بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

تَنزِيلُ ٱلْكِتَٰبِ مِنَ ٱللَّهِ ٱلْعَزِيزِ ٱلْحَكِيمِ ﴿٢

Kitap indirilmek o Aziz, Hakim Allah’dan.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kitabın indirilmesi; Aziz, Hakim Allah'tandır.

— İbni Kesir

Kitab’ın indirilişi, mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi Allah tarafındandır.

— Diyanet İşleri

(Bu) kitabın indirilişi mutlak kaadir, yegâne hukûm ve hikmet saahibi Allahdandır.

— Hasan Basri Çantay

Kitab'ın indirilmesi, üstün iradeli ve her yaptığını bir hikmete göre yapan Allah'ın katındandır.

— Seyyid Kutub

إِنَّ فِى ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلْأَرْضِ لَءَايَٰتٍ لِّلْمُؤْمِنِينَ ﴿٣

Her halde göklerde ve yerde mü'minler için âyetler var.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Muhakkak ki göklerde ve yerde mü'minler için ayetler vardır.

— İbni Kesir

Şüphesiz, göklerde ve yerde, inananlar için (Allah’ın varlığını ve birliğini gösteren) nice deliller vardır.

— Diyanet İşleri

Şübhe yok ki göklerde ve yerde mü'minler için kat'î âyetler (delâletler, ibretler) vardır.

— Hasan Basri Çantay

Göklerde ve yerde müminler için nice dersler vardır.

— Seyyid Kutub

وَفِى خَلْقِكُمْ وَمَا يَبُثُّ مِن دَآبَّةٍ ءَايَٰتٌ لِّقَوْمٍ يُوقِنُونَ ﴿٤

Hayvanâtı tenevvü ettirip üreterek sizi yaratmasında da yakîn edinecek bir kavim için çok âyetler var.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sizin yaratılmanızda ve yeryüzüne yaydığı her canlıda yakinen inanan topluluklar için ayetler vardır.

— İbni Kesir

Sizin yaratılışınızda ve Allah’ın (yeryüzüne) yaydığı her bir canlıda da kesin olarak inanan bir toplum için elbette nice deliller vardır.

— Diyanet İşleri

(Allahın) sizi yaratmasında ve yer yüzüne yayıb üretmekde olduğu herbir canlıda da sağlam bilgi edinecek bir zümre için âyetler (delâletler, ibretler) vardır.

— Hasan Basri Çantay

Sizin yaratılmanızda ve canlıların yeryüzünde yayılmasında, kesin olarak inanan kimseler için ibretler vardır.

— Seyyid Kutub

وَٱخْتِلَٰفِ ٱلَّيْلِ وَٱلنَّهَارِ وَمَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ مِنَ ٱلسَّمَآءِ مِن رِّزْقٍ فَأَحْيَا بِهِ ٱلْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَتَصْرِيفِ ٱلرِّيَٰحِ ءَايَٰتٌ لِّقَوْمٍ يَعْقِلُونَ ﴿٥

Gece ile gündüzün ihtilâfında ve Allah’ın Semâ’dan bir rızk indirip de onunla arzı ölümünden sonra diriltmesinde ve rüzgârları çevirmesinde de aklı olan bir kavim için bir çok âyetler var.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Gece ve gündüzün değişmesinde ve Allah'ın gökten indirmiş olduğu rızıkla ölümünden sonra yeri diriltmesinde, rüzgarları yönetmesinde akleden bir kavim için ayetler vardır.

— İbni Kesir

Geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde, Allah’ın gökten rızık (sebebi olarak yağmur) indirip, onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde, rüzgârları evirip çevirmesinde aklını kullanan bir toplum için deliller vardır.

— Diyanet İşleri

Gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde, Allahın gökden rızık indirib onunla yere, ölümünden sonra, can vermesinde, rüzgârları (o halden bu haale) evirib çevirmesinde de akıllarını kullanacak bir kavm için âyetler (delâletler, ibretler) vardır.

— Hasan Basri Çantay

Gecenin ve gündüzün birbiri ardına gelmesinde, gökten, Allah'ın rızık vermek için yağmur indirip, yeri onunla ölümünden sonra diriltmesinde, rüzgarı estirmesinde aklını kullanan kimseler için dersler vardır.

— Seyyid Kutub

تِلْكَ ءَايَٰتُ ٱللَّهِ نَتْلُوهَا عَلَيْكَ بِٱلْحَقِّۖ فَبِأَىِّ حَدِيثٍۭ بَعْدَ ٱللَّهِ وَءَايَٰتِهِۦ يُؤْمِنُونَ ﴿٦

İşte bunlar Allah’ın âyetleri, sana onları bihakkın okuyoruz. Artık Allah’ın âyetlerine inanmadıktan sonra hangi söze inanırlar?

— Elmalılı Hamdi Yazır

İşte bunlar; Allah'ın ayetleridir. Onları sana hak ile okuyoruz. Artık Allah'tan ve onun ayetlerinden sonra hangi söze inanırlar.

— İbni Kesir

İşte bunlar, Allah’ın âyetleridir. Onları sana gerçek olarak okuyoruz. Artık Allah’tan ve O’nun âyetlerinden sonra hangi söze inanacaklar?

— Diyanet İşleri

İşte bunlar Allahın âyetleridir ki sana bunları hak olarak okuyoruz. Artık onlar Allahın âyetlerinden sonra hangi bir söze inanırlar?

— Hasan Basri Çantay

İşte bunlar Allah'ın ayetleridir. Bunları sana hak ilkesine göre okuyoruz. Allah'tan ve O'nun ayetlerinden sonra hangi söze inanacaklar

— Seyyid Kutub

وَيْلٌ لِّكُلِّ أَفَّاكٍ أَثِيمٍ ﴿٧

Veyl o her bir vebal yüklü sahtekâra.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yalancı, günahkar her kişinin vay haline.

— İbni Kesir

Her günahkâr yalancının vay hâline!

— Diyanet İşleri

Yalana, günâha dadanan her (kimsen) in vay haaline!

— Hasan Basri Çantay

Her yalancı, günah yüklü kimsenin vay haline.

— Seyyid Kutub

يَسْمَعُ ءَايَٰتِ ٱللَّهِ تُتْلَىٰ عَلَيْهِ ثُمَّ يُصِرُّ مُسْتَكْبِرًا كَأَن لَّمْ يَسْمَعْهَاۖ فَبَشِّرْهُ بِعَذَابٍ أَلِيمٍ ﴿٨

Allah’ın âyetleri karşısında okunurken işitir de sonra kibrinden hiç işitmemiş gibi ısrar eyler, işte onu elîm bir azâb ile müjdele.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Kendisine okunan Allah'ın ayetlerini dinleyip de sonra onları hiç duymamış gibi büyüklük taslamakta direnir. Ona elim bir azabı müjdele.

— İbni Kesir

Kendisine Allah’ın âyetlerinin okunduğunu işitir de, sonra büyüklük taslayarak sanki onları hiç duymamış gibi direnir. İşte onu elem dolu bir azap ile müjdele!

— Diyanet İşleri

Ki kendisine karşı Allahın âyetleri okunurken işidir de sonra büyüklük taslayıcı olarak bunları hiç işitmemiş gibi (küfründe) ısraar eder. İşte onu çok elem verici bir azâb ile müjdele.

— Hasan Basri Çantay

Allah'ın ayetlerinin kendisine okunduğunu işitir de sonra büyüklük taslayarak sanki onları hiç işitmemiş gibi küfründe direnir. Onu, acı bir azabla müjdele.

— Seyyid Kutub

وَإِذَا عَلِمَ مِنْ ءَايَٰتِنَا شَيْـًٔا ٱتَّخَذَهَا هُزُوًاۚ أُوْلَٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُّهِينٌ ﴿٩

Âyetlerimizden bir şey, malûmu olduğu vakit de onu eğlenceye tutar, işte onlar için mühîn bir azâb var.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ayetlerimizden bir şey öğrendiğinde onu alaya alır. İşte onlara, horlayıcı bir azab vardır.

— İbni Kesir

Âyetlerimizden bir şey öğrenince onu alaya alır. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır!

— Diyanet İşleri

Âyetlerimizden bir şey'e muttali' olduğu zaman o, bunu eğlenti edinir, işte onlar böyle. Onlar için zillet verici bir azâb vardır,

— Hasan Basri Çantay

Ayetlerimizden birşey öğrendiği zaman onunla alay eder. İşte böyleleri için alçaltıcı azab vardır.

— Seyyid Kutub

مِّن وَرَآئِهِمْ جَهَنَّمُۖ وَلَا يُغْنِى عَنْهُم مَّا كَسَبُواْ شَيْـًٔا وَلَا مَا ٱتَّخَذُواْ مِن دُونِ ٱللَّهِ أَوْلِيَآءَۖ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظِيمٌ ﴿١٠

Peşlerinde cehennem ve onlardan ne kazandıkları bir şey defedebilir, ne de Allah’dan başka evliya edindikleri şeyler, hem onlara azîm bir azâb var.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Arkalarından da cehennem. Kazandıkları şeyler de, Allah'tan başka edindikleri veliler de onlara bir fayda vermez. Ve onlar için, büyük bir azab vardır.

— İbni Kesir

Arkalarında da cehennem vardır. Dünyada kazandıkları ve Allah’tan başka edindikleri dostlar onlara hiçbir fayda vermez. Onlar için elbette büyük bir azap vardır.

— Diyanet İşleri

önlerinde cehennem. Onların ne kazandıkları şeyler, ne de Allâhı bırakıb da dostlar edindikleri nesneler kendilerinden hiçbir şey'i def'edemez. Onların hakkı büyük bir azâbdır.

— Hasan Basri Çantay

Cehennem onların peşindedir. Kazandıkları şeyler de, Allah'ı bırakıp edindikleri dostlar da onlara hiçbir fayda vermez. Onlar için büyük bir azap vardır.

— Seyyid Kutub

AYARLAR