بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

ثُمَّ إِنَّ لَهُمْ عَلَيْهَا لَشَوْبًا مِّنْ حَمِيمٍ ﴿٦٧

Sonra üzerine onların hamîmden bir haşlamaları vardır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra onlar için, üzerine kaynar su katılmış içkiler de vardır.

– İbni Kesir

Sonra onlar için bunun üstüne kaynar sudan karışık bir içecek vardır.

– Diyanet İşleri

Sonra üzerine de onlar için çok sıcak bir su ile karışdırılmış (şarab) vardır.

– Hasan Basri Çantay

Sonra, bu yemeğin üzerine kaynar su katılmış içki onlar içindir.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ إِنَّ مَرْجِعَهُمْ لَإِلَى ٱلْجَحِيمِ ﴿٦٨

Sonra da dönümleri şüphesiz ki cehennemedir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra onların dönüşü muhakkak, yine cehennemedir.

– İbni Kesir

Sonra onların dönüşleri mutlaka cehennemedir.

– Diyanet İşleri

Sonra dönüb gidecekleri yer, şübhesiz yine cehennemdir.

– Hasan Basri Çantay

Sonra dönüşleri yine cehennemedir.

– Seyyid Kutub

إِنَّهُمْ أَلْفَوْاْ ءَابَآءَهُمْ ضَآلِّينَ ﴿٦٩

Çünkü onlar babalarını dalâlette buldular.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu onlar, babalarını sapıklar olarak bulmuşlardı.

– İbni Kesir

Çünkü onlar babalarını sapık kimseler olarak buldular.

– Diyanet İşleri

Çünkü onlar atalarını sapkın kimseler bulmuşlardı da,

– Hasan Basri Çantay

Çünkü onlar atalarını sapık yolda buldular.

– Seyyid Kutub

فَهُمْ عَلَىٰٓ ءَاثَٰرِهِمْ يُهْرَعُونَ ﴿٧٠

Şimdi de onların izlerince koşturuyorlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yine de onların izlerinde koşturuluyorlardı.

– İbni Kesir

Kendileri de onların izinden koşa koşa gitmektedirler.

– Diyanet İşleri

Kendileri de onların izleri üzerinde (birbirini itib) koşduruluyorlardı.

– Hasan Basri Çantay

Öyle iken yine de düşünmeden atalarının peşinden koşuyorlardı.

– Seyyid Kutub

وَلَقَدْ ضَلَّ قَبْلَهُمْ أَكْثَرُ ٱلْأَوَّلِينَ ﴿٧١

Hakikat onlardan evvel eskilerin ekserisi dalâlette idi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki; onlardan önce geçenlerin çoğu da sapıtmıştı.

– İbni Kesir

Andolsun, onlardan önce, evvelkilerin çoğu da sapmıştı.

– Diyanet İşleri

Andolsun ki onlardan evvel geçenlerin çoğu da sapmışdı.

– Hasan Basri Çantay

Andolsun onlardan öncekilerinin çoğu da sapmıştır.

– Seyyid Kutub

وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا فِيهِم مُّنذِرِينَ ﴿٧٢

Celâlim Hakk’ı için içlerinde inzar edici peygamberler de gönderdik.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve andolsun ki; onlara, uyarıcılar göndermiştik.

– İbni Kesir

Andolsun, biz onlara da uyarıcılar göndermiştik.

– Diyanet İşleri

Yemîn ederim ki biz içlerinde (kötü hareketlerinin encamından) korkutucu (peygamberler) de göndermişizdir.

– Hasan Basri Çantay

Biz onların içine de uyarıcılar göndermiştik.

– Seyyid Kutub

فَٱنظُرْ كَيْفَ كَانَ عَٰقِبَةُ ٱلْمُنذَرِينَ ﴿٧٣

Sonra da bak o inzar edilenlerin akibeti nasıl oldu?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bir bak; uyarılanların akıbeti nice oldu.

– İbni Kesir

Bak, uyarılanların sonu nasıl oldu!

– Diyanet İşleri

Bak, o korkutulanların akıbeti nice oldu!

– Hasan Basri Çantay

Bak, o uyarılanların sonu nice oldu.

– Seyyid Kutub

إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلْمُخْلَصِينَ ﴿٧٤

Ancak Allah’ın ihlâs ile seçilen kulları başka.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ancak Allah'ın ihlasa erdirilmiş kulları müstesna.

– İbni Kesir

Ancak Allah’ın ihlâslı kulları başka.

– Diyanet İşleri

Allahın ihlâsa erdirilmiş (samirnî) kulları müstesna.

– Hasan Basri Çantay

Ancak, Allah'a gönülden bağlı kullar o azabın dışında kaldı.

– Seyyid Kutub

وَلَقَدْ نَادَىٰنَا نُوحٌ فَلَنِعْمَ ٱلْمُجِيبُونَ ﴿٧٥

Celâlim Hakk’ı için bize Nuh nidâ etmişti, biz de hakikat ne güzel mücîbiz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Andolsun ki; Nuh, Bize niyaz etmişti. Ne güzel icabet edenleriz Biz.

– İbni Kesir

Andolsun, Nûh bize dua edip seslenmişti. Biz ne güzel cevap vereniz!

– Diyanet İşleri

Andolsun ki Nuuh bize niyaz etmişdi de ne güzel icabet (ve kabul) eylemişdik.

– Hasan Basri Çantay

Andolsun Nuh bize dua etmişti de ne güzel kabul etmiştik.

– Seyyid Kutub

وَنَجَّيْنَٰهُ وَأَهْلَهُۥ مِنَ ٱلْكَرْبِ ٱلْعَظِيمِ ﴿٧٦

Hem onu ve ehlini o büyük sıkıntıdan kurtardık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onu ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.

– İbni Kesir

Onu ve ailesini o büyük sıkıntıdan kurtardık.

– Diyanet İşleri

Biz hem onu, hem ehlini o büyük sıkıntıdan kurtardık.

– Hasan Basri Çantay

Onu ve ailesini büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.

– Seyyid Kutub

وَجَعَلْنَا ذُرِّيَّتَهُۥ هُمُ ٱلْبَاقِينَ ﴿٧٧

Hem zürriyyetini bâkıy kalanlar kıldık.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve onun soyunu süreklilerin kendisi kıldık.

– İbni Kesir

Onun neslini yeryüzünde kalanlar kıldık.

– Diyanet İşleri

Zürriyyetini (yer yüzünde) devamlı kalanların ta kendileri kıldık.

– Hasan Basri Çantay

Ancak O'nun soyunu sürekli kıldık.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu