بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

كِتَٰبٞ مَّرۡقُومٞ ٢٠

Terkiym olunmuş bir kitap.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yazılmış bir kitabdır.

– İbni Kesir

O, yazılmış bir kitaptır.

– Diyanet İşleri

(O), yazılmış bir kitabdır,

– Hasan Basri Çantay

Mühürlenmiş bir kitaptır o.

– Seyyid Kutub

يَشۡهَدُهُ ٱلۡمُقَرَّبُونَ ٢١

Ki ona mukarrebîn şâhid olurlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Gözde melekler onu görür.

– İbni Kesir

Ona, Allah’a yakın olanlar şâhit olur.

– Diyanet İşleri

ki huzuurunda mukarreb (olan melek) ler bulunur.

– Hasan Basri Çantay

Yakınlaştırılmış olanlar onu görürler.

– Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلۡأَبۡرَارَ لَفِي نَعِيمٍ ٢٢

Haberiniz olsunki ebrar muhakkak bir naîm içindedir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz iyiler, Naim'dedirler.

– İbni Kesir

Şüphesiz iyi kimseler, Naîm cennetindedirler.

– Diyanet İşleri

Şübhesiz o iyiler (cennet) ni'met (leri) içinde,

– Hasan Basri Çantay

İyiler şüphesiz cennette nimetler içindedirler.

– Seyyid Kutub

عَلَى ٱلۡأَرَآئِكِ يَنظُرُونَ ٢٣

Erîkler üzerinde nezaret ederler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Tahtlar üzerinde temaşa ederler.

– İbni Kesir

Koltuklar üzerinde, (etrafı) seyrederler.

– Diyanet İşleri

(süslü) tahtlar üzerinde (kendilerine verilen ni'metleri) temâşâ edeceklerdir.

– Hasan Basri Çantay

Tahtlar üzerinde kurulup etrafı seyrederler.

– Seyyid Kutub

تَعۡرِفُ فِي وُجُوهِهِمۡ نَضۡرَةَ ٱلنَّعِيمِ ٢٤

Yüzlerinde naîmîn revnakını tanırsın.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sen, o nimetin güzelliğini yüzlerinden tanırsın.

– İbni Kesir

Onların yüzlerinde, nimetlerin sevincini görürsün.

– Diyanet İşleri

Öyle ki sen o ni'metin (herdem taze) güzelliğini yüzlerinde (görünce) tanırsın.

– Hasan Basri Çantay

Yüzlerinde cennetin aydınlığını görürsün.

– Seyyid Kutub

يُسۡقَوۡنَ مِن رَّحِيقٖ مَّخۡتُومٍ ٢٥

Onlara öyle bir rahîktan sunulur ki mahtum.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlara mühürlü, halis bir şarabtan içirilir.

– İbni Kesir

Onlara, mühürlü (el değmemiş) saf bir içecekten içirilir.

– Diyanet İşleri

Onlara mühürlü, haalis bir şarabdan içirilecek,

– Hasan Basri Çantay

Onlara mühürlü saf bir içecekten içirilir.

– Seyyid Kutub

خِتَٰمُهُۥ مِسۡكٞۚ وَفِي ذَٰلِكَ فَلۡيَتَنَافَسِ ٱلۡمُتَنَٰفِسُونَ ٢٦

Hitamı misk, işte ona imrensin artık imrenenler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onun sonu misktir. Öyleyse yarışanlar, bunu için yarışsınlar.

– İbni Kesir

Onun (içiminin) sonu bir misktir (ağızda misk gibi koku bırakır). İşte yarışanlar, bunun için yarışsınlar.

– Diyanet İşleri

ki onun (içiminin) sonu bir miskdir. O halde nefaset isteyenler bunu arzuu etmelidir (ler).

– Hasan Basri Çantay

Sonu misktir, onun. İşte yarışanlar bunda yarışsınlar.

– Seyyid Kutub

وَمِزَاجُهُۥ مِن تَسۡنِيمٍ ٢٧

Hem mizacı tesnîmden.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onun katkısı yüce kaynaktandır.

– İbni Kesir

O içeceğin katkısı tesnimdir.

– Diyanet İşleri

(O şarabın) katgısı «Tesnîm» dendir.

– Hasan Basri Çantay

Karışımı tesnimdendir.

– Seyyid Kutub

عَيۡنٗا يَشۡرَبُ بِهَا ٱلۡمُقَرَّبُونَ ٢٨

Bir çeşmeki mukarrebîn onunla içerler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bir pınar ki; gözdeler ondan içerler.

– İbni Kesir

Bir pınar ki, Allah’a yakın olanlar ondan içerler.

– Diyanet İşleri

(O), bir pınardır ki mukarrebler (yalınız) onu içerler.

– Hasan Basri Çantay

Yakınlaştırılmış olanların kendisinden içtiği kaynaktan.

– Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلَّذِينَ أَجۡرَمُواْ كَانُواْ مِنَ ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ يَضۡحَكُونَ ٢٩

Evet, o cürm işleyenler iman edenlere gülüyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu suç işlemiş olanlar; mü'minlere, gülerlerdi.

– İbni Kesir

Şüphesiz günahkârlar, (dünyada) iman edenlere gülüyorlardı.

– Diyanet İşleri

Hakıykat, günâh işleyen (o kâfir) ler îman edenlerden kimine gülerlerdi.

– Hasan Basri Çantay

Suçlular, şüphesiz inanmış olanlara gülerlerdi.

– Seyyid Kutub

وَإِذَا مَرُّواْ بِهِمۡ يَتَغَامَزُونَ ٣٠

Ve onlara uğradıkları zaman birbirlerine göz kırpıyorlardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yanlarından geçtiklerinde birbirlerine göz kırparlardı.

– İbni Kesir

Mü’minler yanlarından geçtiğinde, birbirlerine kaş göz ederek onlarla alay ediyorlardı.

– Diyanet İşleri

(Mü'minler) yanlarından geçerlerken birbirlerine kaş göz işaretleri yaparlardı.

– Hasan Basri Çantay

Yanlarından geçtikleri zaman da birbirlerine göz kırparlardı.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu