بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
ٱلۡقَارِعَةُ ١
O Karia.
Felaket kapısını çalacak olan,
Yürekleri hoplatan büyük felaket!
Felâket kapısını çalacak olan (kıyamet).
Gürültü koparacak olan,
مَا ٱلۡقَارِعَةُ ٢
Nedir o karia?
Nedir o felaket kapısını çalacak olan?
Nedir o yürekleri hoplatan büyük felaket?
Nedir o felâket kapısını çalacak (kıyamet)?
Nedir o gürültü koparacak olan,
وَمَآ أَدۡرَىٰكَ مَا ٱلۡقَارِعَةُ ٣
Ne bildirdi ki sana; nedir o karia?
O felaket kapısını çalacak olanın ne olduğunu bilir misin sen?
Yürekleri hoplatan büyük felaketin ne olduğunu sen ne bileceksin?
O felâket kapısını çalacak (kıyametin dehşet ve azametin) sana bildiren nedir?
O gürültü koparacak olanın ne olduğunu sen nereden bileceksin?
يَوۡمَ يَكُونُ ٱلنَّاسُ كَٱلۡفَرَاشِ ٱلۡمَبۡثُوثِ ٤
O gün ki nâs çırpınıp yayılan pervaneler gibi olacak.
O gün; insanlar yaygın pervaneye dönecekler.
O gün insanlar, her biri bir tarafa uçuşan küçük kelebekler gibi olacaktır.
O gün insanlar yaygın (ve salgın) pervaneler gibi olacak.
O gün insanlar yayılmış pervane gibi olurlar.
وَتَكُونُ ٱلۡجِبَالُ كَٱلۡعِهۡنِ ٱلۡمَنفُوشِ ٥
Dağlar da didilmiş elvan yünler gibi atılacaktır.
Dağlar; atılmış renkli yünler gibi olacak.
Dağlar da atılmış renkli yünler gibi olacaktır.
dağlar atılmış renkli yünler gibi olacak.
Dağlar atılmış renkli yün gibi olurlar.
فَأَمَّا مَن ثَقُلَتۡ مَوَٰزِينُهُۥ ٦
İşte o vakit mizanları ağır basan kimse.
Ama kimin tartıları ağır gelirse;
İşte o vakit, kimin tartıları ağır gelmişse,
İşte (o gün) kimin tartıları ağır gelirse,
Kimin tartıları ağır gelirse,
فَهُوَ فِي عِيشَةٖ رَّاضِيَةٖ ٧
O artık hoşnud bir hayattadır.
O, hoş bir hayat içindedir.
Artık o, hoşnut olacağı bir hayat içinde olacaktır.
artık o hoşnuud (olacağı) bir yaşayışdadır.
O hoş bir hayat içinde olur,
وَأَمَّا مَنۡ خَفَّتۡ مَوَٰزِينُهُۥ ٨
Fakat mizanları hafif gelen kimse.
Ama kimin de tartıları hafif gelirse;
Ama kimin de tartıları hafif gelirse,
Amma kimin de tartıları hafif gelirse,
Kimin tartıları hafif gelirse,
فَأُمُّهُۥ هَاوِيَةٞ ٩
O vakit onun anası haviyedir.
Artık onun da durağı Haviye'dir.
İşte onun anası (varacağı yer) Hâviye’dir.
artık onun anası «Hâviye» (uçurum) dur.
Onların yeri, (haviye) çukurdur,
وَمَآ أَدۡرَىٰكَ مَا هِيَهۡ ١٠
Ve bildin mi haviye nedir?
Onun ne olduğunu bilir misin sen?
Sen Hâviye’nin ne olduğunu ne bileceksin?
Onun mâhiyyetini sana bildiren nedir?
Onun ne olduğunu sen nereden bileceksin?