بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

يُسۡقَوۡنَ مِن رَّحِيقٖ مَّخۡتُومٍ ٢٥

Onlara öyle bir rahîktan sunulur ki mahtum.

– Elmalılı Hamdi Yazır

خِتَٰمُهُۥ مِسۡكٞۚ وَفِي ذَٰلِكَ فَلۡيَتَنَافَسِ ٱلۡمُتَنَٰفِسُونَ ٢٦

Hitamı misk, işte ona imrensin artık imrenenler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَمِزَاجُهُۥ مِن تَسۡنِيمٍ ٢٧

Hem mizacı tesnîmden.

– Elmalılı Hamdi Yazır

عَيۡنٗا يَشۡرَبُ بِهَا ٱلۡمُقَرَّبُونَ ٢٨

Bir çeşmeki mukarrebîn onunla içerler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّ ٱلَّذِينَ أَجۡرَمُواْ كَانُواْ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ يَضۡحَكُونَ ٢٩

Evet, o cürm işleyenler iman edenlere gülüyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِذَا مَرُّواْ بِهِمۡ يَتَغَامَزُونَ ٣٠

Ve onlara uğradıkları zaman birbirlerine göz kırpıyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِذَا ٱنقَلَبُوٓاْ إِلَىٰٓ أَهۡلِهِمُ ٱنقَلَبُواْ فَكِهِينَ ٣١

Ve evlerine döndükleri zaman zevklanarak dönüyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِذَا رَأَوۡهُمۡ قَالُوٓاْ إِنَّ هَٰٓؤُلَآءِ لَضَآلُّونَ ٣٢

Ve onları gördükleri vakit ha, işte bunlar sapıklar diyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَمَآ أُرۡسِلُواْ عَلَيۡهِمۡ حَٰفِظِينَ ٣٣

Halbuki üzerlerine gözcü gönderilmemişlerdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَٱلۡيَوۡمَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ مِنَ ٱلۡكُفَّارِ يَضۡحَكُونَ ٣٤

İşte bugün de iman edenler kâfirlere gülecekler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

عَلَى ٱلۡأَرَآئِكِ يَنظُرُونَ ٣٥

Erîkler üzerinde nazar edecekler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu