بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَلَيَالٍ عَشْرٍ ﴿٢

Ve on geceye,

— İbni Kesir

وَٱلشَّفْعِ وَٱلْوَتْرِ ﴿٣

Hem çifte, hem teke.

— İbni Kesir

وَٱلَّيْلِ إِذَا يَسْرِ ﴿٤

Gelip geçeceği demde geceye,

— İbni Kesir

هَلْ فِى ذَٰلِكَ قَسَمٌ لِّذِى حِجْرٍ ﴿٥

Akıl sahipleri için bunların her biri birer yemine değmez mi?

— İbni Kesir

أَلَمْ تَرَ كَيْفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ ﴿٦

Görmez misin, Rabbın nasıl yaptı Ad'a?

— İbni Kesir

إِرَمَ ذَاتِ ٱلْعِمَادِ ﴿٧

Sütunlar sahibi İrem'e?

— İbni Kesir

ٱلَّتِى لَمْ يُخْلَقْ مِثْلُهَا فِى ٱلْبِلَٰدِ ﴿٨

Ki o, şehirlerde bir benzeri yaratılmayandı.

— İbni Kesir

وَثَمُودَ ٱلَّذِينَ جَابُواْ ٱلصَّخْرَ بِٱلْوَادِ ﴿٩

Dağ yamacında kayaları oyan Semud kavmine?

— İbni Kesir

وَفِرْعَوْنَ ذِى ٱلْأَوْتَادِ ﴿١٠

Kazıklar sahibi Firavun'a,

— İbni Kesir

ٱلَّذِينَ طَغَوْاْ فِى ٱلْبِلَٰدِ ﴿١١

Ki bunlar, memleketlerde azgınlık etmişlerdi.

— İbni Kesir

فَأَكْثَرُواْ فِيهَا ٱلْفَسَادَ ﴿١٢

Ve fesadı çoğaltmışlardı.

— İbni Kesir

AYARLAR