بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَأَمَّا ٱلْإِنسَٰنُ إِذَا مَا ٱبْتَلَىٰهُ رَبُّهُۥ فَأَكْرَمَهُۥ وَنَعَّمَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّىٓ أَكْرَمَنِ ﴿١٥

Amma insan, her ne zaman Rabb’i onu imtihan edip de ona ikram eyler, ona nimetler verirse, o vakit Rabbim bana ikram etti der.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ama insan; Rabbı kendisini deneyip kerem eder ve nimet verirse: Rabbım beni şerefli kıldı, der.

— İbni Kesir

İnsan ise; Rabbi onu deneyip de kendisine ikramda bulunduğunda, ona bol bol nimetler verdiğinde, “Rabbim bana ikram etti” der.

— Diyanet İşleri

Amma insan, ne zaman Rabbi onu imtihaan edib de kendisine (lütf-ü) kerem (iyle muaamele) eder, ona ni'metler verirse «Rabbim beni şerefli kıldı» der!

— Hasan Basri Çantay

Rabbin denemek için bir insana iyilik edip, nimet verdiği zaman o: «Rabbim beni şerefli kıldı» der.

— Seyyid Kutub

وَأَمَّآ إِذَا مَا ٱبْتَلَىٰهُ فَقَدَرَ عَلَيْهِ رِزْقَهُۥ فَيَقُولُ رَبِّىٓ أَهَٰنَنِ ﴿١٦

Amma her nezaman da imtihan edip rızkını daraltırsa o vakit de Rabbim bana ihanet etti der.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ama onu denemek üzere rızkını daraltırsa: Rabbım beni fakir düşürdü, der.

— İbni Kesir

Ama onu deneyip rızkını daraltınca da, “Rabbim beni aşağıladı” der.

— Diyanet İşleri

Fakat ne vakit da onu deneyerek üzerine rızkını daraltırsa şimdi de« Rabbim bana ihanet etdi» der!

— Hasan Basri Çantay

Fakat onu sınamak için rızkını daraltıp bir ölçüye göre verdiği zaman: «Rabbim bana hor baktı» der.

— Seyyid Kutub

كَلَّاۖ بَل لَّا تُكْرِمُونَ ٱلْيَتِيمَ ﴿١٧

Hayır hayır doğrusu siz yetîme ikram etmiyorsunuz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır; doğrusu siz, yetime ikram etmezsiniz.

— İbni Kesir

Hayır, hayır! Yetime ikram etmiyorsunuz.

— Diyanet İşleri

Hayır. Siz bil'akis yetime iyilik etmezsiniz.

— Hasan Basri Çantay

Hayır yetime karşı cömert davranmıyorsunuz.

— Seyyid Kutub

وَلَا تَحَٰٓضُّونَ عَلَىٰ طَعَامِ ٱلْمِسْكِينِ ﴿١٨

Ve bir birinizi miskîni itame teşvik eylemiyorsunuz.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yoksulu yedirmek için birbirinizi teşvik etmezsiniz.

— İbni Kesir

Yoksulu yedirmek konusunda birbirinizi teşvik etmiyorsunuz.

— Diyanet İşleri

Yoksula yedirmek için birbirinizi kandırmazsınız.

— Hasan Basri Çantay

Yoksulu yedirmek konusunda birbirinizi özendirmiyorsunuz.

— Seyyid Kutub

وَتَأْكُلُونَ ٱلتُّرَاثَ أَكْلًا لَّمًّا ﴿١٩

Halbuki mîrası öyle bir yiyiş yiyorsunuzki dermecesine.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Mirası hak gözetmeden yersiniz.

— İbni Kesir

Haram helâl demeden mirası alabildiğine yiyorsunuz.

— Diyanet İşleri

Mirası halâl, haaram demeyib alabildiğinize yersiniz.

— Hasan Basri Çantay

Size kalan mirası hak gözetmeden yiyorsunuz.

— Seyyid Kutub

وَتُحِبُّونَ ٱلْمَالَ حُبًّا جَمًّا ﴿٢٠

Ve malı öyle bir seviş seviyorsunuzki yığmacasına.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Malı da pek çok seversiniz.

— İbni Kesir

Malı da pek çok seviyorsunuz.

— Diyanet İşleri

Malı pek çok seversiniz.

— Hasan Basri Çantay

Malı pek çok seviyorsunuz.

— Seyyid Kutub

كَلَّآ إِذَا دُكَّتِ ٱلْأَرْضُ دَكًّا دَكًّا ﴿٢١

Hayır hayır, arz "dekken dekkâ" düzlendiği.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ama yer; parça parça dağıtıldığında.

— İbni Kesir

Hayır, yeryüzü (kıyamet sarsıntısıyla) parça parça olup dağıldığı zaman,

— Diyanet İşleri

Hakkaa ki yer (zelzeleyle) parça parça dağıtıldığı zaman,

— Hasan Basri Çantay

Hayır, yer çarpılıp paralandığı zaman,

— Seyyid Kutub

وَجَآءَ رَبُّكَ وَٱلْمَلَكُ صَفًّا صَفًّا ﴿٢٢

Ve Rabbi’nin emri gelip melek "saffen saffâ" dizildiği vakit.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Melekler sıra sıra dizilip Rabbının buyruğu geldiğinde.

— İbni Kesir

(22-23) Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği ve o gün cehennem getirildiği zaman, işte o gün insan (yaptıklarını birer birer) hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona nasıl faydası olacak!?

— Diyanet İşleri

Rabbin (in emri) geldiği, melekler de saf saf (indiği zaman),

— Hasan Basri Çantay

Melekler sıra sıra dizilip, Rabbinin buyruğu gelince,

— Seyyid Kutub

وَجِاْىٓءَ يَوْمَئِذٍۭ بِجَهَنَّمَۚ يَوْمَئِذٍ يَتَذَكَّرُ ٱلْإِنسَٰنُ وَأَنَّىٰ لَهُ ٱلذِّكْرَىٰ ﴿٢٣

Ki cehennem de o gün getirilmiştir, o insan o gün anlar, fakat o anlamadan ona ne fâide?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Cehennem o gün getirilir. İnsan o gün, hatırlayacak ama hatırlamadan ona ne?

— İbni Kesir

(22-23) Rabbinin buyruğu ve saf saf dizilmiş olarak melekler geldiği ve o gün cehennem getirildiği zaman, işte o gün insan (yaptıklarını birer birer) hatırlar. Fakat bu hatırlamanın ona nasıl faydası olacak!?

— Diyanet İşleri

ki o gün cehennem de getirilmişdir, insan o gün (herşey'i) hatırlayacak. Fakat hatırlamadan ona ne (fâide)?

— Hasan Basri Çantay

Ki cehennem de o gün getirilmiştir. İşte o gün insan anlar, ancak artık anlamanın kendisine ne faydası var?

— Seyyid Kutub

يَقُولُ يَٰلَيْتَنِى قَدَّمْتُ لِحَيَاتِى ﴿٢٤

Ah der; n eolurdu ben önce hayatım için (sağlığımda hayırlar) takdim etmiş olsa idim.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaydım, der.

— İbni Kesir

“Keşke bu hayatım için önceden bir şey yapsaydım” der.

— Diyanet İşleri

«Ah, diyecek, keski hayâtım için önden (saalih ameller) yapsaydım».

— Hasan Basri Çantay

O zaman insan, 'Ah keşke ben bu hayatım için önceden iyi işler yapıp gönderseydim' der.

— Seyyid Kutub

فَيَوْمَئِذٍ لَّا يُعَذِّبُ عَذَابَهُۥٓ أَحَدٌ ﴿٢٥

Artık o gün onun ettiği azâbı kimse edemez.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O gün O'nun azabı gibi hiç bir kimse azab edemez.

— İbni Kesir

Artık o gün, Allah’ın edeceği azabı kimse edemez.

— Diyanet İşleri

Artık o gün (Allahın) azâbı gibi hiçbir kimse azâb yapamaz,

— Hasan Basri Çantay

O gün O'nun yapacağı azabı kimse yapamaz.

— Seyyid Kutub

AYARLAR