089 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

أَلَمۡ تَرَ كَيۡفَ فَعَلَ رَبُّكَ بِعَادٍ ٦

Görmedin mi, Rabbin nasıl (azab) etti (Hûd peygamberin kavmi) Âd’a:

– Ali Fikri Yavuz

إِرَمَ ذَاتِ ٱلۡعِمَادِ ٧

O direk gibi (uzun boylu insanlardan ibaret) İrem kavmine?

– Ali Fikri Yavuz

ٱلَّتِي لَمۡ يُخۡلَقۡ مِثۡلُهَا فِي ٱلۡبِلَٰدِ ٨

Öyle bir kavim ki, memleketler içinde (boy ve kuvvetçe), onun gibisi yaratılmamıştı.

– Ali Fikri Yavuz

وَثَمُودَ ٱلَّذِينَ جَابُواْ ٱلصَّخۡرَ بِٱلۡوَادِ ٩

(Nasıl azab etti) vadilerde kayaları oyan (ve böylece şehirler kuran) Semûd’a?

– Ali Fikri Yavuz

وَفِرۡعَوۡنَ ذِي ٱلۡأَوۡتَادِ ١٠

Kalabalık ordu sahibi Firavun’a?

– Ali Fikri Yavuz

ٱلَّذِينَ طَغَوۡاْ فِي ٱلۡبِلَٰدِ ١١

Bunlar o kimselerdi ki, memleketlerde azgınlık etmişlerdi.

– Ali Fikri Yavuz

فَأَكۡثَرُواْ فِيهَا ٱلۡفَسَادَ ١٢

Böylece oralarda fesadı çoğaltmışlardı.

– Ali Fikri Yavuz

فَصَبَّ عَلَيۡهِمۡ رَبُّكَ سَوۡطَ عَذَابٍ ١٣

Onun için rabbin de üzerlerine bir azab kamçısı yağdırıverdi.

– Ali Fikri Yavuz

إِنَّ رَبَّكَ لَبِٱلۡمِرۡصَادِ ١٤

Şüphesiz ki Rabbin, (kullarının bütün yaptıklarını görüb) gözetleyendir.

– Ali Fikri Yavuz

فَأَمَّا ٱلۡإِنسَٰنُ إِذَا مَا ٱبۡتَلَىٰهُ رَبُّهُۥ فَأَكۡرَمَهُۥ وَنَعَّمَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّيٓ أَكۡرَمَنِ ١٥

Fakat insan, (dünya nimetlerini arar gözetir. Onun için) her ne zaman Rabbi, onu, (zenginlik ve genişlikle) imtihan edib de ona ikram eyler, nimetler verirse; o vakit: “- Rabbim bana ikram etti.” der.

– Ali Fikri Yavuz

وَأَمَّآ إِذَا مَا ٱبۡتَلَىٰهُ فَقَدَرَ عَلَيۡهِ رِزۡقَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّيٓ أَهَٰنَنِ ١٦

Amma her ne zaman, onu imtihan edib de rızkını kendisine daraltırsa; o vakit de: “- Rabbim bana ihanet etti.” der.

– Ali Fikri Yavuz

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu