038 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

صٓۚ وَٱلۡقُرۡءَانِ ذِي ٱلذِّكۡرِ ١

Sâd, bu zikir ile meşhun Kur’ân’a bak.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sad, zikir sahibi, şanlı Kur'an'a and olsun ki.

– Seyyid Kutub

Sâd. O şanlı, şerefli Kur'an'a andolsun (ki o, Allah sözüdür).

– Diyanet İşleri

بَلِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ فِي عِزَّةٖ وَشِقَاقٖ ٢

Fakat o küfredenler bir onur, bir şikāk içindeler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

İnkâr edenler bir gurur ve ayrılık içindedirler.

– Seyyid Kutub

Fakat inkar edenler bir büyüklenme ve ayrılık içindedirler.

– Diyanet İşleri

كَمۡ أَهۡلَكۡنَا مِن قَبۡلِهِم مِّن قَرۡنٖ فَنَادَواْ وَّلَاتَ حِينَ مَنَاصٖ ٣

Kendilerinden evvel nicelerini helâk ettik, çığırıştılar: Değildi fakat vakt-i halâs.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlardan önce nice nesilleri helak ettik de feryad ettiler. Oysa artık kurtuluş zamanı değildi.

– Seyyid Kutub

Biz onlardan önce nice nesilleri helak ettik. Onlar da feryat ettiler, ama artık kurtuluş zamanı değildi.

– Diyanet İşleri

وَعَجِبُوٓاْ أَن جَآءَهُم مُّنذِرٞ مِّنۡهُمۡۖ وَقَالَ ٱلۡكَٰفِرُونَ هَٰذَا سَٰحِرٞ كَذَّابٌ ٤

İçlerinden kendilerine uyandırıcı bir peygamber geldiğine şaştılar da dediler ki kâfirler: “Bu bir sihirbaz, bir kezzâb.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Aralarından bir uyarıcı gelmesine şaşırdılar. İnkârcılar; «bu yalancı bir sihirbazdır» dediler.

– Seyyid Kutub

Kafirler, kendilerine içlerinden bir uyarıcının gelmesine şaştılar ve şöyle dediler: "Bu yalancı bir sihirbazdır."

– Diyanet İşleri

أَجَعَلَ ٱلۡأٓلِهَةَ إِلَٰهٗا وَٰحِدًاۖ إِنَّ هَٰذَا لَشَيۡءٌ عُجَابٞ ٥

İlâhları hep bir ilâh mı kılmış? Bu cidden şaşılacak bir şey, çok tuhaf ”.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Tanrıları bir tek tanrı mı yapıyor? Bu, cidden tuhaf bir şeydir.

– Seyyid Kutub

"İlahları bir tek ilah mı yaptı? Gerçekten bu çok tuhaf bir şey!"

– Diyanet İşleri

وَٱنطَلَقَ ٱلۡمَلَأُ مِنۡهُمۡ أَنِ ٱمۡشُواْ وَٱصۡبِرُواْ عَلَىٰٓ ءَالِهَتِكُمۡۖ إِنَّ هَٰذَا لَشَيۡءٞ يُرَادُ ٦

İçlerinden o heyet de fırladı şöyle: “İlâhlarınız üzerinde sabr u sebat edin, bu cidden arzu olunur bir şey, bir murad.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlardan ileri gelenler; «yürüyün, tanrılarınıza bağlılıkta direnin, sizden istenen şüphesiz budur.»

– Seyyid Kutub

İçlerinden ileri gelenler, "Gidin, ilahlarınıza tapmaya devam edin. İşte bu istenen şeydir. Biz bunu son dinde (en son dinî inanışlarda) duymadık. Bu ancak bir uydurmadır. O zikir (Kur'an) içimizden ona mı indirildi?" diyerek kalkıp gittiler. Hayır, onlar benim Zikrimden (Kur'an'-dan) şüphe içindedirler. Hayır, henüz azabımı tatmadılar.

– Diyanet İşleri

مَا سَمِعۡنَا بِهَٰذَا فِي ٱلۡمِلَّةِ ٱلۡأٓخِرَةِ إِنۡ هَٰذَآ إِلَّا ٱخۡتِلَٰقٌ ٧

Biz bunu diğer millette işitmedik, bu bir uydurmadır mutlak.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Biz bunun söylediğini babalarımızın bağlı olduğu son dinde de işitmedik. Bu uydurmadan başka bir şey değildir.

– Seyyid Kutub

İçlerinden ileri gelenler, "Gidin, ilahlarınıza tapmaya devam edin. İşte bu istenen şeydir. Biz bunu son dinde (en son dinî inanışlarda) duymadık. Bu ancak bir uydurmadır. O zikir (Kur'an) içimizden ona mı indirildi?" diyerek kalkıp gittiler. Hayır, onlar benim Zikrimden (Kur'an'-dan) şüphe içindedirler. Hayır, henüz azabımı tatmadılar.

– Diyanet İşleri

أَءُنزِلَ عَلَيۡهِ ٱلذِّكۡرُ مِنۢ بَيۡنِنَاۚ بَلۡ هُمۡ فِي شَكّٖ مِّن ذِكۡرِيۚ بَل لَّمَّا يَذُوقُواْ عَذَابِ ٨

O zikir aramızdan ona mı indirilmiş?” Doğrusu onlar Benim zikrimden bir kuşkulu şek içindeler, doğrusu henüz azâbımı tatmadılar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kur'an, aramızda O'na mı indirilmeliydi?» dediler. Doğrusu bunlar Kur'an hakkında şüphe içindedirler. Hayır, onlar azabımı henüz tadmadılar.»

– Seyyid Kutub

İçlerinden ileri gelenler, "Gidin, ilahlarınıza tapmaya devam edin. İşte bu istenen şeydir. Biz bunu son dinde (en son dinî inanışlarda) duymadık. Bu ancak bir uydurmadır. O zikir (Kur'an) içimizden ona mı indirildi?" diyerek kalkıp gittiler. Hayır, onlar benim Zikrimden (Kur'an'-dan) şüphe içindedirler. Hayır, henüz azabımı tatmadılar.

– Diyanet İşleri

أَمۡ عِندَهُمۡ خَزَآئِنُ رَحۡمَةِ رَبِّكَ ٱلۡعَزِيزِ ٱلۡوَهَّابِ ٩

Yoksa sana onu veren Azîz Vehhâb Rabbinin rahmeti hazineleri onların yanında mı?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yoksa, güçlü ve çok ihsan sahibi olan Rabb'inin rahmet hazineleri, onların yanında mıdır?

– Seyyid Kutub

Yoksa mutlak güç sahibi ve çok bağışlayan Rabbinin rahmet hazineleri onların yanında mıdır?

– Diyanet İşleri

أَمۡ لَهُم مُّلۡكُ ٱلسَّمَٰوَٰتِ وَٱلۡأَرۡضِ وَمَا بَيۡنَهُمَاۖ فَلۡيَرۡتَقُواْ فِي ٱلۡأَسۡبَٰبِ ١٠

Yoksa onların mı bütün o göklerin, yerin ve aralarındakilerin mülkü? Öyle ise haydi esbâb içinde üstüne çıksınlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yahut, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların hükümranlığı, onların elinde midir? Öyle ise sebeplere sarılıp ta göğe yükselsinler (de hükümranlığı ele geçirsinler bakalım).

– Seyyid Kutub

Yoksa göklerin, yerin ve ikisi arasındakilerin hükümranlığı onların mıdır? Öyle ise sebeplere yapışarak yükselsinler (bakalım!)

– Diyanet İşleri

جُندٞ مَّا هُنَالِكَ مَهۡزُومٞ مِّنَ ٱلۡأَحۡزَابِ ١١

Onlar burada ahzâb döküntüsünden (muhtelif partilerden) bozuk bir ordu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlar derme çatma hiziplerden meydana gelmiş ordudur ki, işte şurada bozguna uğratılmışlardır.

– Seyyid Kutub

Onlar, çeşitli gruplardan oluşmuş ve şuracıkta bozguna uğrayacak derme çatma bir ordudur.

– Diyanet İşleri

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu