بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَثَمُودَ ٱلَّذِينَ جَابُواْ ٱلصَّخۡرَ بِٱلۡوَادِ ٩

Ve vâdîlerde kayaları kesen Semû’de.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dağ yamacında kayaları oyan Semud kavmine?

– İbni Kesir

(6-10) (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd’un kavmi) Âd’e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem’e, vadide kayaları oyan (Salih’in kavmi) Semûd’a, kazıklar sahibi Firavun’a ne yaptığını görmedin mi?

– Diyanet İşleri

Ve vaadî (ler) de kayaları oyan «Semuud» a,

– Hasan Basri Çantay

Vadide kayaları oyarak evler yapan Semud kavmine?

– Seyyid Kutub

وَفِرۡعَوۡنَ ذِي ٱلۡأَوۡتَادِ ١٠

Ve o kazıkların sahibi Firavun’a.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Kazıklar sahibi Firavun'a,

– İbni Kesir

(6-10) (Ey Muhammed!) Rabbinin, (Hûd’un kavmi) Âd’e, şehirler içinde benzeri kurulmamış olan, sütunlarla dolu İrem’e, vadide kayaları oyan (Salih’in kavmi) Semûd’a, kazıklar sahibi Firavun’a ne yaptığını görmedin mi?

– Diyanet İşleri

o kazıklar saahibi «Fir'avn» e.

– Hasan Basri Çantay

ve kazıklar sahibi Firavun'a.

– Seyyid Kutub

ٱلَّذِينَ طَغَوۡاْ فِي ٱلۡبِلَٰدِ ١١

Onlar ki memleketlerde tuğyan etmişlerdi de.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ki bunlar, memleketlerde azgınlık etmişlerdi.

– İbni Kesir

(11-12) Bunlar şehirlerde azgınlık eden ve oralarda pek çok bozgunculuk çıkaran kimselerdi.

– Diyanet İşleri

Ki (bütün) bunlar memleketler (in) de azgınlık edenlerdi.

– Hasan Basri Çantay

Bunlar ülkelerinde azmışlardı.

– Seyyid Kutub

فَأَكۡثَرُواْ فِيهَا ٱلۡفَسَادَ ١٢

Onlarda fesadı çoğaltmışlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve fesadı çoğaltmışlardı.

– İbni Kesir

(11-12) Bunlar şehirlerde azgınlık eden ve oralarda pek çok bozgunculuk çıkaran kimselerdi.

– Diyanet İşleri

O suretle ki oralarda fesadı çoğaltmışlardı.

– Hasan Basri Çantay

Oralarda çok kötülük etmişlerdi.

– Seyyid Kutub

فَصَبَّ عَلَيۡهِمۡ رَبُّكَ سَوۡطَ عَذَابٍ ١٣

Onun için Rabbin de üzerlerine bir azâb kamçısı yağdırıverdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bu sebeple Rabbın onları, azab kırbacından geçirdi.

– İbni Kesir

Bu yüzden Rabbin onların üzerine azap kamçısı yağdırdı.

– Diyanet İşleri

Bundan dolayı Rabbin de üzerlerine bir azâb kamçısı yağdırıverdi.

– Hasan Basri Çantay

Bu yüzden Rabbin onların üzerine azab kırbacını çarptı

– Seyyid Kutub

إِنَّ رَبَّكَ لَبِٱلۡمِرۡصَادِ ١٤

Şüphesizki Rabbin öyle mırsad ile gözetmektedir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu Rabbın hep gözetlemekteydi.

– İbni Kesir

Şüphesiz Rabbin, gözetlemededir.

– Diyanet İşleri

Çünkü Rabbin şübhesiz ki rasad yerindedir.

– Hasan Basri Çantay

Çünkü Rabbin her an gözetlemektedir.

– Seyyid Kutub

فَأَمَّا ٱلۡإِنسَٰنُ إِذَا مَا ٱبۡتَلَىٰهُ رَبُّهُۥ فَأَكۡرَمَهُۥ وَنَعَّمَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّيٓ أَكۡرَمَنِ ١٥

Amma insan, her ne zaman Rabb’i onu imtihan edip de ona ikram eyler, ona nimetler verirse, o vakit Rabbim bana ikram etti der.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ama insan; Rabbı kendisini deneyip kerem eder ve nimet verirse: Rabbım beni şerefli kıldı, der.

– İbni Kesir

İnsan ise; Rabbi onu deneyip de kendisine ikramda bulunduğunda, ona bol bol nimetler verdiğinde, “Rabbim bana ikram etti” der.

– Diyanet İşleri

Amma insan, ne zaman Rabbi onu imtihaan edib de kendisine (lütf-ü) kerem (iyle muaamele) eder, ona ni'metler verirse «Rabbim beni şerefli kıldı» der!

– Hasan Basri Çantay

Rabbin denemek için bir insana iyilik edip, nimet verdiği zaman o: «Rabbim beni şerefli kıldı» der.

– Seyyid Kutub

وَأَمَّآ إِذَا مَا ٱبۡتَلَىٰهُ فَقَدَرَ عَلَيۡهِ رِزۡقَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّيٓ أَهَٰنَنِ ١٦

Amma her nezaman da imtihan edip rızkını daraltırsa o vakit de Rabbim bana ihanet etti der.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ama onu denemek üzere rızkını daraltırsa: Rabbım beni fakir düşürdü, der.

– İbni Kesir

Ama onu deneyip rızkını daraltınca da, “Rabbim beni aşağıladı” der.

– Diyanet İşleri

Fakat ne vakit da onu deneyerek üzerine rızkını daraltırsa şimdi de« Rabbim bana ihanet etdi» der!

– Hasan Basri Çantay

Fakat onu sınamak için rızkını daraltıp bir ölçüye göre verdiği zaman: «Rabbim bana hor baktı» der.

– Seyyid Kutub

كـَلَّاۖ بَل لَّا تُكۡرِمُونَ ٱلۡيَتِيمَ ١٧

Hayır hayır doğrusu siz yetîme ikram etmiyorsunuz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır; doğrusu siz, yetime ikram etmezsiniz.

– İbni Kesir

Hayır, hayır! Yetime ikram etmiyorsunuz.

– Diyanet İşleri

Hayır. Siz bil'akis yetime iyilik etmezsiniz.

– Hasan Basri Çantay

Hayır yetime karşı cömert davranmıyorsunuz.

– Seyyid Kutub

وَلَا تَحَٰٓضُّونَ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلۡمِسۡكِينِ ١٨

Ve bir birinizi miskîni itame teşvik eylemiyorsunuz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yoksulu yedirmek için birbirinizi teşvik etmezsiniz.

– İbni Kesir

Yoksulu yedirmek konusunda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.

– Diyanet İşleri

Yoksula yedirmek için birbirinizi kandırmazsınız.

– Hasan Basri Çantay

Yoksulu yedirmek konusunda birbirinizi özendirmiyorsunuz.

– Seyyid Kutub

وَتَأۡكُلُونَ ٱلتُّرَاثَ أَكۡلٗا لَّمّٗا ١٩

Halbuki mîrası öyle bir yiyiş yiyorsunuzki dermecesine.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Mirası hak gözetmeden yersiniz.

– İbni Kesir

Haram helâl demeden mirası alabildiğine yiyorsunuz.

– Diyanet İşleri

Mirası halâl, haaram demeyib alabildiğinize yersiniz.

– Hasan Basri Çantay

Size kalan mirası hak gözetmeden yiyorsunuz.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu