بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

هَلْ اَتٰيكَ حَد۪يثُ الْغَاشِيَةِۜ ﴿١

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Geldimi sana o gaşiye hadîsi.

İBNİ KESİR

Her şeyi sarıp kaplayacak olanın haberi sana geldi mi?

DİYANET İŞLERİ

Dehşeti her şeyi kaplayan felaketin haberi sana geldi mi?

HASAN BASRİ ÇANTAY

(Felâketleri bütün mahlûkaatı sarıb kaplayacak olan) kıyamet gününün haberi sana geldi ya.

SEYYİD KUTUB

Ey insanoğlu! Herşeyi kaplayacak kıyametin haberi sana gelmedi mi?

وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ خَاشِعَةٌۙ ﴿٢

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Bir takım yüzler o gün eğilmiş zillete düşmüştür.

İBNİ KESİR

Yüzler vardır ki, o gün zillete bürünmüştür.

DİYANET İŞLERİ

O gün birtakım yüzler vardır ki zillete bürünmüşlerdir.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Yüzler (vardır) o gün zelîl ve (hakıyr) dir.

SEYYİD KUTUB

O gün birtakım yüzler zillete bürünmüştür.

عَامِلَةٌ نَاصِبَةٌۙ ﴿٣

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Çalışmış fakat boşuna yorulmuştur.

İBNİ KESİR

Zor işler altında bitkin düşmüştür.

DİYANET İŞLERİ

Çalışmış, (boşa) yorulmuşlardır.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Yorucu işler yapandır.

SEYYİD KUTUB

Zor işler altında bitkin düşmüştür.

تَصْلٰى نَاراً حَامِيَةًۙ ﴿٤

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Kızışmış bir yaslanırlar.

İBNİ KESİR

Kızgın bir ateşe girerler.

DİYANET İŞLERİ

Kızgın ateşe girerler.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Kızgın bir ateşe girecek,

SEYYİD KUTUB

Yakıcı ateşe yaslanırlar.

تُسْقٰى مِنْ عَيْنٍ اٰنِيَةٍۜ ﴿٥

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Kızgın bir menba'dan sulanırlar.

İBNİ KESİR

Kızgın bir kaynaktan içirilecektirler.

DİYANET İŞLERİ

Son derece kızgın bir kaynaktan içirilirler.

HASAN BASRİ ÇANTAY

son derece sıcak, bir kaynakdan içirilecekdir.

SEYYİD KUTUB

Kızgın bir kaynaktan içirilirler.

لَيْسَ لَهُمْ طَعَامٌ اِلَّا مِنْ ضَر۪يعٍۙ ﴿٦

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Yiyecekleri yok ancak bir darî.

İBNİ KESİR

Kötü kokulu, kuru bir dikenden başka yiyecekleri yoktur.

DİYANET İŞLERİ

Onlara, acı ve kötü kokulu bir dikenli bitkiden başka yiyecek yoktur.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Onlar için «Dari» dikeninden başka bir yiyecek yokdur,

SEYYİD KUTUB

Onlar için kuru dikenden başka yiyecek de yoktur.

لَا يُسْمِنُ وَلَا يُغْن۪ي مِنْ جُوعٍۜ ﴿٧

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Ne besler ne açlıktan kurtarır.

İBNİ KESİR

O, ne semirtir, ne de açlığı giderir.

DİYANET İŞLERİ

O, ne besler ne de açlıktan kurtarır.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Ki o, ne semirtir (doyurur), ne de açlığı giderir.

SEYYİD KUTUB

Ne semirtir, ne de açlığı giderir.

وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاعِمَةٌۙ ﴿٨

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Bir takım yüzler de o gün mesuddur.

İBNİ KESİR

Yüzler de vardır ki; o gün, parıl parıldır.

DİYANET İŞLERİ

O gün birtakım yüzler vardır ki, nimet içinde mutludurlar.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Yüzler (vardır) o gün güzeldir (ni'metlere mazhardır).

SEYYİD KUTUB

İnanmış olanların yüzleri, o gün, pırıl pırıldır.

لِسَعْيِهَا رَاضِيَةٌۙ ﴿٩

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Sayinden hoşnuddur.

İBNİ KESİR

Çalıştıklarından hoşnuddur.

DİYANET İŞLERİ

Yaptıklarından dolayı hoşnutturlar.

HASAN BASRİ ÇANTAY

(Dünyâda tâat ve ibâdetle) çalışdığından dolayı hoşnuddur.

SEYYİD KUTUB

Yaptıklarından hoşnutturlar.

ف۪ي جَنَّةٍ عَالِيَةٍۙ ﴿١٠

ELMALILI HAMDİ YAZIR

Yüksek bir cennette.

İBNİ KESİR

Yüksek bir cennettedir.

DİYANET İŞLERİ

Yüksek bir cennettedirler.

HASAN BASRİ ÇANTAY

Yüksek bir cennetde (dir).

SEYYİD KUTUB

Yüksek bir bahçededirler.

AYARLAR