بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَلَمۡ أَدۡرِ مَا حِسَابِيَهۡ ٢٦

(25-27) Fakat o kimseye ki, kitabı sol tarafından verilmiş olur, (o da) der ki: «Keşke kitabım bana verilmemiş olsa idi.» «Hesabımın da ne olduğunu bilmese idim. Keşke o (ölüm hayatımı) kesip bitirmiş olsa idi.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

يَٰلَيۡتَهَا كَانَتِ ٱلۡقَاضِيَةَ ٢٧

(25-27) Fakat o kimseye ki, kitabı sol tarafından verilmiş olur, (o da) der ki: «Keşke kitabım bana verilmemiş olsa idi.» «Hesabımın da ne olduğunu bilmese idim. Keşke o (ölüm hayatımı) kesip bitirmiş olsa idi.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

مَآ أَغۡنَىٰ عَنِّي مَالِيَهۡۜ ٢٨

(28-29) «Malım bana bir fâidebahş olmadı.» «Benim saltanatım (malikiyyetim) benden zâil olup gitti.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

هَلَكَ عَنِّي سُلۡطَٰنِيَهۡ ٢٩

(28-29) «Malım bana bir fâidebahş olmadı.» «Benim saltanatım (malikiyyetim) benden zâil olup gitti.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

خُذُوهُ فَغُلُّوهُ ٣٠

(30-31) Târaf-ı ilâhiden de denilecekdir ki: «(Onu tutun da) Ellerini boynuna bağlayın. Sonra cehenneme kavuşturun!»

– Ömer Nasuhi Bilmen

ثُمَّ ٱلۡجَحِيمَ صَلُّوهُ ٣١

(30-31) Târaf-ı ilâhiden de denilecekdir ki: «(Onu tutun da) Ellerini boynuna bağlayın. Sonra cehenneme kavuşturun!»

– Ömer Nasuhi Bilmen

ثُمَّ فِي سِلۡسِلَةٖ ذَرۡعُهَا سَبۡعُونَ ذِرَاعٗا فَٱسۡلُكُوهُ ٣٢

(32-33) «Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan bir zincir içinde olarak onu sevkedin. Muhakkak ki o, azîm olan Allah'a imân etmez idi.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

إِنَّهُۥ كَانَ لَا يُؤۡمِنُ بِٱللَّهِ ٱلۡعَظِيمِ ٣٣

(32-33) «Sonra uzunluğu yetmiş arşın olan bir zincir içinde olarak onu sevkedin. Muhakkak ki o, azîm olan Allah'a imân etmez idi.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَلَا يَحُضُّ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلۡمِسۡكِينِ ٣٤

«Ve yoksullara yemek verilmesine teşvikte bulunmazdı.»

– Ömer Nasuhi Bilmen

فَلَيۡسَ لَهُ ٱلۡيَوۡمَ هَٰهُنَا حَمِيمٞ ٣٥

(35-36) Artık onun için burada bir şefkatli karîb yoktur. Ve yemek de yoktur, kanlı irinden olan müstesna.

– Ömer Nasuhi Bilmen

وَلَا طَعَامٌ إِلَّا مِنۡ غِسۡلِينٖ ٣٦

(35-36) Artık onun için burada bir şefkatli karîb yoktur. Ve yemek de yoktur, kanlı irinden olan müstesna.

– Ömer Nasuhi Bilmen

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu


00:00
00:00