بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَدۡ أَفۡلَحَ ٱلۡمُؤۡمِنُونَ ١

Hakikat felâh buldu o mü'minler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Mü'minler kurtuluşa, mutluluğa ermişlerdir.

– Seyyid Kutub

Mü’minler, gerçekten kurtuluşa ermişlerdir.

– Diyanet İşleri

ٱلَّذِينَ هُمۡ فِي صَلَاتِهِمۡ خَٰشِعُونَ ٢

Ki onlar namazlarında huşuludurlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar ki, huşu içinde namaz kılarlar.

– Seyyid Kutub

Onlar ki, namazlarında derin saygı içindedirler.

– Diyanet İşleri

وَٱلَّذِينَ هُمۡ عَنِ ٱللَّغۡوِ مُعۡرِضُونَ ٣

Onlar ki bîyhude işe, boş lâfa bakmazlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar ki, boş ve yararsız şeylerle ilgilenmezler.

– Seyyid Kutub

Onlar ki, faydasız işlerden ve boş sözlerden yüz çevirirler.

– Diyanet İşleri

وَٱلَّذِينَ هُمۡ لِلزَّكَوٰةِ فَٰعِلُونَ ٤

Onlar ki zekât vermek için çalışırlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar ki, zekâtı aksatmaksızın, tam olarak verirler.

– Seyyid Kutub

Onlar ki, zekâtı öderler.

– Diyanet İşleri

وَٱلَّذِينَ هُمۡ لِفُرُوجِهِمۡ حَٰفِظُونَ ٥

Ve onlar ki ırzlarını korurlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar ki; edep yerlerini sakınırlar.

– Seyyid Kutub

Onlar ki, ırzlarını korurlar.

– Diyanet İşleri

إِلَّا عَلَىٰٓ أَزۡوَٰجِهِمۡ أَوۡ مَا مَلَكَتۡ أَيۡمَٰنُهُمۡ فَإِنَّهُمۡ غَيۡرُ مَلُومِينَ ٦

Ancak zevcelerine ve kendilerinin milki olan cariyelerine karşı müstesnâ, çünkü bunlar levm olunmazlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar yalnız eşleri ve cariyeleri dışında mahrem yerlerini herkesten korurlar. Bu iki durumda ayıplanmaları sözkonusu değildir.

– Seyyid Kutub

Ancak eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri bunun dışındadır. Onlarla ilişkilerinden dolayı kınanmazlar.

– Diyanet İşleri

فَمَنِ ٱبۡتَغَىٰ وَرَآءَ ذَٰلِكَ فَأُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡعَادُونَ ٧

Kim de bundan ötesini ararsa işte artık onlar haddi aşanlardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bunların ötesine geçmek isteyenler, yasal sınırı aşmış olurlar.

– Seyyid Kutub

Kim bunun ötesine geçmek isterse, işte onlar haddi aşanlardır.

– Diyanet İşleri

وَٱلَّذِينَ هُمۡ لِأَمَٰنَٰتِهِمۡ وَعَهۡدِهِمۡ رَٰعُونَ ٨

Ve onlar ki emanetlerine ve ahidlerine riayetkârdırlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar ki, uhdelerine verilen emanetleri korurlar ve sözlerini tutarlar.

– Seyyid Kutub

Yine onlar ki, emanetlerine ve verdikleri sözlere riâyet ederler.

– Diyanet İşleri

وَٱلَّذِينَ هُمۡ عَلَىٰ صَلَوَٰتِهِمۡ يُحَافِظُونَ ٩

Onlar ki namazlarının üzerine muhafızlık ederler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar ki, namazlarını aksatmaksızın kılarlar.

– Seyyid Kutub

Onlar ki, namazlarını kılmağa devam ederler.

– Diyanet İşleri

أُوْلَٰٓئِكَ هُمُ ٱلۡوَٰرِثُونَ ١٠

İşte onlardır o vârisler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İşte onlar «varis» lerdir.

– Seyyid Kutub

İşte bunlar varis olanların ta kendileridir.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00