بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ اتَّقِ اللّٰهَ وَلَا تُطِعِ الْكَافِر۪ينَ وَالْمُنَافِق۪ينَۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَل۪يماً حَك۪يماًۙ ﴿١

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Ey o peygamber! Allah’dan kork ve kâfirlere, münafıklara itaat etme, muhakkak ki Allah bir Alim Hakim bulunuyor.

İBNİ KESİR

Ey peygamber; Allah'tan kork ve kafirlere, münafıklara uyma. Muhakkak ki Allah; Alim, Hakim olandır.

DİYANET İŞLERİ

Ey Peygamber! Allah’a karşı gelmekten sakın. Kâfirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Ey peygamber, Allahdan kork. Kâfirler ve münafıklara itaat etme. Şübhesiz ki Allah hakkıyle bilendir, yegâne hüküm ve hikmet saahibidir.

SEYYİD KUTUB

Ey Peygamber! Allah'tan kork, kafirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphesiz, Allah her şeyi bilir ve her yaptığı yerindedir.

وَاتَّبِعْ مَا يُوحٰٓى اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يراًۙ ﴿٢

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Ve Rabbin’den sana ne vahyolunuyorsa onun ardınca git, muhakkak ki Allah ne yaparsanız habîr bulunuyor.

İBNİ KESİR

Rabbından sana vahyolunana uy. Muhakkak ki Allah; yaptıklarınızdan haberdar olandır.

DİYANET İŞLERİ

Rabbinden sana vahyolunana uy. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Sana Rabbinden ne vahy olunuyorsa ona uy. Muhakkak ki Allah ne yaparsanız hakkıyle haberdârdır.

SEYYİD KUTUB

Sana Rabbin tarafından vahyedilen kitaba uy; şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.

وَتَوَكَّلْ عَلَى اللّٰهِۜ وَكَفٰى بِاللّٰهِ وَك۪يلاً ﴿٣

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Ve Allah’a tevekkül (itimad) kıl ki vekîl Allah yeter.

İBNİ KESİR

Ve Allah'a tevekkül et. Vekil olarak Allah yeter.

DİYANET İŞLERİ

Allah’a tevekkül et, vekil olarak Allah yeter.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Allaha güvenib dayan. Koruyucu olarak Allah yeter.

SEYYİD KUTUB

Allah'a güven, dost ve dayanak olarak Allah yeter.

مَا جَعَلَ اللّٰهُ لِرَجُلٍ مِنْ قَلْبَيْنِ ف۪ي جَوْفِه۪ۚ وَمَا جَعَلَ اَزْوَاجَكُمُ الّٰٓئ۪ تُظَاهِرُونَ مِنْهُنَّ اُمَّهَاتِكُمْۚ وَمَا جَعَلَ اَدْعِيَٓاءَكُمْ اَبْنَٓاءَكُمْۜ ذٰلِكُمْ قَوْلُكُمْ بِاَفْوَاهِكُمْۜ وَاللّٰهُ يَقُولُ الْحَقَّ وَهُوَ يَهْدِي السَّب۪يلَ ﴿٤

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Allah adam için içinde iki kalb yapmamıştır, ve kendilerinden zihar yaptığınız zevcelerinizi analarınız kılmamıştır, Evlâtlıklarınızı da oğullarınız kılmamıştır, O sizin ağzınızda lâfınızdır, Allah ise Hakk’ı söylüyor ve doğru yola hidayet eyliyor.

İBNİ KESİR

Allah, bir kişinin içinde iki kalb yaratmadı. Ve eşlerinizi, anneleriniz gibi kendinize haram saymanız için yaratmamıştır. Evladlıklarınızı da öz oğullarınız kılmamıştır. Bunlar, dillerinize doladığınız sözlerinizdir. Allah ise hakkı söyler. Ve O, yolu doğrultur.

DİYANET İŞLERİ

Allah, hiçbir adamın içine iki kalp koymamıştır. Kendilerine zıhâr yaptığınız eşlerinizi de anneleriniz yapmamıştır. Yine evlatlıklarınızı da öz çocuklarınız (gibi) kılmamıştır. Bu, sizin ağızlarınızla söylediğiniz (fakat gerçekliği olmayan) sözünüzdür. Allah ise gerçeği söyler ve doğru yola iletir.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Allah bir adamın içinde iki kalb yaratmadı. Kendilerinden «zıhâr» yapdığınız karılarınızı o, sizin analarınız (yerinde) tutmadı (ğı gibi) evlâdlıklarınızı da (öz) oğullarınız (gibi) tanımadı. Bu, sizin ağızlarınızdaki lâfınızdır. Allah, hakkı söyler ve O, (doğru) yolu gösterir.

SEYYİD KUTUB

Allah bir insanın göğüs boşluğunda iki kalp yaratmadığı gibi zihar yaptığınız (sen bana anamın sırtı gibisin dediğiniz) eşlerinizi, sizin anneleriniz yapmadı ve evlatlıklarınızı da öz oğullarınız gibi saymanızı meşru kılmamıştır. Bunlar sizin dillerinize doladığınız boş sözlerdir. Allah gerçeği söyler ve O, doğru yola iletir.

اُدْعُوهُمْ لِاٰبَٓائِهِمْ هُوَ اَقْسَطُ عِنْدَ اللّٰهِۚ فَاِنْ لَمْ تَعْلَمُٓوا اٰبَٓاءَهُمْ فَاِخْوَانُكُمْ فِي الدّ۪ينِ وَمَوَال۪يكُمْۜ وَلَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ ف۪يمَٓا اَخْطَأْتُمْ بِه۪ۙ وَلٰكِنْ مَا تَعَمَّدَتْ قُلُوبُكُمْۜ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُوراً رَح۪يماً ﴿٥

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Onları babaları namına çağırınız, Allah yanında o daha doğrudur, eğer babalarını bilmiyorsanız dinde kardeşleriniz ve yaranınız, (mevalîniz) dirler, bununla beraber hatâ ettiklerinizde üzerinize bir günah yoktur ve lâkin kalblerinizin teammüd ettiğinde vardır, Hem Allah Gafur, Rahim bulunuyor.

İBNİ KESİR

Onları babalarına nisbet ederek çağırın. Allah katında en doğru olan budur. Eğer babalarını bilmezseniz; o takdirde, onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Kalbinizden kasdederek yaptıklarınız dışında hatalarınızda size bir vebal yoktur. Ve Allah; Gafur, Rahim olandır.

DİYANET İŞLERİ

Onları babalarına nispet ederek çağırın. Bu, Allah katında daha (doğru ve) adaletlidir. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Hata ile yaptığınız bir işte size hiçbir günah yoktur. Fakat kasten yaptığınız şeylerde size günah vardır. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Onları babalarına nisbetle çağırın. Bu, Allah indinde daha doğrudur. Eğer babalarını (n kim olduğunu) bilmiyorsanız o halde (esasen) dînde kardeşleriniz (olmakla beraber) dostlarınızdır da. Hataa etdiklerinizde ise üstünüze bir vebal yokdur. Fakat kalblerinizin (kasd ve) teammüd etdiğinde (vebal) vardır. Allah çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir.

SEYYİD KUTUB

Evlatlıkları öz babalarına nisbet ederek çağırın, bu Allah katında en doğru olanıdır. Şayet öz babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Yanılarak yaptığınızda size bir günah yok, fakat kalbinizin bile bile yaptığınızda günah vardır. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.

اَلنَّبِيُّ اَوْلٰى بِالْمُؤْمِن۪ينَ مِنْ اَنْفُسِهِمْ وَاَزْوَاجُهُٓ اُمَّهَاتُهُمْۜ وَاُو۬لُوا الْاَرْحَامِ بَعْضُهُمْ اَوْلٰى بِبَعْضٍ ف۪ي كِتَابِ اللّٰهِ مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ وَالْمُهَاجِر۪ينَ اِلَّٓا اَنْ تَفْعَلُٓوا اِلٰٓى اَوْلِيَٓائِكُمْ مَعْرُوفاًۜ كَانَ ذٰلِكَ فِي الْكِتَابِ مَسْطُوراً ﴿٦

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Peygamber, mü'minlere nefislerinden daha evlâdır, zevceleri de analarınızdır, ülülerham (akraba) da Allah’ın kitabında birbirlerine diğer mü'minlerden ve muhacirlerden daha evlâdırlar. Ancak dostlarınıza bir maruf (bir vasiyyet) yapmanız müstesnâ, kitapta o yazılı bulunuyor.

İBNİ KESİR

Peygamber; mü'minler için kendi öz nefislerinden daha evladır. Onun eşleri ise onların anneleridir. Akraba olanlar da Allah'ın kitabında birbirlerine diğer mü'minlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar. Dostlarınıza yapacağınız uygun bir vasiyet başkadır. Bu, Kitab'da yazılmıştır.

DİYANET İŞLERİ

Peygamber, mü’minlere kendi canlarından daha önce gelir. Onun eşleri de mü’minlerin analarıdır. Aralarında akrabalık bağı olanlar, Allah’ın Kitab’ına göre, (miras konusunda) birbirleri için (diğer) mü’minlerden ve muhacirlerden daha önceliklidirler. Ancak dostlarınıza bir iyilik yapmanız başka. Bu (hüküm) Kitap’ta yazılıdır.

HASAN BASRİ ÇANTAY

O peygamber, mü'minlere öz nefislerinden evlâdır. Zevceleri (mü'minlerin) analarıdır. Akrabaa da Allahın kitabında birbirine diğer mü'minlerden ve Muhacirlerden daha yakındırlar. Şu kadar ki dostlarınız için her hangi bir iyilikde bulunmanız müstesna. Bu, kitabda yazılıdır.

SEYYİD KUTUB

Peygamber mü'minlere canlarından ileridir. O'nun eşleri de mü'minlerin anneleridir. Akraba olanlar miras hususunda Allah'ın kitabına göre birbirlerine muhacirlerden ve ensardan daha yakındır. Dostlarınıza yapacağınız uygun bir vasiyet bunun dışındadır. Bunlar kitapta yazılmıştır.

وَاِذْ اَخَذْنَا مِنَ النَّبِيّ۪نَ م۪يثَاقَهُمْ وَمِنْكَ وَمِنْ نُوحٍ وَاِبْرٰه۪يمَ وَمُوسٰى وَع۪يسَى ابْنِ مَرْيَمَۖ وَاَخَذْنَا مِنْهُمْ م۪يثَاقاً غَل۪يظاًۙ ﴿٧

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Ve unutma o peygamberden mîsaklarını aldığımız vakti: hele senden ve Nûh ve İbrahim ve Musâ ve İsâ İbn-î Meryem’den ki onlardan ağır bir mîsak aldık.

İBNİ KESİR

Hani Biz; peygamberlerden söz almıştık. Senden de, Nuh'tan da, İbrahim' den de, Musa'dan da, Meryem Oğlu İsa'dan da. Ve onlardan ağır bir misak almıştık.

DİYANET İŞLERİ

Hani biz peygamberlerden sağlam söz almıştık. Senden, Nûh’tan, İbrahim, Mûsâ ve Meryem oğlu İsa’dan da. Evet biz, onlardan sapa sağlam bir söz almıştık.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Hatırla o zaman» ki biz peygamberlerden mîsaklarını almışdık. Senden de, Nuuhdan da, İbrâhîmden de, Musa ile Meryemin oğlu İsâdan da. (Evet) biz onlardan (öyle) sapasağlam bir mîsaak aldık.

SEYYİD KUTUB

Hani «biz Peygamberlerden söz almıştık, senden, Nuh'tan, İbrahim'den, Musa'dan ve Meryem oğlu İsa'dan, pek sağlam bir söz aldık.»

لِيَسْـَٔلَ الصَّادِق۪ينَ عَنْ صِدْقِهِمْۚ وَاَعَدَّ لِلْكَافِر۪ينَ عَذَاباً اَل۪يماً۟ ﴿٨

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Sadıklara sadakatlerinden soracağı için, kâfirler için ise elîm bir azâb hazırladık.

İBNİ KESİR

Sadıklardan sadakatlarını sormak için. Ve O kafirlere elim bir azab hazırlamıştır.

DİYANET İŞLERİ

(Allah, bunu) doğru kimseleri doğruluklarından hesaba çekmek için (yapmıştır.) Kâfirlere de elem dolu bir azap hazırlamıştır.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Tâki (Allah) o saadıklara sadâkatları sorsun. O kâfirler için pek acıklı bir azâb hazırladı.

SEYYİD KUTUB

Allah, doğrulardan doğruluklarını sormak ve kafirlere can yakıcı azap hazırlamak için bunu yapmıştır.

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اذْكُرُوا نِعْمَةَ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ اِذْ جَٓاءَتْكُمْ جُنُودٌ فَاَرْسَلْنَا عَلَيْهِمْ ر۪يحاً وَجُنُوداً لَمْ تَرَوْهَاۜ وَكَانَ اللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَص۪يراًۚ ﴿٩

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Ey o bütün iman edenler! Allah’ın üzerinizdeki nimetini anın: O vakit ki size ordular gelmişti de üzerlerine bir rüzgâr ve görmediğiniz ordular salıvermiştik ve ne yapıyordunuz Allah görüyordu.

İBNİ KESİR

Ey iman edenler; Allah'ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani size ordular gelmişti de Biz, onların üzerine rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah; yaptıklarınızı görendir.

DİYANET İŞLERİ

Ey iman edenler! Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani (düşman) ordular üzerinize gelmişti de biz onların üzerine bir rüzgâr ve göremediğiniz ordular göndermiştik. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görmektedir.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Ey îman edenler, Allahın üzerinizdeki (bunca) ni'metini hatırlayın, o zamanda ki size (düşman) ordular (ı) saldırmışdı da biz onlara karşı bir rüzgâr ve sizin görmediğiniz ordular göndermişdik. Allah, ne işlerseniz (hepsini) hakkıyle görendir.

SEYYİD KUTUB

Ey mü'minler! Allah'ın size yönelik nimetini hatırlayın, bir zaman üzerinize ordular gelmişti de, biz onların üzerine rüzgar ve sizin görmediğiniz ordular göndermiştik. Allah yaptıklarınızı görüyordu.

اِذْ جَٓاؤُ۫كُمْ مِنْ فَوْقِكُمْ وَمِنْ اَسْفَلَ مِنْكُمْ وَاِذْ زَاغَتِ الْاَبْصَارُ وَبَلَغَتِ الْقُلُوبُ الْحَنَاجِرَ وَتَظُنُّونَ بِاللّٰهِ الظُّنُونَا ﴿١٠

ELMALILI HAMDİ YAZIR

O vakit ki hem üstünüzden gelmişlerdi, hem aşağı tarafınızdan, ve o vakit ki gözler kaymış, yürekler gırtlaklara dayanmıştı ve Allah’a türlü türlü zanlarda bulunuyordunuz.

İBNİ KESİR

Hani onlar size, hem üstünüzden hem de altınızdan gelmişlerdi. Ve hani gözler kaymış, yürekler ağızlara gelmişti ve siz Allah hakkında çeşitli zanlarda bulunuyordunuz.

DİYANET İŞLERİ

Hani onlar size hem üst tarafınızdan hem alt tarafınızdan gelmişlerdi. Hani gözler kaymış ve yürekler ağızlara gelmişti. Siz de Allah’a karşı çeşitli zanlarda bulunuyordunuz.

HASAN BASRİ ÇANTAY

O vakit onlar hem üstünüzden, hem altınızdan size gelmişlerdi. O zaman gözler yılmış, yürekler gırtlaklara dayanmışdı ve siz Allaha karşı (türlü) zanlarda bulunuyordunuz.

SEYYİD KUTUB

Onlar size yukarınızdan ve aşağınızdan gelmişlerdi; gözler kaymış, yürekler ağızlara gelmişti. Allah hakkında türlü zanlarda bulunuyordunuz.

AYARLAR