بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

إِذَا ٱلسَّمَآءُ ٱنفَطَرَتْ ﴿١

Gök yarıldığı zaman.

— Seyyid Kutub

وَإِذَا ٱلْكَوَاكِبُ ٱنتَثَرَتْ ﴿٢

Yıldızlar saçıldığı zaman.

— Seyyid Kutub

وَإِذَا ٱلْبِحَارُ فُجِّرَتْ ﴿٣

Denizler patladığı zaman.

— Seyyid Kutub

وَإِذَا ٱلْقُبُورُ بُعْثِرَتْ ﴿٤

Kabirlerin içi dışına çıktığı zaman.

— Seyyid Kutub

عَلِمَتْ نَفْسٌ مَّا قَدَّمَتْ وَأَخَّرَتْ ﴿٥

Herkes neyi öne, neyi geriye aldığını öğrenir.

— Seyyid Kutub

يَٰٓأَيُّهَا ٱلْإِنسَٰنُ مَا غَرَّكَ بِرَبِّكَ ٱلْكَرِيمِ ﴿٦

Ey insan! Seni engin kerem sahibi Rabbine, karşı aldatan nedir?

— Seyyid Kutub

ٱلَّذِى خَلَقَكَ فَسَوَّىٰكَ فَعَدَلَكَ ﴿٧

O, seni yaratan, belini doğrultan ve seni dengeli kılan.

— Seyyid Kutub

فِىٓ أَىِّ صُورَةٍ مَّا شَآءَ رَكَّبَكَ ﴿٨

Dilediği biçimde sana şekil veren Rabbine.

— Seyyid Kutub

كَلَّا بَلْ تُكَذِّبُونَ بِٱلدِّينِ ﴿٩

Hayır! Aksine siz dini yalanlıyorsunuz.

— Seyyid Kutub

وَإِنَّ عَلَيْكُمْ لَحَٰفِظِينَ ﴿١٠

Şüphesiz başınızda bekçiler vardır.

— Seyyid Kutub

كِرَامًا كَٰتِبِينَ ﴿١١

Şerefli katipler.

— Seyyid Kutub

AYARLAR