بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
وَمَا خَلَقَ ٱلذَّكَرَ وَٱلۡأُنثَىٰٓ ٣
Ve erkeği dişiyi yaratana.
Erkeği ve dişiyi yaratana.
Erkeği ve dişiyi yaratana andolsun ki,
erkeği ve dişiyi yaradana,
Erkeği ve dişiyi yaratana andolsun.
إِنَّ سَعۡيَكُمۡ لَشَتَّىٰ ٤
Ki sizin sa'yiniz dağınıktır.
Doğrusu sizin çalışmalarınız bölüm bölümdür.
Şüphesiz sizin çabalarınız elbette çeşit çeşittir.
ki hakıykaten sizin sa'y (-ü amel) iniz bölüm bölüm (çeşid çeşid) dir.
Sizin işiniz çeşit çeşittir,
فَأَمَّا مَنۡ أَعۡطَىٰ وَٱتَّقَىٰ ٥
Bundan böyle amma her kim vergi verir korunur.
Kim verir ve sakınırsa;
(5-7) Onun için kim (elinde bulunandan) verir, Allah’a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana kolayca iletiriz.
(Bundan sonra) kim verir ve sakınırsa,
Kim verir korunursa,
وَصَدَّقَ بِٱلۡحُسۡنَىٰ ٦
Ve husnâyı tasdîk eylerse.
En güzeli de tasdik ederse,
(5-7) Onun için kim (elinde bulunandan) verir, Allah’a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana kolayca iletiriz.
o en güzeli de tasdıyk ederse,
ve en güzel sözü doğrularsa,
فَسَنُيَسِّرُهُۥ لِلۡيُسۡرَىٰ ٧
Biz onu yüsraya (en kolayına) kolaylıyacağız.
Biz de onu en kolaya muvaffak kılarız.
(5-7) Onun için kim (elinde bulunandan) verir, Allah’a karşı gelmekten sakınır ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse, biz onu en kolay olana kolayca iletiriz.
biz de onu en kolaya hazırlarız.
Onu en kolay başarıya ulaştırırız.
وَأَمَّا مَنۢ بَخِلَ وَٱسۡتَغۡنَىٰ ٨
Ve amma her kim bahıllık eder ve istiğna gösterir.
Ama kim de cimrilik eder ve kendini müstağni sayarsa;
(8-10) Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah’a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.
Amma kim cimrilik eder, kendisini müstağnî görür,
Fakat kim cimrilik eder, kendini zengin görüp kendisini Allah'tan müstağni sayarsa,
وَكَذَّبَ بِٱلۡحُسۡنَىٰ ٩
Ve husnâyı tekzib eylerse.
Ve en güzeli yalanlarsa,
(8-10) Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah’a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.
ve o en güzeli yalanlarsa,
Ve en güzel sözü de yalanlarsa,
فَسَنُيَسِّرُهُۥ لِلۡعُسۡرَىٰ ١٠
Onu da usraya (en zoruna) kolaylıyacağız.
Biz de ona en güç olanı kolaylaştırırız.
(8-10) Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah’a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.
biz de ona en güc olanı kolaylaşdırırız.
Biz de onu en zora yöneltiriz.
وَمَا يُغۡنِي عَنۡهُ مَالُهُۥٓ إِذَا تَرَدَّىٰٓ ١١
Ve yuvarlandığı zaman onu malı kurtaramayacak.
Halbuki düştüğü zaman, malı o kimseye asla fayda vermez.
Cehenneme yuvarlandığı zaman, malı ona fayda vermez.
O, helak olduğu zaman malı kendisine asla fâide vermez.
Çukura düştüğü zaman malı ona hiçbir fayda sağlamaz.
إِنَّ عَلَيۡنَا لَلۡهُدَىٰ ١٢
Her halde doğruyu göstermek bize.
Şüphesiz ki, Bizim üzerimizedir hidayet.
Şüphesiz bize düşen sadece doğru yolu göstermektir.
Şübhesiz bize âid olan, her halde doğru yol (u göstermekdir).
Doğru yola iletmek bize aittir.
وَإِنَّ لَنَا لَلۡأٓخِرَةَ وَٱلۡأُولَىٰ ١٣
Ve her halde sonu da bizim önü de (Âhiret de Dünyada).
Ve hiç şüphesiz ahiret de, dünya da Bizimdir.
Şüphesiz ahiret de dünya da bizimdir.
Elbet âhiret de, dünyâ da bizimdir.
Şüphesiz ahiret de dünya da bize aittir.