بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

كـَلَّآ إِنَّهُمۡ عَن رَّبِّهِمۡ يَوۡمَئِذٖ لَّمَحۡجُوبُونَ ١٥

Hayır hayır: muhakkakki onlar o gün Rabb’lerinden hicabda kalacaklar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hayır doğrusu onlar, o gün Rabblarından kesinlikle mahrumdurlar.

– İbni Kesir

Hayır, şüphesiz onlar, kıyamet günü Rablerini görmekten mahrum bırakılacaklardır.

– Diyanet İşleri

Hayır (inanmazlar) Şübhesiz ki onlar o gün Rableri (ni görmek) den kat'iyyen mahrumdurlar.

– Hasan Basri Çantay

Hayır, şüphesiz onlar o gün, Rabblerinden mahrum kalacaklardır.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ إِنَّهُمۡ لَصَالُواْ ٱلۡجَحِيمِ ١٦

Sonra onlar muhakkak Cahîme yaslanacaklar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra onlar, muhakkak cehenneme yuvarlanacaklardır.

– İbni Kesir

Sonra onlar muhakkak cehenneme gireceklerdir.

– Diyanet İşleri

Sonra onlar muhakkak ve muhakkak o alevli cehenneme gireceklerdir.

– Hasan Basri Çantay

Sonra onlar, şüphesiz cehenneme sürükleneceklerdir.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ يُقَالُ هَٰذَا ٱلَّذِي كُنتُم بِهِۦ تُكَذِّبُونَ ١٧

Sonra da denecek: işte bu, sizin o tekzîb edip durduğunuz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra da onlara; yalanlayıp durduğunuz işte budur, denilecektir.

– İbni Kesir

Sonra da onlara, “Yalanlamakta olduğunuz işte budur” denecektir.

– Diyanet İşleri

Sonra da (onlara) «İşte (bu azâb) sizin yalan saymakda devam etdiğiniz şeydir» denilecek.

– Hasan Basri Çantay

Sonra da onlara: «İşte bu, yalanlayıp durduğunuz şeydir» denilecek.

– Seyyid Kutub

كـَلَّآ إِنَّ كِتَٰبَ ٱلۡأَبۡرَارِ لَفِي عِلِّيِّينَ ١٨

Hayır hayır: Çünkü ebrarın yazısı illiyyîndedir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu iyilerin kitabı, İlliyyin'dedir.

– İbni Kesir

Hayır (sandıkları gibi değil!) iyilerin yazısı “İlliyyûn”dadır.

– Diyanet İşleri

Hakkaa ki iyilerin (amel) kitab (lar) ı, hiç şübhesiz «İlliyyîn» dedir.

– Hasan Basri Çantay

Fakat iyilerin yazısı İlliyyin'dedir.

– Seyyid Kutub

وَمَآ أَدۡرَىٰكَ مَا عِلِّيُّونَ ١٩

Bildinmi illiyyîn nedir?

– Elmalılı Hamdi Yazır

İlliyyin'in ne olduğunu sen nereden bileceksin?

– İbni Kesir

“İlliyyûn”un ne olduğunu sen ne bileceksin.

– Diyanet İşleri

«İlliyyîn» in ne olduğunu sana hangi şey bildirdi?

– Hasan Basri Çantay

İlliyyinin ne olduğunu bilir misin sen.

– Seyyid Kutub

كِتَٰبٞ مَّرۡقُومٞ ٢٠

Terkiym olunmuş bir kitap.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Yazılmış bir kitabdır.

– İbni Kesir

O, yazılmış bir kitaptır.

– Diyanet İşleri

(O), yazılmış bir kitabdır,

– Hasan Basri Çantay

Mühürlenmiş bir kitaptır o.

– Seyyid Kutub

يَشۡهَدُهُ ٱلۡمُقَرَّبُونَ ٢١

Ki ona mukarrebîn şâhid olurlar.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Gözde melekler onu görür.

– İbni Kesir

Ona, Allah’a yakın olanlar şâhit olur.

– Diyanet İşleri

ki huzuurunda mukarreb (olan melek) ler bulunur.

– Hasan Basri Çantay

Yakınlaştırılmış olanlar onu görürler.

– Seyyid Kutub

إِنَّ ٱلۡأَبۡرَارَ لَفِي نَعِيمٍ ٢٢

Haberiniz olsunki ebrar muhakkak bir naîm içindedir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz iyiler, Naim'dedirler.

– İbni Kesir

Şüphesiz iyi kimseler, Naîm cennetindedirler.

– Diyanet İşleri

Şübhesiz o iyiler (cennet) ni'met (leri) içinde,

– Hasan Basri Çantay

İyiler şüphesiz cennette nimetler içindedirler.

– Seyyid Kutub

عَلَى ٱلۡأَرَآئِكِ يَنظُرُونَ ٢٣

Erîkler üzerinde nezaret ederler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Tahtlar üzerinde temaşa ederler.

– İbni Kesir

Koltuklar üzerinde, (etrafı) seyrederler.

– Diyanet İşleri

(süslü) tahtlar üzerinde (kendilerine verilen ni'metleri) temâşâ edeceklerdir.

– Hasan Basri Çantay

Tahtlar üzerinde kurulup etrafı seyrederler.

– Seyyid Kutub

تَعۡرِفُ فِي وُجُوهِهِمۡ نَضۡرَةَ ٱلنَّعِيمِ ٢٤

Yüzlerinde naîmîn revnakını tanırsın.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sen, o nimetin güzelliğini yüzlerinden tanırsın.

– İbni Kesir

Onların yüzlerinde, nimetlerin sevincini görürsün.

– Diyanet İşleri

Öyle ki sen o ni'metin (herdem taze) güzelliğini yüzlerinde (görünce) tanırsın.

– Hasan Basri Çantay

Yüzlerinde cennetin aydınlığını görürsün.

– Seyyid Kutub

يُسۡقَوۡنَ مِن رَّحِيقٖ مَّخۡتُومٍ ٢٥

Onlara öyle bir rahîktan sunulur ki mahtum.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Onlara mühürlü, halis bir şarabtan içirilir.

– İbni Kesir

Onlara, mühürlü (el değmemiş) saf bir içecekten içirilir.

– Diyanet İşleri

Onlara mühürlü, haalis bir şarabdan içirilecek,

– Hasan Basri Çantay

Onlara mühürlü saf bir içecekten içirilir.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu