بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

إِنَّ رَبَّكَ لَبِٱلْمِرْصَادِ ﴿١٤

Şüphesizki Rabbin öyle mırsad ile gözetmektedir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَأَمَّا ٱلْإِنسَٰنُ إِذَا مَا ٱبْتَلَىٰهُ رَبُّهُۥ فَأَكْرَمَهُۥ وَنَعَّمَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّىٓ أَكْرَمَنِ ﴿١٥

Amma insan, her ne zaman Rabb’i onu imtihan edip de ona ikram eyler, ona nimetler verirse, o vakit Rabbim bana ikram etti der.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَأَمَّآ إِذَا مَا ٱبْتَلَىٰهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّىٓ أَهَٰنَنِ ﴿١٦

Amma her nezaman da imtihan edip rızkını daraltırsa o vakit de Rabbim bana ihanet etti der.

— Elmalılı Hamdi Yazır

كَلَّاۖ بَل لَّا تُكْرِمُونَ ٱلْيَتِيمَ ﴿١٧

Hayır hayır doğrusu siz yetîme ikram etmiyorsunuz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَا تَحَٰٓضُّونَ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلْمِسْكِينِ ﴿١٨

Ve bir birinizi miskîni itame teşvik eylemiyorsunuz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَتَأْكُلُونَ ٱلتُّرَاثَ أَكْلًا لَّمًّا ﴿١٩

Halbuki mîrası öyle bir yiyiş yiyorsunuzki dermecesine.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَتُحِبُّونَ ٱلْمَالَ حُبًّا جَمًّا ﴿٢٠

Ve malı öyle bir seviş seviyorsunuzki yığmacasına.

— Elmalılı Hamdi Yazır

كَلَّآ إِذَا دُكَّتِ ٱلْأَرْضُ دَكًّا دَكًّا ﴿٢١

Hayır hayır, arz "dekken dekkâ" düzlendiği.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَجَآءَ رَبُّكَ وَٱلْمَلَكُ صَفًّا صَفًّا ﴿٢٢

Ve Rabbi’nin emri gelip melek "saffen saffâ" dizildiği vakit.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَجِاْىٓءَ يَوْمَئِذٍۭ بِجَهَنَّمَۚ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ ٱلْإِنسَٰنُ وَأَنَّىٰ لَهُ ٱلذِّكْرَىٰ ﴿٢٣

Ki cehennem de o gün getirilmiştir, o insan o gün anlar, fakat o anlamadan ona ne fâide?

— Elmalılı Hamdi Yazır

يَقُولُ يَٰلَيْتَنِى قَدَّمْتُ لِحَيَاتِى ﴿٢٤

Ah der; n eolurdu ben önce hayatım için (sağlığımda hayırlar) takdim etmiş olsa idim.

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR