بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَأَهۡدِيَكَ إِلَىٰ رَبِّكَ فَتَخۡشَىٰ ١٩
Ve Rabb’ine irşad edeyim de seni saygılanasın?
Rabbine giden yolu göstereyim ki O'na saygı duyup korkasın.»
Seni Rabbine ileteyim de O’na karşı derinden saygı duyup korkasın!”
فَأَرَىٰهُ ٱلۡأٓيَةَ ٱلۡكُبۡرَىٰ ٢٠
Vardı ona o büyük mucizeyi de gösterdi.
Bunun üzerine ona en büyük mucizeyi gösterdi.
Derken Mûsâ ona en büyük mucizeyi gösterdi.
فَكَذَّبَ وَعَصَىٰ ٢١
Fakat o tekzîb etti, isyan etti.
Fakat o Musa'yı yalanladı, karşı geldi.
Fakat o, Mûsâ’yı yalanladı ve isyan etti.
ثُمَّ أَدۡبَرَ يَسۡعَىٰ ٢٢
Sonra koşarak idbara gitti.
Sonra sırtını döndü; çalışmağa koyuldu.
Sonra sırt dönüp koşarak gitti.
فَحَشَرَ فَنَادَىٰ ٢٣
Derken mahşerini topladı da bağırdı:
Adamlarını toplayıp seslendi:
Hemen (adamlarını) topladı ve onlara seslendi:
فَقَالَ أَنَا۠ رَبُّكُمُ ٱلۡأَعۡلَىٰ ٢٤
Benim en yüksek Rabb’iniz, dedi.
Sizin en yüce Rabbiniz benim dedi.
“Ben, sizin en yüce Rabbinizim!” dedi.
فَأَخَذَهُ ٱللَّهُ نَكَالَ ٱلۡأٓخِرَةِ وَٱلۡأُولَىٰٓ ٢٥
Allah da onu tuttu sonuna önüne nekâl olmak üzere tenkîl ediverdi.
Allah bunun üzerine onu dünya ve ahiret azabına uğrattı.
Allah onu, ibret verici şekilde dünya ve âhiret cezasıyla cezalandırdı.
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَعِبۡرَةٗ لِّمَن يَخۡشَىٰٓ ٢٦
Şüphesiz ki bunda bir ibret var, saygı duyacaklar için.
Doğrusu bunda Allah'tan korkan kimseye ders vardır.
Şüphesiz bunda Allah’tan sakınıp korkan kimseler için büyük bir ibret vardır.
ءَأَنتُمۡ أَشَدُّ خَلۡقًا أَمِ ٱلسَّمَآءُۚ بَنَىٰهَا ٢٧
Siz mi daha çetinsiniz yaratılışça yoksa Semâ mı? O "Allah" onu bina etti.
Ey inkarcılar! Sizi yaratmak mı daha zordur, yoksa göğü yaratmak mı?
(Ey inkârcılar!) Sizi yaratmak mı daha zor, yoksa göğü yaratmak mı? Onu Allah kurmuştur.
رَفَعَ سَمۡكَهَا فَسَوَّىٰهَا ٢٨
Boyuna irtifa verdi.Nizamına koydu.
Ki Allah onu bina edip yükseltmiş ve ona şekil vermiştir.
Onu yükseltmiş ve ona düzen ve âhenk vermiştir.
وَأَغۡطَشَ لَيۡلَهَا وَأَخۡرَجَ ضُحَىٰهَا ٢٩
Gecesini kararttı, kuşluğunu çıkardı.
Gecesini karanlık yapmıştır. Gündüzünü aydınlatmıştır.
O göğün gecesini karanlık yaptı, ışığını da çıkardı.