بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَٱلتِّينِ وَٱلزَّيْتُونِ ﴿١

Kasem olsun o tîne ve o zeytine.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun; incire ve zeytine,

— İbni Kesir

Tîn’e ve zeytûn’a andolsun.

— Diyanet İşleri

Andolsun incire, zeytine,

— Hasan Basri Çantay

Andolsun incir ve zeytine,

— Seyyid Kutub

وَطُورِ سِينِينَ ﴿٢

Ve o Turi Sînîne.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sina dağına,

— İbni Kesir

Sinâ dağına andolsun,

— Diyanet İşleri

Sînâ dağına,

— Hasan Basri Çantay

Andolsun sina dağına,

— Seyyid Kutub

وَهَٰذَا ٱلْبَلَدِ ٱلْأَمِينِ ﴿٣

Ve bu beledi emîne.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve şu emin kente,

— İbni Kesir

Bu güvenli şehre (Mekke’ye) andolsun ki,

— Diyanet İşleri

ve şu emîn şehre ki,

— Hasan Basri Çantay

Andolsun bu güvenli Mekke şehrine,

— Seyyid Kutub

لَقَدْ خَلَقْنَا ٱلْإِنسَٰنَ فِىٓ أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ ﴿٤

Ki biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu Biz; insanı en güzel biçimde yarattık,

— İbni Kesir

Biz, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık.

— Diyanet İşleri

biz, hakıykat, insanı en güzel bir biçimde yaratdık.

— Hasan Basri Çantay

Biz insanı en güzel bir şekilde yarattık,

— Seyyid Kutub

ثُمَّ رَدَدْنَٰهُ أَسْفَلَ سَٰفِلِينَ ﴿٥

Sonra da çevirdik esfeli sâfilîne kaktık.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra onu, aşağıların aşağısına döndürdük.

— İbni Kesir

Sonra onu, aşağıların aşağısına indirdik.

— Diyanet İşleri

Sonra onu aşağıların aşağısına çevirdik.

— Hasan Basri Çantay

Sonra onu aşağıların en aşağısı kıldık.

— Seyyid Kutub

إِلَّا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ وَعَمِلُواْ ٱلصَّٰلِحَٰتِ فَلَهُمْ أَجْرٌ غَيْرُ مَمْنُونٍ ﴿٦

Ancak iman edip yararlı ameller yapan kimseler başka, onlar için kesilmez bir ecir vardır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yalnız iman edip salih amel işleyenler müstesna. Onlara kesintisiz mükafat vardır.

— İbni Kesir

Ancak, iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar için devamlı bir mükâfat vardır.

— Diyanet İşleri

Ancak îman edib de güzel güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlar başka. Çünkü onlar için (bitmez) kesilmez mükâfat vardır.

— Hasan Basri Çantay

Yalnız inanan iyi işler yapanlar hariç. Onlar için kesintisiz bir mükafat vardır.

— Seyyid Kutub

فَمَا يُكَذِّبُكَ بَعْدُ بِٱلدِّينِ ﴿٧

O halde sana dîni ne tekzîb ettirir?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Öyleyse bundan sonra hangi şey sana dini yalanlatabilir?

— İbni Kesir

(Ey insan!) Böyle iken, hangi şey sana hesap ve cezayı yalanlatıyor?

— Diyanet İşleri

O halde (bunca delillerin huzuurundan) sonra hangi şey (haber verdiğin o ba's ve) ceza husuusunda sana yalan isnâd edebilir?

— Hasan Basri Çantay

Ey insan! Öyleyken sana dini yalan saydırtan nedir?

— Seyyid Kutub

أَلَيْسَ ٱللَّهُ بِأَحْكَمِ ٱلْحَٰكِمِينَ ﴿٨

Allah "Ahkemülhâkimîn" değil mi?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Allah; hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil mi?

— İbni Kesir

Allah, hükmedenlerin en iyi hükmedeni değil midir?

— Diyanet İşleri

Allah, haakimlerin haakimi değil mi?

— Hasan Basri Çantay

Allah hükmedenlerin en güzel hükmedeni değil midir?

— Seyyid Kutub

AYARLAR