بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَأَمَّا مَنۢ بَخِلَ وَٱسْتَغْنَىٰ ﴿٨

Ve amma her kim bahıllık eder ve istiğna gösterir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ama kim de cimrilik eder ve kendini müstağni sayarsa;

— İbni Kesir

(8-10) Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah’a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.

— Diyanet İşleri

Amma kim cimrilik eder, kendisini müstağnî görür,

— Hasan Basri Çantay

Fakat kim cimrilik eder, kendini zengin görüp kendisini Allah'tan müstağni sayarsa,

— Seyyid Kutub

وَكَذَّبَ بِٱلْحُسْنَىٰ ﴿٩

Ve husnâyı tekzib eylerse.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve en güzeli yalanlarsa,

— İbni Kesir

(8-10) Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah’a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.

— Diyanet İşleri

ve o en güzeli yalanlarsa,

— Hasan Basri Çantay

Ve en güzel sözü de yalanlarsa,

— Seyyid Kutub

فَسَنُيَسِّرُهُۥ لِلْعُسْرَىٰ ﴿١٠

Onu da usraya (en zoruna) kolaylıyacağız.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Biz de ona en güç olanı kolaylaştırırız.

— İbni Kesir

(8-10) Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah’a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.

— Diyanet İşleri

biz de ona en güc olanı kolaylaşdırırız.

— Hasan Basri Çantay

Biz de onu en zora yöneltiriz.

— Seyyid Kutub

وَمَا يُغْنِى عَنْهُ مَالُهُۥٓ إِذَا تَرَدَّىٰٓ ﴿١١

Ve yuvarlandığı zaman onu malı kurtaramayacak.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Halbuki düştüğü zaman, malı o kimseye asla fayda vermez.

— İbni Kesir

Cehenneme yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez.

— Diyanet İşleri

O, helak olduğu zaman malı kendisine asla fâide vermez.

— Hasan Basri Çantay

Çukura düştüğü zaman malı ona hiçbir fayda sağlamaz.

— Seyyid Kutub

إِنَّ عَلَيْنَا لَلْهُدَىٰ ﴿١٢

Her halde doğruyu göstermek bize.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz ki, Bizim üzerimizedir hidayet.

— İbni Kesir

Şüphesiz bize düşen sadece doğru yolu göstermektir.

— Diyanet İşleri

Şübhesiz bize âid olan, her halde doğru yol (u göstermekdir).

— Hasan Basri Çantay

Doğru yola iletmek bize aittir.

— Seyyid Kutub

وَإِنَّ لَنَا لَلْءَاخِرَةَ وَٱلْأُولَىٰ ﴿١٣

Ve her halde sonu da bizim önü de (Âhiret de Dünyada).

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve hiç şüphesiz ahiret de, dünya da Bizimdir.

— İbni Kesir

Şüphesiz ahiret de dünya da bizimdir.

— Diyanet İşleri

Elbet âhiret de, dünyâ da bizimdir.

— Hasan Basri Çantay

Şüphesiz ahiret de dünya da bize aittir.

— Seyyid Kutub

فَأَنذَرْتُكُمْ نَارًا تَلَظَّىٰ ﴿١٤

Ben size bir ateş haber verdim ki köpürdükçe köpürür.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sizi alevler saçan ateşle uyardım.

— İbni Kesir

Sizi alevler saçan ateşe karşı uyardım.

— Diyanet İşleri

İşte ben size alevlendikce alevlenen bir ateş (in tehlikesin) i haber verdim.

— Hasan Basri Çantay

Ben sizi alev saçan bir ateşe karşı uyardım.

— Seyyid Kutub

لَا يَصْلَىٰهَآ إِلَّا ٱلْأَشْقَى ﴿١٥

Ona ancak en şakî olan yaslanır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Oraya ancak en azgın olan girer.

— İbni Kesir

(15-16) O ateşe, ancak yalanlayıp yüz çeviren en bedbaht kimse girer.

— Diyanet İşleri

Ki ona en bedbaht olandan başkası girmez.

— Hasan Basri Çantay

Ona ancak bedbaht kimse girer.

— Seyyid Kutub

ٱلَّذِى كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ ﴿١٦

O, ki tekzib etmiş ve tersine gitmiştir.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yalanlayıp yüz çevirmiş olan,

— İbni Kesir

(15-16) O ateşe, ancak yalanlayıp yüz çeviren en bedbaht kimse girer.

— Diyanet İşleri

(öyle bedbaht ki) o, hakkı yalanlamış, (îmandan) yüz çevirmişdir.

— Hasan Basri Çantay

O ki yalanladı ve döndü.

— Seyyid Kutub

وَسَيُجَنَّبُهَا ٱلْأَتْقَى ﴿١٧

O en müttakî olan ise ondan uzaklaştıkca uzaklaşdırılacaktır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

En çok sakınan ise; ondan uzak tutulur.

— İbni Kesir

(17-18) Temizlenmek için malını hayra veren en muttekî (Allah’a karşı gelmekten en çok sakınan) kimse o ateşten uzak tutulacaktır.

— Diyanet İşleri

(17-18) Halbuki çok sakınan, malını (Allah nezdinde sırf) temizlenmek için veren ondan uzaklaşdırılacakdır.

— Hasan Basri Çantay

En çok korkan ondan uzak tutulur.

— Seyyid Kutub

ٱلَّذِى يُؤْتِى مَالَهُۥ يَتَزَكَّىٰ ﴿١٨

O, ki malını verir, tezekkî eder.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ki o, malını temizlemek için verir.

— İbni Kesir

(17-18) Temizlenmek için malını hayra veren en muttekî (Allah’a karşı gelmekten en çok sakınan) kimse o ateşten uzak tutulacaktır.

— Diyanet İşleri

(17-18) Halbuki çok sakınan, malını (Allah nezdinde sırf) temizlenmek için veren ondan uzaklaşdırılacakdır.

— Hasan Basri Çantay

O ki malını Allah rızası için vererek arınır, yücelir.

— Seyyid Kutub

AYARLAR