بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

إِذَا وَقَعَتِ ٱلْوَاقِعَةُ ﴿١

Kıyamet kopduğu zaman,

— Hasan Basri Çantay

لَيْسَ لِوَقْعَتِهَا كَاذِبَةٌ ﴿٢

(hiçbir nefs) onun vukuunda (Allaha karşı artık) yalancı değildir.

— Hasan Basri Çantay

خَافِضَةٌ رَّافِعَةٌ ﴿٣

O, (kimini) alçaltıcı, (kimini) yükselticidir.

— Hasan Basri Çantay

إِذَا رُجَّتِ ٱلْأَرْضُ رَجًّا ﴿٤

O zaman yer bir sarsıntı ile sarsılmışdır,

— Hasan Basri Çantay

وَبُسَّتِ ٱلْجِبَالُ بَسًّا ﴿٥

dağlar didik didik parçalanmışdır,

— Hasan Basri Çantay

فَكَانَتْ هَبَآءً مُّنۢبَثًّا ﴿٦

derken (hepsi de) dağılmış, toz haaline gelmişdir.

— Hasan Basri Çantay

وَكُنتُمْ أَزْوَٰجًا ثَلَٰثَةً ﴿٧

Siz de (kıyâmetde) üç sınıf olmuşsunuzdur.

— Hasan Basri Çantay

فَأَصْحَٰبُ ٱلْمَيْمَنَةِ مَآ أَصْحَٰبُ ٱلْمَيْمَنَةِ ﴿٨

Sağcılar (a gelince:) O sağcılar ne (mutlu) durlar!

— Hasan Basri Çantay

وَأَصْحَٰبُ ٱلْمَشْـَٔمَةِ مَآ أَصْحَٰبُ ٱلْمَشْـَٔمَةِ ﴿٩

Solcular (a gelince:) O solcular ne (bedbaht) dırlar!

— Hasan Basri Çantay

وَٱلسَّٰبِقُونَ ٱلسَّٰبِقُونَ ﴿١٠

Hayır yarışlarında tâ öne geçib kazananlar (a gelince:) onlar (orada da) öncüdürler.

— Hasan Basri Çantay

أُوْلَٰٓئِكَ ٱلْمُقَرَّبُونَ ﴿١١

İşte onlar (Allaha) en çok yaklaşdırılmış olanlardır.

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR