بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

ثُمَّ يُقَالُ هَٰذَا ٱلَّذِى كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ ﴿١٧

Sonra da onlara, “Yalanlamakta olduğunuz işte budur” denecektir.

— Diyanet İşleri

كَلَّآ إِنَّ كِتَٰبَ ٱلْأَبْرَارِ لَفِى عِلِّيِّينَ ﴿١٨

Hayır (sandıkları gibi değil!) iyilerin yazısı “İlliyyûn”dadır.

— Diyanet İşleri

وَمَآ أَدْرَىٰكَ مَا عِلِّيُّونَ ﴿١٩

“İlliyyûn”un ne olduğunu sen ne bileceksin.

— Diyanet İşleri

كِتَٰبٌ مَّرْقُومٌ ﴿٢٠

O, yazılmış bir kitaptır.

— Diyanet İşleri

يَشْهَدُهُ ٱلْمُقَرَّبُونَ ﴿٢١

Ona, Allah’a yakın olanlar şâhit olur.

— Diyanet İşleri

إِنَّ ٱلْأَبْرَارَ لَفِى نَعِيمٍ ﴿٢٢

Şüphesiz iyi kimseler, Naîm cennetindedirler.

— Diyanet İşleri

عَلَى ٱلْأَرَآئِكِ يَنظُرُونَ ﴿٢٣

Koltuklar üzerinde, (etrafı) seyrederler.

— Diyanet İşleri

تَعْرِفُ فِى وُجُوهِهِمْ نَضْرَةَ ٱلنَّعِيمِ ﴿٢٤

Onların yüzlerinde, nimetlerin sevincini görürsün.

— Diyanet İşleri

يُسْقَوْنَ مِن رَّحِيقٍ مَّخْتُومٍ ﴿٢٥

Onlara, mühürlü (el değmemiş) saf bir içecekten içirilir.

— Diyanet İşleri

خِتَٰمُهُۥ مِسْكٌۚ وَفِى ذَٰلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ ٱلْمُتَنَٰفِسُونَ ﴿٢٦

Onun (içiminin) sonu bir misktir (ağızda misk gibi koku bırakır). İşte yarışanlar, bunun için yarışsınlar.

— Diyanet İşleri

وَمِزَاجُهُۥ مِن تَسْنِيمٍ ﴿٢٧

O içeceğin katkısı tesnimdir.

— Diyanet İşleri

AYARLAR