بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَالنَّجْمِ اِذَا هَوٰىۙ ﴿١

ELMALILI HAMDİ YAZIR

O necme kasem ederim indiği dem ki.

İBNİ KESİR

Andolsun yıldıza, battığı demde.

DİYANET İŞLERİ

(1-2) Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed haktan) sapmadı ve azmadı.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Batdığı dem yıldıza and olsun ki,

SEYYİD KUTUB

Kayan yıldız hakkı için.

مَا ضَلَّ صَاحِبُكُمْ وَمَا غَوٰىۚ ﴿٢

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Şaşırmadı sahibiniz azıtmadı da.

İBNİ KESİR

Arkadaşınız sapmamış ve azmamıştır.

DİYANET İŞLERİ

(1-2) Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed haktan) sapmadı ve azmadı.

HASAN BASRİ ÇANTAY

saahibiniz (doğru yoldan) sapmadı. Baatıla da inanmadı.

SEYYİD KUTUB

Arkadaşınız Muhammed ne sapıttı ne de azıttı.

وَمَا يَنْطِقُ عَنِ الْهَوٰىۜ ﴿٣

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Ve hevadan söylemiyor.

İBNİ KESİR

Kendiliğinden konuşmaz o.

DİYANET İŞLERİ

O, nefis arzusu ile konuşmaz.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Kendi (re'y-ü) hevâsından söylemez o.

SEYYİD KUTUB

O havadan konuşmuyor.

اِنْ هُوَ اِلَّا وَحْيٌ يُوحٰىۙ ﴿٤

ELMALILI HAMDİ YAZIR

O sade bir vahiydir ancak vahyolunur.

İBNİ KESİR

Bu; sadece vahy edilen bir vahiydir.

DİYANET İŞLERİ

(Size okuduğu) Kur'an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir.

HASAN BASRİ ÇANTAY

O, kendisine (Allahdan) ilkaa edilegelen bir vahyden başkası değildir.

SEYYİD KUTUB

Söyledikleri, kendisine indirilen bir vahiydir.

عَلَّمَهُ شَد۪يدُ الْقُوٰىۙ ﴿٥

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Talim etti ona kuvveleri şiddetli.

İBNİ KESİR

Onu müthiş kuvvetli olan öğretti.

DİYANET İŞLERİ

(5-7) (Kur’an’ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî sûretine girip) doğruldu.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Onu müdhiş kuvvetlere mâlik olan öğretdi.

SEYYİD KUTUB

Bu vahyi O'na müthiş güçleri olan Cebrail öğretti.

ذُومِرَّةٍۜ فَاسْتَوٰىۙ ﴿٦

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Bir kuvvet sahibi, hemen duruklandı.

İBNİ KESİR

O; akıl ve görüşünde kamildir. Hemen doğruluverdi.

DİYANET İŞLERİ

(5-7) (Kur’an’ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî sûretine girip) doğruldu.

HASAN BASRİ ÇANTAY

(Ki o) akıl ve re'yinde kâmil (bir melek) dir. Hemen (kendi suretine girib) doğruldu.

SEYYİD KUTUB

O üstün yetenekli melek doğruldu.

وَهُوَ بِالْاُفُقِ الْاَعْلٰىۜ ﴿٧

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Ve o en yüksek ufukta idi.

İBNİ KESİR

Ve o; en yüce ufukta idi.

DİYANET İŞLERİ

(5-7) (Kur’an’ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî sûretine girip) doğruldu.

HASAN BASRİ ÇANTAY

O, en yüksek ufukda idi.

SEYYİD KUTUB

Yüce ufuktayken.

ثُمَّ دَنَا فَتَدَلّٰىۙ ﴿٨

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Sonra yaklaştı da tedellî etti.

İBNİ KESİR

Sonra yaklaştı, derken sarkıverdi.

DİYANET İŞLERİ

Sonra (ona) yaklaştı derken sarkıp daha da yakın oldu.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Sonra (Cebrail, ona) yaklaşdı. Derken sarkdı.

SEYYİD KUTUB

Sonra yaklaştı, yere doğru uzandı.

فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ اَوْ اَدْنٰىۚ ﴿٩

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Onunla arasındaki mesafe, iki yay kadar, yahut daha az kaldı da.

İBNİ KESİR

İki yay kadar yahut daha da yakın oldu.

DİYANET İŞLERİ

(Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahut daha az oldu.

HASAN BASRİ ÇANTAY

(Bu suretle o, peygamberlere) iki yay kadar, yahud daha yakın oldu da,

SEYYİD KUTUB

Öyle ki, Peygamberle araları iki yay aralığı ya da daha yakın oldu.

فَاَوْحٰٓى اِلٰى عَبْدِه۪ مَٓا اَوْحٰىۜ ﴿١٠

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Verdi kuluna verdiği vahyi.

İBNİ KESİR

O vakit kuluna vahyedeceğini etti.

DİYANET İŞLERİ

Böylece Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti.

HASAN BASRİ ÇANTAY

(Allahın) kuluna vahy etdiği neyse onu vahyetdi.

SEYYİD KUTUB

O anda Allah dilediği mesajı Kul'una vahyetti.

AYARLAR