بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَٱلسَّمَآءِ ذَاتِ ٱلْبُرُوجِ ﴿١

O Semâ-i zat’il-büruc’a.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun; burçlar dolu semaya.

— İbni Kesir

Burçlarla dolu göğe andolsun,

— Diyanet İşleri

Andolsun burçlar a mâlik olan göğe,

— Hasan Basri Çantay

Burçları olan göğe.

— Seyyid Kutub

وَٱلْيَوْمِ ٱلْمَوْعُودِ ﴿٢

Ve o yevmi mev'uda.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve vaadolunan güne,

— İbni Kesir

Va’dedilmiş güne (kıyamete) andolsun,

— Diyanet İşleri

o va'd olunan güne,

— Hasan Basri Çantay

Vaad edilen güne.

— Seyyid Kutub

وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍ ﴿٣

Ve şâhide ve meşhûda kasem olsun.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şehadet edene ve şehadet edilene.

— İbni Kesir

(3-5) Şâhitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki, (mü’minleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar lânetlenmiştir.

— Diyanet İşleri

şâhidle meşhûde ki,

— Hasan Basri Çantay

Şahitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki.

— Seyyid Kutub

قُتِلَ أَصْحَٰبُ ٱلْأُخْدُودِ ﴿٤

Tel'ıyn edildi sahibleri o uhdudun.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Uhdud ashabının canı çıksın,

— İbni Kesir

(3-5) Şâhitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki, (mü’minleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar lânetlenmiştir.

— Diyanet İşleri

(4-5) tutuşdurucu (malzeme ile hazırladıkları) o ateş hendeklerin saahibleri gebertilmişdir.

— Hasan Basri Çantay

Hendekleri hazırlayanların canı çıksın.

— Seyyid Kutub

ٱلنَّارِ ذَاتِ ٱلْوَقُودِ ﴿٥

O çıralı ateşin.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Tutuşturucu ateşlerle,

— İbni Kesir

(3-5) Şâhitlik edene ve şahitlik edilene andolsun ki, (mü’minleri yakmak için) hendek kazıp (içinde) alevli ateş yakanlar lânetlenmiştir.

— Diyanet İşleri

(4-5) tutuşdurucu (malzeme ile hazırladıkları) o ateş hendeklerin saahibleri gebertilmişdir.

— Hasan Basri Çantay

Bol yakıtı olan ateşi oralara dolduranların.

— Seyyid Kutub

إِذْ هُمْ عَلَيْهَا قُعُودٌ ﴿٦

O vakit ki üzerine oturmuştular.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hani onlar, onun çevresinde oturmuşlardı.

— İbni Kesir

(6-7) O vakit, ateşin etrafında oturmuş, mü’minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.

— Diyanet İşleri

O zaman onlar (o ateşin) etrafında oturucu idiler.

— Hasan Basri Çantay

Hani onlar hendeklerin başında oturuyorlardı.

— Seyyid Kutub

وَهُمْ عَلَىٰ مَا يَفْعَلُونَ بِٱلْمُؤْمِنِينَ شُهُودٌ ﴿٧

Mü'minler’e yaptıklarına karşı şâhid de oluyorlardı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Mü'minlere yaptıklarını seyretmekteydiler.

— İbni Kesir

(6-7) O vakit, ateşin etrafında oturmuş, mü’minlere yaptıklarını seyrediyorlardı.

— Diyanet İşleri

Onlar (Allaha) îman edenlere yapacakları (işkenceler) hususunda (hükümdarları nezdinde) şâhidlik edeceklerdi.

— Hasan Basri Çantay

Müminlere yaptıkları işkenceleri seyrediyorlardı.

— Seyyid Kutub

وَمَا نَقَمُواْ مِنْهُمْ إِلَّآ أَن يُؤْمِنُواْ بِٱللَّهِ ٱلْعَزِيزِ ٱلْحَمِيدِ ﴿٨

Onlardan kızdıkları da yalnız Aziz, hamîd olan Allah’a iman etmeleri idi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar; ancak Aziz, Hamid Allah'a inandıkları için mü'minlerden öç almışlardı.

— İbni Kesir

(8-9) Onlar mü’minlere ancak; göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan mutlak güç sahibi ve övülmeye lâyık Allah’a iman ettikleri için kızıyorlardı. Allah, her şeye şahittir.

— Diyanet İşleri

Onlar, içlerinden (mü'minlerin) O yegâne gaalib, her hamde lâyık Allaha îman etmelerinden başka (hiçbir şey'i) inkâr etmemişlerdi.

— Hasan Basri Çantay

Müminlerden öç almalarının tek sebebi aziz, övgüye lâyık Allah'a inanmalarıydı.

— Seyyid Kutub

ٱلَّذِى لَهُۥ مُلْكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِۚ وَٱللَّهُ عَلَىٰ كُلِّ شَىْءٍ شَهِيدٌ ﴿٩

Ki bütün Semâvât ve arz mülkü onundur ve Allah, her şeye şâhiddir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O ki; göklerin ve yerin mülkü kendisinindir. Ve Allah; her şeye Şahid'dir.

— İbni Kesir

(8-9) Onlar mü’minlere ancak; göklerin ve yerin hükümranlığı kendisine ait olan mutlak güç sahibi ve övülmeye lâyık Allah’a iman ettikleri için kızıyorlardı. Allah, her şeye şahittir.

— Diyanet İşleri

(O Allah ki) göklerin ve yerin mülk (-ü tasarruf) u Onundur. Allah herşey'e hakkıyle şâhiddir.

— Hasan Basri Çantay

O Allah ki göklerin ve yerin sahibi olan Allah'a. Allah herşeye şahittir.

— Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلَّذِينَ فَتَنُواْ ٱلْمُؤْمِنِينَ وَٱلْمُؤْمِنَٰتِ ثُمَّ لَمْ يَتُوبُواْ فَلَهُمْ عَذَابُ جَهَنَّمَ وَلَهُمْ عَذَابُ ٱلْحَرِيقِ ﴿١٠

O kimseler ki mü'minîn ve mü'minâta fitne yapmışlar, sonra da tevbe etmemişlerdir muhakkak artık onlara cehennem azâbı var ve onlara yangın azâbı vardır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz ki mü'min erkekleri ve mü'min kadınları belaya uğratanlar sonra da tevbe etmemiş olanlar, işte onlar için cehennem azabı vardır. Ve yakıcı azab da onlaradır.

— İbni Kesir

Şüphesiz mü’min erkeklerle mü’min kadınlara işkence edip, sonra da tövbe etmeyenlere; cehennem azabı ve yangın azabı vardır.

— Diyanet İşleri

Hakıykat, erkek mü'minlerle kadın mü'minleri belâye uğratanlar, sonra da tevbe etmeyenler (yok mu?) onlar için cehennem azâbı vardır, onlar için bir de yangın azâbı.

— Hasan Basri Çantay

İnanmış erkek ve kadınlara işkence edip, sonra yaptıklarına tevbe etmeyenler, var ya. Şüphesiz onlar için cehennem azabı vardır. Yakıp kavuran azap ta onlaradır,

— Seyyid Kutub

AYARLAR