بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَٱلْعَٰدِيَٰتِ ضَبْحًا ﴿١

O harıl harıl koşular koşan.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun; o koştukça koşanlara,

— İbni Kesir

(1-6) Soluk soluğa süratle koşan, (koşarken ayaklarını) vurarak ateş çıkaran, sabah erkenden baskın yapan, orada tozu dumana katan ve düşman topluluğunun ortasına dalan atlara andolsun ki, insan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.

— Diyanet İşleri

Andolsun o harıl harıl koşan (at) lara,

— Hasan Basri Çantay

Andolsun Allah yolunda koştukça koşanlara,

— Seyyid Kutub

فَٱلْمُورِيَٰتِ قَدْحًا ﴿٢

Çakarak da ateşler saçan.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve kıvılcımlar saçanlara,

— İbni Kesir

(1-6) Soluk soluğa süratle koşan, (koşarken ayaklarını) vurarak ateş çıkaran, sabah erkenden baskın yapan, orada tozu dumana katan ve düşman topluluğunun ortasına dalan atlara andolsun ki, insan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.

— Diyanet İşleri

o (tırnaklarıyle) çakarak ateş çıkaran (on) lara,

— Hasan Basri Çantay

Andolsun kıvılcımlar saçanlara,

— Seyyid Kutub

فَٱلْمُغِيرَٰتِ صُبْحًا ﴿٣

Ve sabahleyin baskın basan.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sabah sabah baskın yapanlara,

— İbni Kesir

(1-6) Soluk soluğa süratle koşan, (koşarken ayaklarını) vurarak ateş çıkaran, sabah erkenden baskın yapan, orada tozu dumana katan ve düşman topluluğunun ortasına dalan atlara andolsun ki, insan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.

— Diyanet İşleri

sabahlayın baskın yapanlara,

— Hasan Basri Çantay

Sabah akşam akına çıkanlara,

— Seyyid Kutub

فَأَثَرْنَ بِهِۦ نَقْعًا ﴿٤

Derken savurup da bir toz duman.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve tozu dumana katanlara,

— İbni Kesir

(1-6) Soluk soluğa süratle koşan, (koşarken ayaklarını) vurarak ateş çıkaran, sabah erkenden baskın yapan, orada tozu dumana katan ve düşman topluluğunun ortasına dalan atlara andolsun ki, insan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.

— Diyanet İşleri

derken orada (ayaklarıyle) toz koparanlara,

— Hasan Basri Çantay

Ve tozu dumana katanlara,

— Seyyid Kutub

فَوَسَطْنَ بِهِۦ جَمْعًا ﴿٥

Bir derneği o demde ortalayan: kuvvetlere kasem eylerim ki.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Derken bir topluluğun ortasına dalanlara,

— İbni Kesir

(1-6) Soluk soluğa süratle koşan, (koşarken ayaklarını) vurarak ateş çıkaran, sabah erkenden baskın yapan, orada tozu dumana katan ve düşman topluluğunun ortasına dalan atlara andolsun ki, insan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.

— Diyanet İşleri

Bununla bir topluluğun tâ ortasına girenlere (ya'nî atlara) ki,

— Hasan Basri Çantay

Düşman topluluğu içine dalanlara ki,

— Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلْإِنسَٰنَ لِرَبِّهِۦ لَكَنُودٌ ﴿٦

Pek nankördür o insan Rabb’ine.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Gerçekten insan; Rabbına karşı çok nankördür.

— İbni Kesir

(1-6) Soluk soluğa süratle koşan, (koşarken ayaklarını) vurarak ateş çıkaran, sabah erkenden baskın yapan, orada tozu dumana katan ve düşman topluluğunun ortasına dalan atlara andolsun ki, insan gerçekten Rabbine karşı pek nankördür.

— Diyanet İşleri

muhakkak insan Rabbine karşı çok nankördür.

— Hasan Basri Çantay

İnsan Rabbine karşı çok nankördür.

— Seyyid Kutub

وَإِنَّهُۥ عَلَىٰ ذَٰلِكَ لَشَهِيدٌ ﴿٧

Ve o kendi şâhiddir buna.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu kendisi de buna, hakkıyla şahiddir.

— İbni Kesir

Hiç şüphesiz buna kendisi de şahittir.

— Diyanet İşleri

Hiç şübhesiz O buna hakkıyle şâhiddir.

— Hasan Basri Çantay

Ve kendisi de buna şahittir.

— Seyyid Kutub

وَإِنَّهُۥ لِحُبِّ ٱلْخَيْرِ لَشَدِيدٌ ﴿٨

Ve o sevdiği için serveti katıdır, çetindir ona.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Gerçekten o, hayır sevgisinde pek şiddetlidir.

— İbni Kesir

Hiç şüphesiz o, mal sevgisi sebebiyle çok katıdır.

— Diyanet İşleri

Gerçek o, mal sevgisinden dolayı pek katıdır.

— Hasan Basri Çantay

Doğrusu o, malı çok sever.

— Seyyid Kutub

أَفَلَا يَعْلَمُ إِذَا بُعْثِرَ مَا فِى ٱلْقُبُورِ ﴿٩

Fakat bilmeyecek mi? Deşlidiği zaman o kabirdekiler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yoksa bilmez mi kabirdekilerin çıkarılacağı zamanı?

— İbni Kesir

(9-11) Acaba o bilmiyor mu ki, kabirlerde bulunanlar çıkarıldığı ve kalplerdeki ortaya konulduğu zaman, işte o gün onların Rabbi kendilerinin her hâlinden mutlaka haberdardır.

— Diyanet İşleri

Haalâ o, (hakıykatı görüp) bilmeyecek mi, kabirlerin içindekiler (eşilib) çıkarıldığı zaman,

— Hasan Basri Çantay

Bilmez mi o, kabirlerde olanlar dışarı atıldığı,

— Seyyid Kutub

وَحُصِّلَ مَا فِى ٱلصُّدُورِ ﴿١٠

Ve derildiği zaman o sadırdakiler.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Göğüslerde bulunanların derlenip toparlanacağını?

— İbni Kesir

(9-11) Acaba o bilmiyor mu ki, kabirlerde bulunanlar çıkarıldığı ve kalplerdeki ortaya konulduğu zaman, işte o gün onların Rabbi kendilerinin her hâlinden mutlaka haberdardır.

— Diyanet İşleri

göğüslerde ne varsa onlar da derlenib toparlandığı (zaman)?

— Hasan Basri Çantay

Kalplerde olanlar ortaya konulduğu zaman.

— Seyyid Kutub

AYARLAR