بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَٱلنَّٰشِطَٰتِ نَشْطًا ﴿٢

Canları kolaylıkla alanlara,

— İbni Kesir

وَٱلسَّٰبِحَٰتِ سَبْحًا ﴿٣

Yüzüp yüzüp gidenlere,

— İbni Kesir

فَٱلسَّٰبِقَٰتِ سَبْقًا ﴿٤

Yarıştıkça yarışanlara,

— İbni Kesir

فَٱلْمُدَبِّرَٰتِ أَمْرًا ﴿٥

Ve işleri yönetenlere,

— İbni Kesir

يَوْمَ تَرْجُفُ ٱلرَّاجِفَةُ ﴿٦

O gün; bir sarsıntı sarsar,

— İbni Kesir

تَتْبَعُهَا ٱلرَّادِفَةُ ﴿٧

Ve peşinden bie başkası gelir.

— İbni Kesir

قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ ﴿٨

O gün kalbler titrer,

— İbni Kesir

أَبْصَٰرُهَا خَٰشِعَةٌ ﴿٩

Gözler yere döner.

— İbni Kesir

يَقُولُونَ أَءِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِى ٱلْحَافِرَةِ ﴿١٠

Biz, eski halimize mi döndürüleceğiz? derler.

— İbni Kesir

أَءِذَا كُنَّا عِظَٰمًا نَّخِرَةً ﴿١١

Ufalanmış kemikler olduğumuz vakit mi?

— İbni Kesir

قَالُواْ تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ ﴿١٢

O takdirde bu, zararlı bir dönüştür, derler.

— İbni Kesir

AYARLAR