بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَسَنُيَسِّرُهُۥ لِلۡعُسۡرَىٰ ١٠

(8-10) Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah’a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.

– Diyanet İşleri

وَمَا يُغۡنِي عَنۡهُ مَالُهُۥٓ إِذَا تَرَدَّىٰٓ ١١

Cehenneme yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez.

– Diyanet İşleri

إِنَّ عَلَيۡنَا لَلۡهُدَىٰ ١٢

Şüphesiz bize düşen sadece doğru yolu göstermektir.

– Diyanet İşleri

وَإِنَّ لَنَا لَلۡأٓخِرَةَ وَٱلۡأُولَىٰ ١٣

Şüphesiz ahiret de dünya da bizimdir.

– Diyanet İşleri

فَأَنذَرۡتُكُمۡ نَارٗا تَلَظَّىٰ ١٤

Sizi alevler saçan ateşe karşı uyardım.

– Diyanet İşleri

لَا يَصۡلَىٰهَآ إِلَّا ٱلۡأَشۡقَى ١٥

(15-16) O ateşe, ancak yalanlayıp yüz çeviren en bedbaht kimse girer.

– Diyanet İşleri

ٱلَّذِي كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ ١٦

(15-16) O ateşe, ancak yalanlayıp yüz çeviren en bedbaht kimse girer.

– Diyanet İşleri

وَسَيُجَنَّبُهَا ٱلۡأَتۡقَى ١٧

(17-18) Temizlenmek için malını hayra veren en muttekî (Allah’a karşı gelmekten en çok sakınan) kimse o ateşten uzak tutulacaktır.

– Diyanet İşleri

ٱلَّذِي يُؤۡتِي مَالَهُۥ يَتَزَكَّىٰ ١٨

(17-18) Temizlenmek için malını hayra veren en muttekî (Allah’a karşı gelmekten en çok sakınan) kimse o ateşten uzak tutulacaktır.

– Diyanet İşleri

وَمَا لِأَحَدٍ عِندَهُۥ مِن نِّعۡمَةٖ تُجۡزَىٰٓ ١٩

(19-20) O, hiç kimseye karşılık bekleyerek iyilik yapmaz. (Yaptığı iyiliği) ancak yüce Rabbinin rızasını istediği için (yapar).

– Diyanet İşleri

إِلَّا ٱبۡتِغَآءَ وَجۡهِ رَبِّهِ ٱلۡأَعۡلَىٰ ٢٠

(19-20) O, hiç kimseye karşılık bekleyerek iyilik yapmaz. (Yaptığı iyiliği) ancak yüce Rabbinin rızasını istediği için (yapar).

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu