بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَقَالَ أَنَا۠ رَبُّكُمُ ٱلۡأَعۡلَىٰ ٢٤

Benim en yüksek Rabb’iniz, dedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve sizin en yüce Rabbınız benim, dedi.

– İbni Kesir

“Ben, sizin en yüce Rabbinizim!” dedi.

– Diyanet İşleri

«İşte ben sizin en yüce Rabbinizim»!

– Hasan Basri Çantay

Sizin en yüce Rabbiniz benim dedi.

– Seyyid Kutub

فَأَخَذَهُ ٱللَّهُ نَكَالَ ٱلۡأٓخِرَةِ وَٱلۡأُولَىٰٓ ٢٥

Allah da onu tuttu sonuna önüne nekâl olmak üzere tenkîl ediverdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bunu üzerine Allah, onu dünya ve ahiret azabıyla yakaladı.

– İbni Kesir

Allah onu, ibret verici şekilde dünya ve âhiret cezasıyla cezalandırdı.

– Diyanet İşleri

Bunun üzerine Allah onu hem âhiret, hem dünyâ azâbiyle yakaladı.

– Hasan Basri Çantay

Allah bunun üzerine onu dünya ve ahiret azabına uğrattı.

– Seyyid Kutub

إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَعِبۡرَةٗ لِّمَن يَخۡشَىٰٓ ٢٦

Şüphesiz ki bunda bir ibret var, saygı duyacaklar için.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Şüphesiz ki bunda, korkan kimseler için ibret vardır.

– İbni Kesir

Şüphesiz bunda Allah’tan sakınıp korkan kimseler için büyük bir ibret vardır.

– Diyanet İşleri

Şübhe yok ki (Allahdan) korkacak kimse (ler) için bunda kat'î bir ibret vardır.

– Hasan Basri Çantay

Doğrusu bunda Allah'tan korkan kimseye ders vardır.

– Seyyid Kutub

ءَأَنتُمۡ أَشَدُّ خَلۡقًا أَمِ ٱلسَّمَآءُۚ بَنَىٰهَا ٢٧

Siz mi daha çetinsiniz yaratılışça yoksa Semâ mı? O "Allah" onu bina etti.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sizi yaratmak mı daha zordur, yoksa göğü mü? Onu bina etmiştir.

– İbni Kesir

(Ey inkârcılar!) Sizi yaratmak mı daha zor, yoksa göğü yaratmak mı? Onu Allah kurmuştur.

– Diyanet İşleri

Sizi (tekrar) yaratmak mı (sizce) daha güc, yoksa göğ (ü yaratmak) mı ki onu (Allah) bina etmişdir.

– Hasan Basri Çantay

Ey inkarcılar! Sizi yaratmak mı daha zordur, yoksa göğü yaratmak mı?

– Seyyid Kutub

رَفَعَ سَمۡكَهَا فَسَوَّىٰهَا ٢٨

Boyuna irtifa verdi.Nizamına koydu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Boynu yükseltmiş ve ona bir şekil vermiştir.

– İbni Kesir

Onu yükseltmiş ve ona düzen ve âhenk vermiştir.

– Diyanet İşleri

Onun boyunu O yükseltdi. Derken ona bir nizaam verdi.

– Hasan Basri Çantay

Ki Allah onu bina edip yükseltmiş ve ona şekil vermiştir.

– Seyyid Kutub

وَأَغۡطَشَ لَيۡلَهَا وَأَخۡرَجَ ضُحَىٰهَا ٢٩

Gecesini kararttı, kuşluğunu çıkardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Gecesini karanlık yapmış, gündüzünü ortaya çıkarmıştır.

– İbni Kesir

O göğün gecesini karanlık yaptı, ışığını da çıkardı.

– Diyanet İşleri

Onun gecesini karardı, gündüzünü (aydınlığa) çıkardı.

– Hasan Basri Çantay

Gecesini karanlık yapmıştır. Gündüzünü aydınlatmıştır.

– Seyyid Kutub

وَٱلۡأَرۡضَ بَعۡدَ ذَٰلِكَ دَحَىٰهَآ ٣٠

Ondan sonra da arzı döşedi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Bundan sonra yeri döşemiştir.

– İbni Kesir

Ardından yeri düzenleyip döşedi.

– Diyanet İşleri

Bundan sonra da yeri (ikaamete saalih bir halde) yayıb döşedi.

– Hasan Basri Çantay

Ardından yeri düzenlemiştir.

– Seyyid Kutub

أَخۡرَجَ مِنۡهَا مَآءَهَا وَمَرۡعَىٰهَا ٣١

Ondan suyunu ve merasını çıkardı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ondan suyunu ve otlağını çıkarmıştır.

– İbni Kesir

Ondan suyunu ve merasını çıkardı.

– Diyanet İşleri

Ondan suyunu, otlağını çıkardı.

– Hasan Basri Çantay

Suyunu ondan çıkarmış ve otlak yer meydana getirmiştir.

– Seyyid Kutub

وَٱلۡجِبَالَ أَرۡسَىٰهَا ٣٢

Ve dağlarını oturttu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Dağları dikmiştir.

– İbni Kesir

Dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi.

– Diyanet İşleri

Dağları (nı sapasağlam) dikdi.

– Hasan Basri Çantay

Dağları yerleştirmiştir.

– Seyyid Kutub

مَتَٰعٗا لَّكُمۡ وَلِأَنۡعَٰمِكُمۡ ٣٣

Sizin ve davarlarınızın intifa’ı için.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sizin ve hayvanlarınızın geçinmesi için.

– İbni Kesir

Bunları sizin için ve hayvanlarınız için bir yarar kaynağı yaptı.

– Diyanet İşleri

(Allah bunları) size ve davarlarınıza birer fâide olmak üzere (yapmışdır).

– Hasan Basri Çantay

Bunları sizin ve hayvanların geçinmesi için yapmıştır.

– Seyyid Kutub

فَإِذَا جَآءَتِ ٱلطَّآمَّةُ ٱلۡكُبۡرَىٰ ٣٤

Fakat geldiği vakit o "tâmme-i kübrâ".

– Elmalılı Hamdi Yazır

Fakat o en büyük bela geldiği zaman;

– İbni Kesir

(34-35) En büyük felaket (kıyamet) geldiği zaman, o gün insan yaptıklarını hatırlar.

– Diyanet İşleri

Fakat o (bütün belâlardan üstün) en büyük belâ geldiği zaman,

– Hasan Basri Çantay

Her şeyi bastıran o büyük felaket geldiği zaman.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu