi onunla meshedin. Allah sizi zorlamak istemez, Allah sizi arıtıp üzerinize olan nimetini tamamlamak ister ki şükredesiniz.

— Seyyid Kutub

5:7

وَٱذْكُرُواْ نِعْمَةَ ٱللَّهِ عَلَيْكُمْ وَمِيثَٰقَهُ ٱلَّذِى وَاثَقَكُم بِهِۦٓ إِذْ قُلْتُمْ سَمِعْنَا وَأَطَعْنَاۖ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَۚ إِنَّ ٱللَّهَ عَلِيمٌۢ بِذَاتِ ٱلصُّدُورِ ﴿٧

Ey o bütün iman edenler! Allah için duran hâkimler, adâlet nümunesi şahidler olunuz ve sakın bir kavme buğzunuz sizi adaletsizliğe sevk etmesin, adâlet edin takvaya en yakın olan odur.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve Allah'ın üzerinizdeki nimetini; işittik, itaat ettik, dediğinizde sizi onunla bağlamış olduğu misakını anın. Allah'tan sakının. Muhakkak ki Allah; kalblerdekini bilir.

— İbni Kesir

Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve “işittik, itaat ettik” dediğinizde ona verdiğiniz ve sizi kendisiyle bağladığı sağlam sözü hatırlayın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.

— Diyanet İşleri

Allahın, üzerinizdeki ni'metini ve: «Dinledik, itaat etdik» dediğiniz zaman ona andınızı — ki O, sizi onunla bağlamışdır — (unutmayıb) hatırlayın. Allahdan korkun. Şübhe yok ki Allah göğüslerde olan sırrı dahi bilicidir.

— Hasan Basri Çantay

Allah'ın size yönelik nimeti ile «Duyduk ve uyduk» dediğiniz zaman, O'na verdiğiniz bağlayıcı sözü hatırlayınız. Allah'tan korkunuz. Hiç kuşkusuz Allah, kalplerinizin özünü bilir.

— Seyyid Kutub

5:8

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ كُونُواْ قَوَّٰمِينَ لِلَّهِ شُهَدَآءَ بِٱلْقِسْطِۖ وَلَا يَجْرِمَنَّكُمْ شَنَـَٔانُ قَوْمٍ عَلَىٰٓ أَلَّا تَعْدِلُواْۚ ٱعْدِلُواْ هُوَ أَقْرَبُ لِلتَّقْوَىٰۖ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَۚ إِنَّ ٱللَّهَ خَبِيرٌۢ بِمَا تَعْمَلُونَ ﴿٨

Allah’dan korkun mütteki olun çünkü Allah her ne yaparsanız habîrdir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ey iman edenler; adaleti gözeten şahidler olun. Ve bir topluluğa karşı olan kininiz sizi adaletsizliğe sürüklemesin. Adalet edin. Bu, takvaya daha yakındır. Ve Allah'tan korkun. Muhakkak ki Allah; işlediklerinizden haberdardır.

— İbni Kesir

Ey iman edenler! Allah için hakkı titizlikle ayakta tutan, adalet ile şahitlik eden kimseler olun. Bir topluma olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe itmesin. Âdil olun. Bu, Allah’a karşı gelmekten sakınmaya daha yakındır. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

— Diyanet İşleri

Ey îman edenler, Allah için hakkı ayakda tutan (haakimler, insan) lar, adaletle şâhidlik eden (kimse) ler olun. Bir kavme olan kininiz, sizi adalet yapmamanıza sevk etmesin. Adalet yapın ki o, takvaaya çok yakın olandır. Allahdan korkun. Şüphesiz ki Allah ne yaparsanız hakkıyle haberdârdır.

— Hasan Basri Çantay

Ey müminler, her davranışınızda Allah'ı sıkı sıkıya gözeten ve adalete bağlı şahitlik eden kimseler olunuz. Sakın herhangi bir gruba karşı duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya sevk etmesin. Adil olunuz, takvaya en yakın tutum budur. Allah'tan korkunuz. Hiç kuşkusuz Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

— Seyyid Kutub

5:9

وَعَدَ ٱللَّهُ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِۙ لَهُم مَّغْفِرَةٌ وَأَجْرٌ عَظِيمٌ ﴿٩

Allah o iman edip salih amelleri yapan kullarına şöyle vaad buyurdu; Hem mağfiret var onlara hem ecri azîm.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Allah; iman edenlere ve salih amel işleyenlere, mağfiret ve büyük bir ecir vaadetmiştir.

— İbni Kesir

Allah, iman edip salih ameller işleyenler hakkında, "Onlar için bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vardır" diye vaatte bulunmuştur.

— Diyanet İşleri

Allah îman edib de güzel güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlara va'd etdi: Onlar için bir mağfiret ve çok büyük bir mükâfat vardır.

— Hasan Basri Çantay

Allah, iman edip iyi ameller işleyenleri bağışlayacağını ve kendilerine büyük mükafat vereceğini vaad etmiştir.

— Seyyid Kutub

وَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ وَكَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَآ أُوْلَٰٓئِكَ أَصْحَٰبُ ٱلْجَحِيمِ ﴿١٠

Küfredip âyetlerimizi tekzib edenlere de şu: Onlar eshabı cahîm.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Küfür edenler ve ayetlerimizi tekzib edenler, işte onlar, cehennem yaranıdırlar.

— İbni Kesir

İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlar var ya; işte onlar cehennemliklerdir.

— Diyanet İşleri

Küfredib de âyetlerimizi yalanlayanlar (a gelince:) Onlar da alevli ateşin (cehennemin) yâr-ü hemdemidirler.

— Hasan Basri Çantay

Küfre sapıp ayetlerimizi yalanlayanlar ise cehennemliktirler.

— Seyyid Kutub

AYARLAR