بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

الٓرۚ تِلۡكَ ءَايَٰتُ ٱلۡكِتَٰبِ وَقُرۡءَانٖ مُّبِينٖ ١

Elif, Lam, Ra. Bu işte kitabın ve bir Kur'an’ı mübînin âyetleri.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Elif, Lâm, Ra; bunlar kitabın, Kur'an'ın ayetleridir.

– Seyyid Kutub

Elif Lâm Râ. Bunlar, kitabın ve apaçık olan Kur’an’ın âyetleridir.

– Diyanet İşleri

رُّبَمَا يَوَدُّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَوۡ كَانُواْ مُسۡلِمِينَ ٢

Bir zaman olur küfredenler arzu çekerler ki müslüman olsa idiler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Gün gelecek, kâfirler «keşke vaktiyle müslüman olsaydık» diyeceklerdir.

– Seyyid Kutub

İnkâr edenler, “Keşke müslüman olsaydık” diye çok arzu edeceklerdir.

– Diyanet İşleri

ذَرۡهُمۡ يَأۡكُلُواْ وَيَتَمَتَّعُواْ وَيُلۡهِهِمُ ٱلۡأَمَلُۖ فَسَوۡفَ يَعۡلَمُونَ ٣

Bırak onları yesinler içsinler, zevketsinler, emel, kendilerini egliye dursun, sonra bilecekler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bırak onları yesinler, dünya nimetlerinden yararlansınlar ve ihtirasları ile oyalansınlar, ilerde gerçeği öğreneceklerdir.

– Seyyid Kutub

Bırak onları yesinler (içsinler), yararlansınlar; emelleri onları oyalayadursun. İleride (gerçeği) bilecekler.

– Diyanet İşleri

وَمَآ أَهۡلَكۡنَا مِن قَرۡيَةٍ إِلَّا وَلَهَا كِتَابٞ مَّعۡلُومٞ ٤

Biz hiç bir memleketi her halde malûm bir yazısı olmaksızın helâk etmedik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yok ettiğimiz her beldenin mutlaka uğradığı akıbete ilişkin belirli bir yazısı vardır.

– Seyyid Kutub

Helâk ettiğimiz her memleketin mutlaka bilinen bir yazısı (belli vakti) vardır.

– Diyanet İşleri

مَّا تَسۡبِقُ مِنۡ أُمَّةٍ أَجَلَهَا وَمَا يَسۡتَـٔۡخِرُونَ ٥

Hiç bir ümmet ecelini ne sebkeder nede geriletebilirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hiçbir millet ne yokoluş gününü öne alabilir ve ne de yaşama süresini aşabilir.

– Seyyid Kutub

Hiçbir toplum ecelini geçemez ve ondan geri de kalamaz.

– Diyanet İşleri

وَقَالُواْ يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِي نُزِّلَ عَلَيۡهِ ٱلذِّكۡرُ إِنَّكَ لَمَجۡنُونٞ ٦

Bir de ey o kendisine zikr indirilmiş olan, dediler : mutlaka sen mecnunsun!

– Elmalılı Hamdi Yazır

Müşrikler dediler ki; «Ey kendisine Kur'an inen adam, sen kesinlikle delinin birisin.»

– Seyyid Kutub

Dediler ki: “Ey kendisine Zikir (Kur’an) indirilen kimse! Sen mutlaka delisin!”

– Diyanet İşleri

لَّوۡمَا تَأۡتِينَا بِٱلۡمَلَٰٓئِكَةِ إِن كُنتَ مِنَ ٱلصَّٰدِقِينَ ٧

Getirsene o melâikeyi sadıklardan isen!

– Elmalılı Hamdi Yazır

Eğer söylediklerin doğru ise bize melekler ile birlikte gelseydin ya.

– Seyyid Kutub

“Eğer doğru söyleyenlerden isen bize melekleri getirsene!”

– Diyanet İşleri

مَا نُنَزِّلُ ٱلۡمَلَٰٓئِكَةَ إِلَّا بِٱلۡحَقِّ وَمَا كَانُوٓاْ إِذٗا مُّنظَرِينَ ٨

Biz o melâikeyi ancak hakk ile indiririz ve o vakit onlara göz açtırılmaz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Oysa biz melekleri ancak gerektiğinde indiririz, o zaman da onlara artık mühlet tanınmaz.»

– Seyyid Kutub

Biz, melekleri ancak hak ve hikmete uygun olarak indiririz. O zaman da onlara mühlet verilmez.

– Diyanet İşleri

إِنَّا نَحۡنُ نَزَّلۡنَا ٱلذِّكۡرَ وَإِنَّا لَهُۥ لَحَٰفِظُونَ ٩

Şüphe yok o zikri biz indirdik biz, her halde biz onu muhafaza da edeceğiz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bu Kur'an'ı gerçekten biz indirdik ve onu koruyacak olan da biziz.

– Seyyid Kutub

Şüphesiz o Zikr’i (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz.

– Diyanet İşleri

وَلَقَدۡ أَرۡسَلۡنَا مِن قَبۡلِكَ فِي شِيَعِ ٱلۡأَوَّلِينَ ١٠

Celâlim Hakk’ı için senden önce evvelkilerin şîaları içinde de Resuller gönderdik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ey Muhammed, biz senden önce de eskiden yaşamış çeşitli milletlere peygamberler göndermiştik.

– Seyyid Kutub

Ey Muhammed! Andolsun, senden önceki topluluklara da peygamber gönderdik.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00