بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

ٱقۡتَرَبَتِ ٱلسَّاعَةُ وَٱنشَقَّ ٱلۡقَمَرُ ١

Yaklaştı Saat, yarıldı Kamer.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kıyamet anı yaklaştı, ay ikiye ayrıldı.

– Seyyid Kutub

Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.

– Diyanet İşleri

وَإِن يَرَوۡاْ ءَايَةٗ يُعۡرِضُواْ وَيَقُولُواْ سِحۡرٞ مُّسۡتَمِرّٞ ٢

Hâlâ bir âyet görseler yüz çevirip derler: müstemir bir sihir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar bir mucize görseler yüz çevirirler ve «Bu öteden beri gördüğümüz bir büyüdür» derler.

– Seyyid Kutub

Onlar bir mucize görseler yüz çevirirler ve “Süregelen bir sihirdir” derler.

– Diyanet İşleri

وَكَذَّبُواْ وَٱتَّبَعُوٓاْ أَهۡوَآءَهُمۡۚ وَكُلُّ أَمۡرٖ مُّسۡتَقِرّٞ ٣

Yalan dediler, hevâlarına uydular, halbuki her emir müstekir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yalanladılar, keyfi arzularına uydular; ama herşey yerinde duruyor.

– Seyyid Kutub

Peygamberi yalanladılar, nefislerinin arzularına uydular. Hâlbuki her iş, (Allah nasıl takdir ettiyse öylece) gerçekleşecek (değişmeyecek)tir.

– Diyanet İşleri

وَلَقَدۡ جَآءَهُم مِّنَ ٱلۡأَنۢبَآءِ مَا فِيهِ مُزۡدَجَرٌ ٤

Celâl’im hakkı için onlara kıssalardan öyleleri de geldi ki onlarda zecredecek haberler var.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlara bu tutumlarından vazgeçmelerini sağlayacak haberler geldi.

– Seyyid Kutub

Andolsun, onlara içinde caydırıcı tehditlerin bulunduğu haberler geldi.

– Diyanet İşleri

حِكۡمَةُۢ بَٰلِغَةٞۖ فَمَا تُغۡنِ ٱلنُّذُرُ ٥

Bir hikmeti baliga, fakat inzarlar faide vermiyor.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bu haberler son derece anlamlı ve etkilidir, ama uyarılar yararlı olmuyor.

– Seyyid Kutub

Bu haberler, zirveye ulaşmış birer hikmettir! Fakat uyarılar fayda vermiyor!

– Diyanet İşleri

فَتَوَلَّ عَنۡهُمۡۘ يَوۡمَ يَدۡعُ ٱلدَّاعِ إِلَىٰ شَيۡءٖ نُّكُرٍ ٦

Sen de onlardan yüz çevir, o gün ki çağırıcı görülmedik müdhiş bir şeye çağırır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sen de yüz çevir onlara. Görevli melek, o gün onları benzeri yaşanmamış olaya çağırdığında;

– Seyyid Kutub

(6-7) O hâlde sen de onlardan yüz çevir. Onlar, o davetçinin (İsrafil’in benzeri görülmemiş) bilinmedik (korkunç) bir şeye çağırdığı gün, gözleri düşmüş bir hâlde dağılmış çekirgeler gibi kabirlerden çıkarlar.

– Diyanet İşleri

خُشَّعًا أَبۡصَٰرُهُمۡ يَخۡرُجُونَ مِنَ ٱلۡأَجۡدَاثِ كَأَنَّهُمۡ جَرَادٞ مُّنتَشِرٞ ٧

Gözleri düşgün düşgün kabirlerden çıkarlar, sanki çıvgın çekirgeler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Mezarlarından donuk ve ürkek bakışlarla çıkarak çekirge sürüsü gibi etrafa yayılırlar.

– Seyyid Kutub

(6-7) O hâlde sen de onlardan yüz çevir. Onlar, o davetçinin (İsrafil’in benzeri görülmemiş) bilinmedik (korkunç) bir şeye çağırdığı gün, gözleri düşmüş bir hâlde dağılmış çekirgeler gibi kabirlerden çıkarlar.

– Diyanet İşleri

مُّهۡطِعِينَ إِلَى ٱلدَّاعِۖ يَقُولُ ٱلۡكَٰفِرُونَ هَٰذَا يَوۡمٌ عَسِرٞ ٨

Gibi çağırana koşarak, der ki kâfirler: bu pek zorlu bir gündür.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kendilerini çağıran görevliye doğru koşarlar. O zaman kafirler «Bu zor bir gündür» derler.

– Seyyid Kutub

Davetçiye doğru koşarlarken kâfirler, “Bu zor bir gün” derler.

– Diyanet İşleri

۞ كَذَّبَتۡ قَبۡلَهُمۡ قَوۡمُ نُوحٖ فَكَذَّبُواْ عَبۡدَنَا وَقَالُواْ مَجۡنُونٞ وَٱزۡدُجِرَ ٩

Onlardan evvel Nuh kavmi tekzib etti yalancı dediler o kulumuza, mecnun dediler, çok incittiler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlardan önce Nuh'un soydaşları da yalanlamışlardı. Onlar kulumuz Nuh'u yalanlayarak «Bu adam delidir» dediler, onu görevinden alıkoydular.

– Seyyid Kutub

Onlardan önce Nuh’un kavmi de yalanlamıştı. Onlar kulumuzu yalanlayıp “Bu bir delidir” dediler ve kulumuz (tebliğ görevinden) alıkonuldu.

– Diyanet İşleri

فَدَعَا رَبَّهُۥٓ أَنِّي مَغۡلُوبٞ فَٱنتَصِرۡ ١٠

O da nihayet Rabbi’ne duâ etti, ben dedi, mağlûbum, hemen nusratını ver.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O da «Ben yenik düştüm, yardım et bana» diye Rabb'ine dua etti.

– Seyyid Kutub

O da Rabbine, “Ey Rabbim! Ben yenilgiye uğradım, yardım et” diye dua etti.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00