بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

كٓهيعٓصٓ ﴿١

Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kaf, Ha, Ya, Ayn, Sad.

— İbni Kesir

Kâf Hâ Yâ Ayn Sâd.

— Diyanet İşleri

Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Saad.

— Hasan Basri Çantay

Kâf, ha, ya, ayn, sad

— Seyyid Kutub

ذِكْرُ رَحْمَتِ رَبِّكَ عَبْدَهُۥ زَكَرِيَّآ ﴿٢

Rabbin’in rahmetini bir anış Zekerriya kuluna.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbının, kulu Zekeriyya'ya rahmetinin zikri.

— İbni Kesir

Bu, Rabbinin, Zekeriya kuluna olan merhametinin anılmasıdır.

— Diyanet İşleri

(Bu), kulu Zekeriyyâye Rabbinin rahmetini anışdır.

— Hasan Basri Çantay

Bu ayetlerde Rabbinin, kulu Zekeriyya'ya yönelik rahmeti anlatılıyor.

— Seyyid Kutub

إِذْ نَادَىٰ رَبَّهُۥ نِدَآءً خَفِيًّا ﴿٣

O vakit ki Rabbin’e nida etmişti, gizli bir nida.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hani o; Rabbına içinden yalvarmıştı.

— İbni Kesir

Hani o, Rabbine gizli bir sesle yalvarmıştı.

— Diyanet İşleri

O, Rabbine gizlice niyaz etdiği zaman,

— Hasan Basri Çantay

Hani O, Rabbine içinden yalvarmış.

— Seyyid Kutub

قَالَ رَبِّ إِنِّى وَهَنَ ٱلْعَظْمُ مِنِّى وَٱشْتَعَلَ ٱلرَّأْسُ شَيْبًا وَلَمْ أَكُنۢ بِدُعَآئِكَ رَبِّ شَقِيًّا ﴿٤

Demişti: Ya Rab işte ben artık kemik gevşedi benden, ve baş bembeyaz alev aldı, sana duâ ile ise Rabbim hiç bir zaman bedbaht olmadım.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve demişti ki: Rabbım; gerçekten kemiklerim yıprandı, baş yaşlılık alevi ile tutuştu. Rabbım; şimdiye kadar sana yalvarmakla bir şeyden mahrum olmadım.

— İbni Kesir

O, şöyle demişti: “Rabbim! Şüphesiz kemiklerim gevşedi. Saçım sakalım ağardı. Sana yaptığım dualarda (cevapsız bırakılarak) hiç mahrum olmadım.”

— Diyanet İşleri

Demişdi ki: «Ey Rabbim, hakıykat ben... Benim kemiğim yıpradı. Başımın saçı tutuşdu. Ey Rabbim, ben Sana düâ etme (m neticesinde) etmişsem bedbaht (ve mahrum) olmadım».

— Hasan Basri Çantay

Ve demişti ki; «Ey Rabbim, kemiklerim yıprandı, yaşlılık alevi başımı sardı. Şimdiye kadar sana dua edip de bedbaht olduğum hiç olmadı.»

— Seyyid Kutub

وَإِنِّى خِفْتُ ٱلْمَوَٰلِىَ مِن وَرَآءِى وَكَانَتِ ٱمْرَأَتِى عَاقِرًا فَهَبْ لِى مِن لَّدُنكَ وَلِيًّا ﴿٥

Bu halimle ben arkamdan yerime kalacak taallûkattan endişedeyim, hatunum da akîm bulundu, onun için bana bir veliy ihsan eyle.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu ben; kendimden sonra yerime geçecek yakınlarımın iyi hareket etmeyeceklerinden korkuyorum. Karım da kısırdır. Bana katından bir oğul bağışla.

— İbni Kesir

(5-6) “Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarım(ın isyankâr olmaların)dan korkuyorum. Karım ise kısırdır. Bana kendi tarafından; bana ve Yakub hanedanına varis olacak bir çocuk bağışla ve onu hoşnutluğuna ulaşmış bir kimse kıl!”

— Diyanet İşleri

«Hakıykat ben, arkamdan (yerime gelecek) akrabamdan endîşeye düşdüm. Karım da kısırdır. Binâen'aleyh bana tarafından (ve kendi sulbümden) bir velî, oğul ihsan et».

— Hasan Basri Çantay

Benden sonra yerime geçecek yakınlarımdan yana endişeliyim. Eşim de çocuktan kesilmiştir. Bana kendi katından bir oğul bağışla.»

— Seyyid Kutub

يَرِثُنِى وَيَرِثُ مِنْ ءَالِ يَعْقُوبَۖ وَٱجْعَلْهُ رَبِّ رَضِيًّا ﴿٦

Ki hem benim mirasımı, hem Yakub henadanının mirasını ala, hem de onu rızaya mazhar kıl Rabbim!

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ki bana ve Yakuboğullarına mirasçı olsun. Rabbım; onu razı olunan kıl.

— İbni Kesir

(5-6) “Gerçek şu ki ben, benden sonra gelecek akrabalarım(ın isyankâr olmaların)dan korkuyorum. Karım ise kısırdır. Bana kendi tarafından; bana ve Yakub hanedanına varis olacak bir çocuk bağışla ve onu hoşnutluğuna ulaşmış bir kimse kıl!”

— Diyanet İşleri

«Ki bana da mîrascı olsun, Ya'kub haanedanına da mîrascı olsun. Rabbim Sen onu çok rızâ saahibi kıl».

— Hasan Basri Çantay

Bu oğul, benim ve Yakuboğullarının mirasını sürdürsün. Ya Rabbi, onu sevimli bir insan yap..

— Seyyid Kutub

يَٰزَكَرِيَّآ إِنَّا نُبَشِّرُكَ بِغُلَٰمٍ ٱسْمُهُۥ يَحْيَىٰ لَمْ نَجْعَل لَّهُۥ مِن قَبْلُ سَمِيًّا ﴿٧

Ey Zekeriyya! Haberin olsun biz sana bir oğul tebşir ediyoruz, adı Yahya, bundan evvel hiç bir adaş yapmadık ona.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ey Zekeriyya; sana Yahya adında bir oğlan müjdeliyoruz. Daha önce bu adı hiç kimseye vermedik.

— İbni Kesir

(Allah, şöyle dedi:) “Ey Zekeriyya! Haberin olsun ki biz sana Yahya adlı bir oğul müjdeliyoruz. Daha önce onun adını kimseye vermedik.”

— Diyanet İşleri

(Allah buyurdu:) «Ey Zekeriyyâ, hakıykaten biz sana Yahya adında bir oğul müjdeleriz ki bundan evvel biz ona hiç bir (kimseyi) adaş yapmamışdık».

— Hasan Basri Çantay

Allah dedi ki; «Ya Zekeriyya, sana Yahya adında bir oğul müjdeliyoruz. Bu adı daha önce hiç kimseye vermemiştik.»

— Seyyid Kutub

قَالَ رَبِّ أَنَّىٰ يَكُونُ لِى غُلَٰمٌ وَكَانَتِ ٱمْرَأَتِى عَاقِرًا وَقَدْ بَلَغْتُ مِنَ ٱلْكِبَرِ عِتِيًّا ﴿٨

Dedi: Ya Rab! benim için bir oğul nereden olacak: hatunum akîm bulunuyor ben de ihtiyarlıktan kağşamak derecesine geldim.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbım; karım kısır ve ben de son derece kocamışken nasıl oğlum olur ki? dedi.

— İbni Kesir

Zekeriyya, “Rabbim!” “Hanımım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olur?” dedi.

— Diyanet İşleri

Dedi: «Rabbim, benim nasıl oğlum olur ki? Karım bir kısırdır. Ben ise ihtiyarlığın son haddine vermişimdir».

— Hasan Basri Çantay

Zekeriyya dedi ki; «Benim nasıl oğlum olabilir. Eşim çocuktan kesildi, ben ise ileri derecede yaşlandım.»

— Seyyid Kutub

قَالَ كَذَٰلِكَ قَالَ رَبُّكَ هُوَ عَلَىَّ هَيِّنٌ وَقَدْ خَلَقْتُكَ مِن قَبْلُ وَلَمْ تَكُ شَيْـًٔا ﴿٩

Buyurdu: öyle, fakat Rabbin buyurdu ki: o bana kolaydır, bundan evvel seni yarattım! Halbuki hiç bir şey değildin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Öyledir. Rabbım buyurdu ki: Bu, bana çok kolaydır. Daha önce sen yokken seni de yaratmıştım.

— İbni Kesir

(Vahiy meleği) dedi ki: Evet, öyle. (Ancak) Rabbin diyor ki: “Bu, bana göre kolaydır. Nitekim daha önce, hiçbir şey değil iken seni de yarattım.”

— Diyanet İşleri

(Melek) dedi: «Öyledir. (Fakat) Rabbin buyurdu ki: — o, bana göre pek kolay. Daha evvel sen bir şey değilken seni yaratmışımdır».

— Hasan Basri Çantay

Allah dedi ki; «Rabbin buyurdu ki, bu iş O'nun için kolaydır, vaktiyle ben seni hiçbir şey değilken yoktan varetmiştim.»

— Seyyid Kutub

قَالَ رَبِّ ٱجْعَل لِّىٓ ءَايَةًۚ قَالَ ءَايَتُكَ أَلَّا تُكَلِّمَ ٱلنَّاسَ ثَلَٰثَ لَيَالٍ سَوِيًّا ﴿١٠

Dedi: yarab! Bana bir alâmet yap, buyurdu ki: alâmetin, sap sağlam olduğun halde üç gece nasa söz söyleyememendir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Öyleyse Rabbım bana bir nişan ver, dedi. Senin nişanın; birbiri ardı sıra üç gece insanlarla konuşmamandır, buyurdu.

— İbni Kesir

Zekeriyya, “Rabbim, öyleyse bana (çocuğumun olacağına) bir işaret ver”, dedi. Allah da, “Senin işaretin, sapasağlam olduğun hâlde insanlarla (üç gün) üç gece konuşamamandır” dedi.

— Diyanet İşleri

Dedi: «Rabbim, bana (bu hususda) bir nişan ver». Buyurdu: «Senin nişanın sapasağlam olduğun halde üç gece insanlarla konuşamamandır».

— Hasan Basri Çantay

Zekeriyya, «Ya Rabbi, bunun için bana bir belirti göster» dedi. Allah, ona «Bunun belirtisi, hiçbir organik rahatsızlığının sonucu olmaksızın üç gün, üç gece hiç kimse ile konuşamamandır, bu süre içinde dilinin dönmemesidir» dedi.

— Seyyid Kutub

AYARLAR