بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

الٓرۚ تِلْكَ ءَايَٰتُ ٱلْكِتَٰبِ ٱلْحَكِيمِ ﴿١

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Elif, Lâm, Râ. İşte bunlar o Hakim kitabın âyetleri.

İBNİ KESİR

Elif, Lam, Ra. Bunlar hikmetli kitabın ayetleridir.

DİYANET İŞLERİ

Elif, Lâm, Râ. Bunlar hikmet dolu Kitab’ın âyetleridir.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Elif, lâm, raa. İşte bunlar hikmet dolu kitabın (Kur'ânın) âyetleridir.

SEYYİD KUTUB

Elif, Lam, Ra. İşte bunlar o hikmet dolu Kitab'ın ayetleridir.

أَكَانَ لِلنَّاسِ عَجَبًا أَنْ أَوْحَيْنَآ إِلَىٰ رَجُلٍ مِّنْهُمْ أَنْ أَنذِرِ ٱلنَّاسَ وَبَشِّرِ ٱلَّذِينَ ءَامَنُوٓاْ أَنَّ لَهُمْ قَدَمَ صِدْقٍ عِندَ رَبِّهِمْۗ قَالَ ٱلْكَٰفِرُونَ إِنَّ هَٰذَا لَسَٰحِرٌ مُّبِينٌ ﴿٢

ELMALILI HAMDİ YAZIR

İnsanlar için, içlerinden bir ere bütün insanları inzar et ve iman edenleri müjdele: kendileri için Rab’lerinin nezdinde bir "kademi sıdık" var, diye vahyedişimiz hiç işitilmedik bir acîbemi oldu? kâfirler her halde bu bir sâhır dediler.

İBNİ KESİR

İçlerinden bir adama: İnsanları uyar ve iman edenlere Rabbları katında yüksek bir makam olduğunu müjdele, diye vahyettiğimiz insanların tuhafına mı gitti ki kafirler: Bu, apaçık bir büyüdür, dediler.

DİYANET İŞLERİ

İçlerinden bir adama insanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında kendileri için bir doğruluk makamı bulunduğunu müjdele diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki o kâfirler, “Bu elbette apaçık bir sihirbazdır” dediler?

HASAN BASRİ ÇANTAY

«İnsanları (hakkın ukubetleriyle) korkut, îman edenlere Rableri indinde kendileri için muhakkak bir kademi sıdk olduğunu müjdele» diye içlerinden bir ere (peygambere) etdiğimiz vahy insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki o kâfirler: «Bu, şeksiz, şübhesiz ve apaçık bir sihirbazdır» dedi (ler)?

SEYYİD KUTUB

Bizim aralarında bir kişiye, 'insanları uyar' ve 'mü'minlere, Rabbleri katında sarsılmaz bir derecenin sahibi oldukları müjdesini ver' diye vahyetmemiz insanların tuhafına mı gitti ki, kâfirler, 'Bu adam açık bir büyücüdür' dediler.

إِنَّ رَبَّكُمُ ٱللَّهُ ٱلَّذِى خَلَقَ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضَ فِى سِتَّةِ أَيَّامٍ ثُمَّ ٱسْتَوَىٰ عَلَى ٱلْعَرْشِۖ يُدَبِّرُ ٱلْأَمْرَۖ مَا مِن شَفِيعٍ إِلَّا مِنۢ بَعْدِ إِذْنِهِۦۚ ذَٰلِكُمُ ٱللَّهُ رَبُّكُمْ فَٱعْبُدُوهُۚ أَفَلَا تَذَكَّرُونَ ﴿٣

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Rabbiniz o Allah’dır ki gökleri ve yeri altı günde olarak yarattı sonra Arş üzerine istivâ buyurdu emri tedbir ediyor hiç şefaatçi yok ancak onun izninden sonra, işte bu evsafın sâhibi Allah’dır Rabbiniz, o halde ona ibadet ediniz, artık düşünmez misiniz!

İBNİ KESİR

Doğrusu sizin Rabbınız, gökleri ve yeri altı günde yaratıp sonra Arş'a hükmeden Allah'tır. İşi düzenler. İzni olmadıktan sonra kimse şefaat edemez. İşte Rabbınız Allah budur. O'na kulluk edin. Öğüt dinlemez misiniz?

DİYANET İŞLERİ

Şüphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri altı gün içinde (altı evrede) yaratan, sonra da Arş’a kurulup işleri yerli yerince düzene koyan Allah’tır. O'nun izni olmaksızın, hiç kimse şefaatçi olamaz. İşte O, Rabbiniz Allah’tır. O hâlde O'na kulluk edin. Hâlâ düşünmüyor musunuz?

HASAN BASRİ ÇANTAY

Şübhesiz ki sizin Rabbiniz gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra (emri) arş üzerinde hükümran olan (her) işi (yerli yerinde) tedbîr (ve idare) edegelendir. (Onun indinde) hiç bir kimse şefaatçi olamaz. Meğer ki kendisinin izninden sonra ola. İşte sizin Rabbiniz olan Allah budur (Başkası değil). O halde (birliğini tanıyarak) Ona kulluk edin. (Bunca delillere rağmen) artık iyice düşünüb ibret almaz mısınız?

SEYYİD KUTUB

Rabbiniz Allah, gökleri ve yeri altı günde yarattı; sonra Arş'a kuruldu, her işi tasarlıyor ve çekip çeviriyor. O, izin vermedikçe hiç kimse aracılık (şefaat) edemez. İşte budur Rabbiniz olan Allah; o halde O'na kulluk ediniz; bunlar üzerine düşünüp ders almaz mısınız?

إِلَيْهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًاۖ وَعْدَ ٱللَّهِ حَقًّاۚ إِنَّهُۥ يَبْدَؤُاْ ٱلْخَلْقَ ثُمَّ يُعِيدُهُۥ لِيَجْزِىَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ بِٱلْقِسْطِۚ وَٱلَّذِينَ كَفَرُواْ لَهُمْ شَرَابٌ مِّنْ حَمِيمٍ وَعَذَابٌ أَلِيمٌۢ بِمَا كَانُواْ يَكْفُرُونَ ﴿٤

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Dönüsünüz hep O'nadir. Allah'in vaadi haktir. Herseyi ilk bastan yaratan O'dur. Sonra iman edip salih amel isleyenleri hak ettikleri ölçüde mükâfatlandirmak için geri döndürecek olan yine O'dur. Kâfirlere de inkâr ettikleri için kaynar sudan bir içki ve acikli bir azap vardir.

İBNİ KESİR

Hepinizin dönüşü O'nadır. Allah'ın vaadi haktır. Doğrusu O, yaratmaya başlar, sonra iman edip iyi amel işleyenlere adaletle karşılık vermek için onu tekrar eder. Küfredenlere de; küfreder olmalarından dolayı kaynar sudan bir içki ve elem verici bir azab vardır.

DİYANET İŞLERİ

Hepinizin dönüşü ancak O’nadır. Allah, bunu bir gerçek olarak va’detmiştir. Şüphesiz O, başlangıçta yaratmayı yapar, sonra, iman edip salih ameller işleyenleri adaletle mükâfatlandırmak için onu (yaratmayı) tekrar eder. Kâfirlere gelince, inkâr etmekte olduklarından dolayı, onlar için kaynar sudan bir içki ve elem dolu bir azap vardır.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Hepimizin dönüşü ancak Onadır. Allah (bunu size) bir gerçek olarak va'd etmişdir. Halkı ibtidâ dirilten, sonra iman edib de iyi iyi amel (ve hareket) de bulunanlara adaletiyle mükâfat etmek için (yine kendisine) geri çevirecek olan şübhesiz ki Odur. Kâfirler için ise, küfürlerinde ayak dayar olmaları yüzünden, kaynar sudan bir içki ve acıklı bir azâb vardır.

SEYYİD KUTUB

Sonunda hepiniz O'na döneceksiniz. Bu Allah'ın kesinlikle gerçekleşecek bir vaadidir. O, iman edip iyi ameller işleyenleri adalet uyarınca ödüllendirmek için insanları önce hiç yoktan yaratır, sonra da onları yeniden diriltir. Kâfirlere gelince, gerçekleri inkâr ettiklerinden dolayı onları kaynar sıvıdan oluşmuş bir içki ile acıklı bir azap beklemektedir.

هُوَ ٱلَّذِى جَعَلَ ٱلشَّمْسَ ضِيَآءً وَٱلْقَمَرَ نُورًا وَقَدَّرَهُۥ مَنَازِلَ لِتَعْلَمُواْ عَدَدَ ٱلسِّنِينَ وَٱلْحِسَابَۚ مَا خَلَقَ ٱللَّهُ ذَٰلِكَ إِلَّا بِٱلْحَقِّۚ يُفَصِّلُ ٱلْءَايَٰتِ لِقَوْمٍ يَعْلَمُونَ ﴿٥

ELMALILI HAMDİ YAZIR

O, odur ki güneşi bir ziyâ yaptı kameri bir nur ve buna menzil menzil miktarlar tayin buyurdu ki senelerin adedini ve hesabı bilesiniz, Allah, bunu ancak hak hikmet ile yarattı, bilecek bir kavim için âyetleri tafsil ediyor.

İBNİ KESİR

Güneşi ziya ayı nur yapan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için aya konak yerleri düzenleyen O'dur. Allah, bunları ancak hak ile yaratmıştır. Bilen insanlar için ayetlerini uzun uzadıya açıklar.

DİYANET İŞLERİ

O, güneşi bir ışık (kaynağı), ayı da (geceleyin) bir aydınlık (kaynağı) kılan, yılların sayısını ve hesabı bilmeniz için ona menziller takdir edendir. Allah, bunları (boş yere değil) ancak gerçek ile (hikmeti gereğince) yaratmıştır. O, âyetlerini, bilen bir topluma ayrı ayrı açıklamaktadır.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Güneşi ziya (lı), ayı nur (lu) yapan, yılların sayısını ve hesabını bilmeniz için ona (ayın seyr-ü hareketine muhtelif) menziller ta'yin eden Odur. Allah, bunları (boş yere değil) sabit bir gerçek (bir vaakıa, bir fâide) olarak yaratmışdır. O, bilecek bir kavm için âyetlerini birer birer açıklar.

SEYYİD KUTUB

O, güneşi ışık kaynağı ve ayı aydınlık yaptı; yılların sayısını ve vakitlerin hesabını bilesiniz diye, ay için farklı doğuş noktaları belirledi. Allah bunları mutlaka bir gerçeğe, bir sebebe dayalı olarak yarattı. O bilen kimselere ayetlerini ayrıntılı biçimde anlatır.

إِنَّ فِى ٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَمَا خَلَقَ ٱللَّهُ فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّقَوْمٍ يَتَّقُونَ ﴿٦

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Elbette gece ile gündüzün birbiri ardınca değişip durmasında ve Allah’ın göklerde ve yerde yarattığı kâinatta korunacak bir kavim için bir çok âyetler var.

İBNİ KESİR

Gece ile gündüzün değişmesinde; Allah'ın göklerde ve yerde yarattıklarında, sakınan bir kavim için ayetler vardır.

DİYANET İŞLERİ

Şüphesiz gece ve gündüzün ard arda değişmesinde, Allah’ın göklerde ve yeryüzünde yarattığı şeylerde, Allah’a karşı gelmekten sakınan bir toplum için pek çok deliller vardır.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Gece ile gündüzün birbiri ardınca (artarak, eksilerek) gelmesinde göklerde ve yerde Allahın yaratdığı şeylerde (bütün kâinatda, kötülükden) sakın (ıb inan) acak bir kavm için, elbet nice âyetler (ibretler) vardır.

SEYYİD KUTUB

Gece ile gündüzün birbirini kovalamasında ve Allah'ın gökler ile yerde yarattığı varlıklarda, O'ndan korkan kimseler için birçok ibret dersleri vardır.

إِنَّ ٱلَّذِينَ لَا يَرْجُونَ لِقَآءَنَا وَرَضُواْ بِٱلْحَيَوٰةِ ٱلدُّنْيَا وَٱطْمَأَنُّواْ بِهَا وَٱلَّذِينَ هُمْ عَنْ ءَايَٰتِنَا غَٰفِلُونَ ﴿٧

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Onlar ki bizim likamızı arzu ( veya ümid ) etmezler ve dünya hayat ile razı olup onunla mutmainn olmuşlardır ve onlar ki bizim âyetlerimizden gafildirler.

İBNİ KESİR

Muhakkak ki Bize kavuşmayı ummayanlar, dünya hayatından hoşnud olup ona bağlananlar ve ayetlerimizden habersiz bulunanlar;

DİYANET İŞLERİ

(7-8) Şüphesiz bize kavuşacağını ummayan ve dünya hayatına razı olup onunla yetinerek tatmin olan kimseler ile âyetlerimizden gafil olanlar var ya; işte onların kazanmakta oldukları günahlar yüzünden, varacakları yer ateştir.

HASAN BASRİ ÇANTAY

(7-8) (Öldükden sonra dirilib) bize kavuşacağını ummayan, (âhirete inanmayarak sâdece) dünyâ hayaatına raazî olan ve onunla sükûn (ve istirahat) e dalan kimselerle (varlığımıza, birliğimize ve kemâl-i kudretimize delâlet eden) bunca âyetlerimizden gaafil olanlar (yok mu?) işte onların, irtikâb etmekde oldukları (şirk ve mâ'siyetler) yüzünden varacakları yer, ateşdir.

SEYYİD KUTUB

Bizimle karşılaşacaklarını beklemeyenler, dünya hayatından hoşnut olup bu hayatla yetinenler ve ayetlerimizin farkında olmayanlar var ya;

أُوْلَٰٓئِكَ مَأْوَىٰهُمُ ٱلنَّارُ بِمَا كَانُواْ يَكْسِبُونَ ﴿٨

ELMALILI HAMDİ YAZIR

İşte bunların kesibleri sebebi ile varacakları yer, ateştir.

İBNİ KESİR

İşte kazanır olduklarından dolayı onların varacakları yer, cehennemdir.

DİYANET İŞLERİ

(7-8) Şüphesiz bize kavuşacağını ummayan ve dünya hayatına razı olup onunla yetinerek tatmin olan kimseler ile âyetlerimizden gafil olanlar var ya; işte onların kazanmakta oldukları günahlar yüzünden, varacakları yer ateştir.

HASAN BASRİ ÇANTAY

(7-8) (Öldükden sonra dirilib) bize kavuşacağını ummayan, (âhirete inanmayarak sâdece) dünyâ hayaatına raazî olan ve onunla sükûn (ve istirahat) e dalan kimselerle (varlığımıza, birliğimize ve kemâl-i kudretimize delâlet eden) bunca âyetlerimizden gaafil olanlar (yok mu?) işte onların, irtikâb etmekde oldukları (şirk ve mâ'siyetler) yüzünden varacakları yer, ateşdir.

SEYYİD KUTUB

İşte bunların varacakları yer, işlediklerinin karşılığı olarak cehennemdir.

إِنَّ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ يَهْدِيهِمْ رَبُّهُم بِإِيمَٰنِهِمْۖ تَجْرِى مِن تَحْتِهِمُ ٱلْأَنْهَٰرُ فِى جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ ﴿٩

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Amma iman edip güzel güzel ameller yapan kimseler, onların Rabb’i kendilerini imanları sebebiyle hidayetine erdirir, naîm cennetlerinde altlarından ırmaklar akar.

İBNİ KESİR

Muhakkak ki iman edip salih amellerde bulunanları; Rabbları imanlarına karşılık doğru yola eriştirir. Na'im cennetlerinde altlarından ırmaklar akar.

DİYANET İŞLERİ

(Fakat) iman edip salih ameller işleyenlere gelince, Rableri onları imanları sebebiyle, hidayete erdirir. Nimetlerle dolu cennetlerde altlarından ırmaklar akar.

HASAN BASRİ ÇANTAY

(Fakat) îman edib de güzel güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlar (a gelince:) Onların Rabbi, îmanları sebebiyle, kendilerini altlarından ırmaklar akan o ni'met dolu cennetlerdeki (seâdetlere) erdirir.

SEYYİD KUTUB

İman edip iyi ameller işleyenlere gelince, Rabbleri onları imanları sayesinde doğru yola iletir, nimet cennetlerinde onların altlarından nehirler akar.

دَعْوَىٰهُمْ فِيهَا سُبْحَٰنَكَ ٱللَّهُمَّ وَتَحِيَّتُهُمْ فِيهَا سَلَٰمٌۚ وَءَاخِرُ دَعْوَىٰهُمْ أَنِ ٱلْحَمْدُ لِلَّهِ رَبِّ ٱلْعَٰلَمِينَ ﴿١٠

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Orada duaları "Allahım, sen yücelerden yücesin" sağlıkları "selâm", Dualarının sonu da hakikat "Âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun." dur.

İBNİ KESİR

Oradaki duaları: Münezzehsin Allah'ım; dirlik temennileri: Selam sizedir; dualarının sonu ise: Hamd alemlerin Rabbı olan Allah'a mahsusdur.

DİYANET İŞLERİ

Bunların oradaki duaları, “Seni eksikliklerden uzak tutarız Allah’ım!”, aralarındaki esenlik dilekleri, “selâm”; dualarının sonu ise, “Hamd âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur” sözleridir.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Bunların oradaki duaları «Yâ Allah, seni tesbîh ve tenzîh ederiz» (sözüdür). Orada (aralarında) ki tahıyyetleri (sağlık temennileri, iltifatları) selâmdır. Dualarının sonu da «Elhamdü lillâhi rabbil aalemîn = Hamd olsun kâinatın Rabbi olan Allaha» (demekdir).

SEYYİD KUTUB

Onların oradaki çağrıları, «Allah'ım, sen noksan sıfatlardan uzaksın» birbirlerine yönelik iyilik dilekleri, «selâm» ve son çağrıları da, «Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun» sözleridir.

AYARLAR