بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَٱلْمُرْسَلَٰتِ عُرْفًا ﴿١

Kasem olsun o urf için gönderilenlere.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun birbiri ardınca gönderilenlere,

— İbni Kesir

(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.

— Diyanet İşleri

Andolsun (Allahın emirlerini haamilen) birbiri ardınca (yahud şer'-u akle uygun şeylerle ve iyiliklerle) gönderilib de,

— Hasan Basri Çantay

Dalga dalga salınanlara,

— Seyyid Kutub

فَٱلْعَٰصِفَٰتِ عَصْفًا ﴿٢

Derken büküp devirenlere.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şiddetle esip koştukça koşanlara,

— İbni Kesir

(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.

— Diyanet İşleri

(o emirlere) sert (ve çâlâk) rüzgârlar gibi hemen (imtisâle) koşan,

— Hasan Basri Çantay

Kasırga gibi esip savuranlara,

— Seyyid Kutub

وَٱلنَّٰشِرَٰتِ نَشْرًا ﴿٣

Ve neşrederek yayanlara.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Veya yaydıkça yayanlara.

— İbni Kesir

(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.

— Diyanet İşleri

(şeriatın hükümlerini yer yüzünde) iyiden iyi yayan,

— Hasan Basri Çantay

Her yana dağıtanlara,

— Seyyid Kutub

فَٱلْفَٰرِقَٰتِ فَرْقًا ﴿٤

Derken seçip ayıranlara.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Böylece ayırdıkça ayıranlara,

— İbni Kesir

(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.

— Diyanet İşleri

bu suretle (hak ile baatılı) tam ma'nâsiyle ayırd etmiye vaasıta olan,

— Hasan Basri Çantay

Doğruyu eğriden kesin çizgilerle ayıranlara,

— Seyyid Kutub

فَٱلْمُلْقِيَٰتِ ذِكْرًا ﴿٥

Sonra bir ögüt bırakanlara.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Zikri getirenlere,

— İbni Kesir

(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.

— Diyanet İşleri

(5-6) kötülüğü imhaa ye, azâb ile tehdide çalışan peygamberlere vahyi getiren (melek) lere,

— Hasan Basri Çantay

İlahi mesajı peygamberlere iletenlere andolsun.

— Seyyid Kutub

عُذْرًا أَوْ نُذْرًا ﴿٦

Gerek özr için olsun gerek inzar.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ma'zeret ve uyarı için.

— İbni Kesir

(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.

— Diyanet İşleri

(5-6) kötülüğü imhaa ye, azâb ile tehdide çalışan peygamberlere vahyi getiren (melek) lere,

— Hasan Basri Çantay

Ya bahaneleri boşa çıkarmak ya da uyarmak amacı ile,

— Seyyid Kutub

إِنَّمَا تُوعَدُونَ لَوَٰقِعٌ ﴿٧

Herhalde size vaadolunan muhakkak olacaktır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Size vaadedilen mutlaka olacaktır.

— İbni Kesir

(1-7) Ard arda gönderilenlere, kasırga gibi esenlere, hakkıyla yayanlara, hakkıyla ayıranlara, özür ya da uyarı olmak üzere öğüt bırakanlara andolsun ki, uyarıldığınız (Kıyamet) mutlaka gerçekleşecektir.

— Diyanet İşleri

Ki size va'd (ve tehdîd) edilegelen şeyler behemehal vaaki (olacak) dır,

— Hasan Basri Çantay

Size söz verilen kıyamet kesinlikle kopacaktır.

— Seyyid Kutub

فَإِذَا ٱلنُّجُومُ طُمِسَتْ ﴿٨

Hani o yıldızlar silindiği vakit.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yıldızlar söndürüldüğü zaman,

— İbni Kesir

Yıldızların ışığı söndürüldüğü zaman,

— Diyanet İşleri

yıldızlar (ın ışığı) söndürüldüğü zaman,

— Hasan Basri Çantay

Yıldızlar karardığı zaman,

— Seyyid Kutub

وَإِذَا ٱلسَّمَآءُ فُرِجَتْ ﴿٩

Ve o Semâ açıldığı vakit.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Gök yarıldığı vakit,

— İbni Kesir

Gök yarıldığı zaman,

— Diyanet İşleri

gök (yüzü) yarıldığı zaman,

— Hasan Basri Çantay

Gök parçalandığı zaman,

— Seyyid Kutub

وَإِذَا ٱلْجِبَالُ نُسِفَتْ ﴿١٠

Ve o dağlar savurulduğu vakit.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Dağlar atıldığı zaman,

— İbni Kesir

Dağlar ufalanıp savrulduğu zaman,

— Diyanet İşleri

dağlar (yerinden koparılıb) savurulduğu zaman,

— Hasan Basri Çantay

Dağlar ufalanıp dağıldığı zaman,

— Seyyid Kutub

AYARLAR