089 surah

بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَأَمَّا ٱلۡإِنسَٰنُ إِذَا مَا ٱبۡتَلَىٰهُ رَبُّهُۥ فَأَكۡرَمَهُۥ وَنَعَّمَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّيٓ أَكۡرَمَنِ ١٥

Ama insan, Rabbi onu her ne zaman imtihan edip de kendisine ikramda bulunur, nimetler verirse: «Rabbim bana ikram etti.» der.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَأَمَّآ إِذَا مَا ٱبۡتَلَىٰهُ فَقَدَرَ عَلَيۡهِ رِزۡقَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّيٓ أَهَٰنَنِ ١٦

Fakat her ne zaman da sınayıp rızkını daraltırsa: «Rabbim bana ihanet etti.» der.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

كـَلَّاۖ بَل لَّا تُكۡرِمُونَ ٱلۡيَتِيمَ ١٧

Hayır, hayır, doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَلَا تَحَٰٓضُّونَ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلۡمِسۡكِينِ ١٨

Birbirinizi yoksulu doyurmaya teşvik etmiyorsunuz.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَتَأۡكُلُونَ ٱلتُّرَاثَ أَكۡلٗا لَّمّٗا ١٩

Oysa mirası dermecesine (helal haram demeden) öyle bir yiyiş yiyorsunuz ki!

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَتُحِبُّونَ ٱلۡمَالَ حُبّٗا جَمّٗا ٢٠

Malı öyle bir seviş seviyorsunuz ki, yığmacasına!

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

كـَلَّآۖ إِذَا دُكَّتِ ٱلۡأَرۡضُ دَكّٗا دَكّٗا ٢١

Hayır, hayır, yer üst üste sarsıntılarla düzlendiği zaman,

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَجَآءَ رَبُّكَ وَٱلۡمَلَكُ صَفّٗا صَفّٗا ٢٢

Rabbinin emri gelip melekler saf saf dizildiği zaman,

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

وَجِاْيٓءَ يَوۡمَئِذِۭ بِجَهَنَّمَۚ يَوۡمَئِذٖ يَتَذَكَّرُ ٱلۡإِنسَٰنُ وَأَنَّىٰ لَهُ ٱلذِّكۡرَىٰ ٢٣

cehennemde ki, getirilmiştir; o insan o gün anlar, ama bu anlamanın ne yararı var ona?

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

يَقُولُ يَٰلَيۡتَنِي قَدَّمۡتُ لِحَيَاتِي ٢٤

Der ki: «Keşke ben bu hayatım için (sağlığımda hayırlar) göndermiş olsaydım.»

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

فَيَوۡمَئِذٖ لَّا يُعَذِّبُ عَذَابَهُۥٓ أَحَدٞ ٢٥

Artık o gün O'nun ettiği azabı kimse edemez.

– Elmalılı (Sadeleştirilmiş)

AYARLAR
Okuyucu

Yazı Boyutu