بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَكَذَّبَ بِٱلۡحُسۡنَىٰ ٩

Ve husnâyı tekzib eylerse.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve en güzeli yalanlarsa,

– İbni Kesir

(8-10) Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah’a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.

– Diyanet İşleri

ve o en güzeli yalanlarsa,

– Hasan Basri Çantay

Ve en güzel sözü de yalanlarsa,

– Seyyid Kutub

فَسَنُيَسِّرُهُۥ لِلۡعُسۡرَىٰ ١٠

Onu da usraya (en zoruna) kolaylıyacağız.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz de ona en güç olanı kolaylaştırırız.

– İbni Kesir

(8-10) Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah’a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.

– Diyanet İşleri

biz de ona en güc olanı kolaylaşdırırız.

– Hasan Basri Çantay

Biz de onu en zora yöneltiriz.

– Seyyid Kutub

وَمَا يُغۡنِي عَنۡهُ مَالُهُۥٓ إِذَا تَرَدَّىٰٓ ١١

Ve yuvarlandığı zaman onu malı kurtaramayacak.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Halbuki düştüğü zaman, malı o kimseye asla fayda vermez.

– İbni Kesir

Cehenneme yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez.

– Diyanet İşleri

O, helak olduğu zaman malı kendisine asla fâide vermez.

– Hasan Basri Çantay

Çukura düştüğü zaman malı ona hiçbir fayda sağlamaz.

– Seyyid Kutub

إِنَّ عَلَيۡنَا لَلۡهُدَىٰ ١٢

Her halde doğruyu göstermek bize.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz ki, Bizim üzerimizedir hidayet.

– İbni Kesir

Şüphesiz bize düşen sadece doğru yolu göstermektir.

– Diyanet İşleri

Şübhesiz bize âid olan, her halde doğru yol (u göstermekdir).

– Hasan Basri Çantay

Doğru yola iletmek bize aittir.

– Seyyid Kutub

وَإِنَّ لَنَا لَلۡأٓخِرَةَ وَٱلۡأُولَىٰ ١٣

Ve her halde sonu da bizim önü de (Âhiret de Dünyada).

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve hiç şüphesiz ahiret de, dünya da Bizimdir.

– İbni Kesir

Şüphesiz ahiret de dünya da bizimdir.

– Diyanet İşleri

Elbet âhiret de, dünyâ da bizimdir.

– Hasan Basri Çantay

Şüphesiz ahiret de dünya da bize aittir.

– Seyyid Kutub

فَأَنذَرۡتُكُمۡ نَارٗا تَلَظَّىٰ ١٤

Ben size bir ateş haber verdim ki köpürdükçe köpürür.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sizi alevler saçan ateşle uyardım.

– İbni Kesir

Sizi alevler saçan ateşe karşı uyardım.

– Diyanet İşleri

İşte ben size alevlendikce alevlenen bir ateş (in tehlikesin) i haber verdim.

– Hasan Basri Çantay

Ben sizi alev saçan bir ateşe karşı uyardım.

– Seyyid Kutub

لَا يَصۡلَىٰهَآ إِلَّا ٱلۡأَشۡقَى ١٥

Ona ancak en şakî olan yaslanır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Oraya ancak en azgın olan girer.

– İbni Kesir

(15-16) O ateşe, ancak yalanlayıp yüz çeviren en bedbaht kimse girer.

– Diyanet İşleri

Ki ona en bedbaht olandan başkası girmez.

– Hasan Basri Çantay

Ona ancak bedbaht kimse girer.

– Seyyid Kutub

ٱلَّذِي كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ ١٦

O, ki tekzib etmiş ve tersine gitmiştir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yalanlayıp yüz çevirmiş olan,

– İbni Kesir

(15-16) O ateşe, ancak yalanlayıp yüz çeviren en bedbaht kimse girer.

– Diyanet İşleri

(öyle bedbaht ki) o, hakkı yalanlamış, (îmandan) yüz çevirmişdir.

– Hasan Basri Çantay

O ki yalanladı ve döndü.

– Seyyid Kutub

وَسَيُجَنَّبُهَا ٱلۡأَتۡقَى ١٧

O en müttakî olan ise ondan uzaklaştıkca uzaklaşdırılacaktır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

En çok sakınan ise; ondan uzak tutulur.

– İbni Kesir

(17-18) Temizlenmek için malını hayra veren en muttekî (Allah’a karşı gelmekten en çok sakınan) kimse o ateşten uzak tutulacaktır.

– Diyanet İşleri

(17-18) Halbuki çok sakınan, malını (Allah nezdinde sırf) temizlenmek için veren ondan uzaklaşdırılacakdır.

– Hasan Basri Çantay

En çok korkan ondan uzak tutulur.

– Seyyid Kutub

ٱلَّذِي يُؤۡتِي مَالَهُۥ يَتَزَكَّىٰ ١٨

O, ki malını verir, tezekkî eder.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ki o, malını temizlemek için verir.

– İbni Kesir

(17-18) Temizlenmek için malını hayra veren en muttekî (Allah’a karşı gelmekten en çok sakınan) kimse o ateşten uzak tutulacaktır.

– Diyanet İşleri

(17-18) Halbuki çok sakınan, malını (Allah nezdinde sırf) temizlenmek için veren ondan uzaklaşdırılacakdır.

– Hasan Basri Çantay

O ki malını Allah rızası için vererek arınır, yücelir.

– Seyyid Kutub

وَمَا لِأَحَدٍ عِندَهُۥ مِن نِّعۡمَةٖ تُجۡزَىٰٓ ١٩

Ve onda hiç kimsenin mükâfat edilecek bir nimeti yoktur.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O'nun nezdinde, bir kimsenin karşılık olarak verilecek hiç bir nimeti yoktur.

– İbni Kesir

(19-20) O, hiç kimseye karşılık bekleyerek iyilik yapmaz. (Yaptığı iyiliği) ancak yüce Rabbinin rızasını istediği için (yapar).

– Diyanet İşleri

Onun nezdinde bir kimsenin (Allah tarafından) mükâfat edilecek — hiçbir ni'met (ve minnet) i yokdur,

– Hasan Basri Çantay

O yaptığı iyiliği birinden karşılık görmek için yapmaz.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu