بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَقُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ ﴿١٩

Hay kahr olası! Ne biçim ölçü kurdu o?

— Hasan Basri Çantay

ثُمَّ قُتِلَ كَيْفَ قَدَّرَ ﴿٢٠

Yine kahr olası, nasıl ölçü yapdı o?!

— Hasan Basri Çantay

ثُمَّ نَظَرَ ﴿٢١

Sonra bakdı.

— Hasan Basri Çantay

ثُمَّ عَبَسَ وَبَسَرَ ﴿٢٢

Sonra (ümîdsizliğinden ve öfkesinden) kaşlarını çatdı, suratını asdı.

— Hasan Basri Çantay

ثُمَّ أَدْبَرَ وَٱسْتَكْبَرَ ﴿٢٣

En son arka çevirdi ve büyüklük tasladı da,

— Hasan Basri Çantay

فَقَالَ إِنْ هَٰذَآ إِلَّا سِحْرٌ يُؤْثَرُ ﴿٢٤

«Bu, dedi, (sihirbazlardan öğrenilib) rivayet edilen bir sihirden başkası değil».

— Hasan Basri Çantay

إِنْ هَٰذَآ إِلَّا قَوْلُ ٱلْبَشَرِ ﴿٢٥

«Muhakkak bu, insan sözünden başkası değil».

— Hasan Basri Çantay

سَأُصْلِيهِ سَقَرَ ﴿٢٦

Onu cehenneme sokacağım ben.

— Hasan Basri Çantay

وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا سَقَرُ ﴿٢٧

Sen biliyor musun, cehennem nedir?

— Hasan Basri Çantay

لَا تُبْقِى وَلَا تَذَرُ ﴿٢٨

Hem (bedeninden hiçbir eser) bırakmaz (hepsini helak eder), hem yine (eski haaline getirib aynı azâbı yapmakdan) vaz geçmez o,

— Hasan Basri Çantay

لَوَّاحَةٌ لِّلْبَشَرِ ﴿٢٩

insana çok susamışdır.

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR