بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

يَشْهَدُهُ ٱلْمُقَرَّبُونَ ٢١

ki huzuurunda mukarreb (olan melek) ler bulunur.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ ٱلْأَبْرَارَ لَفِى نَعِيمٍ ٢٢

Şübhesiz o iyiler (cennet) ni'met (leri) içinde,

– Hasan Basri Çantay

عَلَى ٱلْأَرَآئِكِ يَنظُرُونَ ٢٣

(süslü) tahtlar üzerinde (kendilerine verilen ni'metleri) temâşâ edeceklerdir.

– Hasan Basri Çantay

تَعْرِفُ فِى وُجُوهِهِمْ نَضْرَةَ ٱلنَّعِيمِ ٢٤

Öyle ki sen o ni'metin (herdem taze) güzelliğini yüzlerinde (görünce) tanırsın.

– Hasan Basri Çantay

يُسْقَوْنَ مِن رَّحِيقٍ مَّخْتُومٍ ٢٥

Onlara mühürlü, haalis bir şarabdan içirilecek,

– Hasan Basri Çantay

خِتَٰمُهُۥ مِسْكٌۚ وَفِى ذَٰلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ ٱلْمُتَنَٰفِسُونَ ٢٦

ki onun (içiminin) sonu bir miskdir. O halde nefaset isteyenler bunu arzuu etmelidir (ler).

– Hasan Basri Çantay

وَمِزَاجُهُۥ مِن تَسْنِيمٍ ٢٧

(O şarabın) katgısı «Tesnîm» dendir.

– Hasan Basri Çantay

عَيْنًا يَشْرَبُ بِهَا ٱلْمُقَرَّبُونَ ٢٨

(O), bir pınardır ki mukarrebler (yalınız) onu içerler.

– Hasan Basri Çantay

إِنَّ ٱلَّذِينَ أَجْرَمُواْ كَانُواْ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ يَضْحَكُونَ ٢٩

Hakıykat, günâh işleyen (o kâfir) ler îman edenlerden kimine gülerlerdi.

– Hasan Basri Çantay

وَإِذَا مَرُّواْ بِهِمْ يَتَغَامَزُونَ ٣٠

(Mü'minler) yanlarından geçerlerken birbirlerine kaş göz işaretleri yaparlardı.

– Hasan Basri Çantay

وَإِذَا ٱنقَلَبُوٓاْ إِلَىٰٓ أَهْلِهِمُ ٱنقَلَبُواْ فَكِهِينَ ٣١

Aailelerine döndükleri vakit (bu maskaralıklarından) zevk duyarak dönerlerdi.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu