بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَتُحِبُّونَ ٱلْمَالَ حُبًّا جَمًّا ﴿٢٠

Ve malı öyle bir seviş seviyorsunuzki yığmacasına.

— Elmalılı Hamdi Yazır

كَلَّآ إِذَا دُكَّتِ ٱلْأَرْضُ دَكًّا دَكًّا ﴿٢١

Hayır hayır, arz "dekken dekkâ" düzlendiği.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَجَآءَ رَبُّكَ وَٱلْمَلَكُ صَفًّا صَفًّا ﴿٢٢

Ve Rabbi’nin emri gelip melek "saffen saffâ" dizildiği vakit.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَجِاْىٓءَ يَوْمَئِذٍۭ بِجَهَنَّمَۚ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ ٱلْإِنسَٰنُ وَأَنَّىٰ لَهُ ٱلذِّكْرَىٰ ﴿٢٣

Ki cehennem de o gün getirilmiştir, o insan o gün anlar, fakat o anlamadan ona ne fâide?

— Elmalılı Hamdi Yazır

يَقُولُ يَٰلَيْتَنِى قَدَّمْتُ لِحَيَاتِى ﴿٢٤

Ah der; n eolurdu ben önce hayatım için (sağlığımda hayırlar) takdim etmiş olsa idim.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَيَوْمَئِذٍ لَّا يُعَذِّبُ عَذَابَهُۥٓ أَحَدٌ ﴿٢٥

Artık o gün onun ettiği azâbı kimse edemez.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَا يُوثِقُ وَثَاقَهُۥٓ أَحَدٌ ﴿٢٦

Ve onun vurduğu bağı kimse vuramaz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

يَٰٓأَيَّتُهَا ٱلنَّفْسُ ٱلْمُطْمَئِنَّةُ ﴿٢٧

Ey o Rabb’ine muti olan nefsi mutmeinne.

— Elmalılı Hamdi Yazır

ٱرْجِعِىٓ إِلَىٰ رَبِّكِ رَاضِيَةً مَّرْضِيَّةً ﴿٢٨

Sen dön o Rabb’ine hem râdiye olarak hem merdıyye de.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَٱدْخُلِى فِى عِبَٰدِى ﴿٢٩

Gir kullarım içine.

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَٱدْخُلِى جَنَّتِى ﴿٣٠

AYARLAR