بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

أَلْهَىٰكُمُ ٱلتَّكَاثُرُ ﴿١

Oyaladı o çokluk kuruntusu sizleri.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Çokluk ile böbürlenmeniz, sizi öylesine oyaladı ki;

— İbni Kesir

(1-2) Çoklukla övünmek sizi, kabirlere varıncaya (ölünceye) kadar oyaladı.

— Diyanet İşleri

Sizi çoklukla böbürleniş, (o derecede) oyaladı (ki),

— Hasan Basri Çantay

Mal ve evlat çoğaltma yarışı sizi oyaladı.

— Seyyid Kutub

حَتَّىٰ زُرْتُمُ ٱلْمَقَابِرَ ﴿٢

Ta ziyaret edişinize kadar kabirleri.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Mezarlıkları bile ziyaret ettiniz,

— İbni Kesir

(1-2) Çoklukla övünmek sizi, kabirlere varıncaya (ölünceye) kadar oyaladı.

— Diyanet İşleri

tâ kabirler (e kadar gidib) ziyaret etdiniz.

— Hasan Basri Çantay

Nihayet kabirleri ziyaret ettiniz.

— Seyyid Kutub

كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَ ﴿٣

Öyle değil, ilerde bileceksiniz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır; ilerde bileceksiniz.

— İbni Kesir

Hayır; ileride bileceksiniz!

— Diyanet İşleri

(Bundan) sakının. İleride (bu öğünmenizin kötü aakıbetini) bileceksiniz.

— Hasan Basri Çantay

Hayır yakında bileceksiniz.

— Seyyid Kutub

ثُمَّ كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَ ﴿٤

Sonra öyle değil, ilerde bileceksiniz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yine hayır; ilerde bileceksiniz.

— İbni Kesir

Hayır, Hayır! İleride bileceksiniz!

— Diyanet İşleri

Yine sakının. İleride bileceksiniz.

— Hasan Basri Çantay

Yine hayır yakında bileceksiniz.

— Seyyid Kutub

كَلَّا لَوْ تَعْلَمُونَ عِلْمَ ٱلْيَقِينِ ﴿٥

Öyle değil, ilmelyakîn bilseniz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır; eğer kesin bir bilgi ile bilseydiniz,

— İbni Kesir

Hayır, kesin olarak bir bilseniz..

— Diyanet İşleri

Sakının. Eğer şübhesiz (ve kat'î) bir bilgi ile bilseydiniz (böyle yapmazdınız).

— Hasan Basri Çantay

Hayır gerçeği kesin bilgi ile bilseydiniz,

— Seyyid Kutub

لَتَرَوُنَّ ٱلْجَحِيمَ ﴿٦

Kasem olsun o cahimi çaresiz göreceksiniz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki; cehennemi muhakkak göreceksiniz.

— İbni Kesir

Andolsun, o cehennemi muhakkak göreceksiniz.

— Diyanet İşleri

Andolsun, siz o alevlenmiş ateşi mutlakaa göreceksiniz.

— Hasan Basri Çantay

Andolsun ki cehennemi göreceksiniz.

— Seyyid Kutub

ثُمَّ لَتَرَوُنَّهَا عَيْنَ ٱلْيَقِينِ ﴿٧

Sonra kasem olsun onu çaresiz aynelyakîn göreceksiniz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki; yine onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz.

— İbni Kesir

Yine andolsun, onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz.

— Diyanet İşleri

Yine andolsun, onu ayn-ı yakıyn ile mutlak göreceksiniz.

— Hasan Basri Çantay

Andolsun ki onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz.

— Seyyid Kutub

ثُمَّ لَتُسْـَٔلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ ٱلنَّعِيمِ ﴿٨

Sonra kasem olsun o gün o naîmden muhakkak sorulacaksınız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra o gün, andolsun ki; nimetlerden sorulacaksınız.

— İbni Kesir

Sonra o gün, nimetlerden mutlaka hesaba çekileceksiniz?

— Diyanet İşleri

Sonra, andolsun, o gün elbet ve elbet size ni'met (ler) sorulacakdır.

— Hasan Basri Çantay

Sonra o gün size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz

— Seyyid Kutub

AYARLAR