بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

أَلْهَىٰكُمُ ٱلتَّكَاثُرُ ﴿١

Sizi çoklukla böbürleniş, (o derecede) oyaladı (ki),

— Hasan Basri Çantay

حَتَّىٰ زُرْتُمُ ٱلْمَقَابِرَ ﴿٢

tâ kabirler (e kadar gidib) ziyaret etdiniz.

— Hasan Basri Çantay

كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَ ﴿٣

(Bundan) sakının. İleride (bu öğünmenizin kötü aakıbetini) bileceksiniz.

— Hasan Basri Çantay

ثُمَّ كَلَّا سَوْفَ تَعْلَمُونَ ﴿٤

Yine sakının. İleride bileceksiniz.

— Hasan Basri Çantay

كَلَّا لَوْ تَعْلَمُونَ عِلْمَ ٱلْيَقِينِ ﴿٥

Sakının. Eğer şübhesiz (ve kat'î) bir bilgi ile bilseydiniz (böyle yapmazdınız).

— Hasan Basri Çantay

لَتَرَوُنَّ ٱلْجَحِيمَ ﴿٦

Andolsun, siz o alevlenmiş ateşi mutlakaa göreceksiniz.

— Hasan Basri Çantay

ثُمَّ لَتَرَوُنَّهَا عَيْنَ ٱلْيَقِينِ ﴿٧

Yine andolsun, onu ayn-ı yakıyn ile mutlak göreceksiniz.

— Hasan Basri Çantay

ثُمَّ لَتُسْـَٔلُنَّ يَوْمَئِذٍ عَنِ ٱلنَّعِيمِ ﴿٨

Sonra, andolsun, o gün elbet ve elbet size ni'met (ler) sorulacakdır.

— Hasan Basri Çantay

AYARLAR