بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

إِذْ نَادَىٰهُ رَبُّهُۥ بِٱلْوَادِ ٱلْمُقَدَّسِ طُوًى ﴿١٦

Hani, Rabbi ona mukaddes Tuvâ vadisinde şöyle seslenmişti:

— Diyanet İşleri

ٱذْهَبْ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ إِنَّهُۥ طَغَىٰ ﴿١٧

“Haydi Firavun’a git! Çünkü o azmıştır.”

— Diyanet İşleri

فَقُلْ هَل لَّكَ إِلَىٰٓ أَن تَزَكَّىٰ ﴿١٨

“Ona de ki: İster misin (küfür ve isyanından) temizlenesin?

— Diyanet İşleri

وَأَهْدِيَكَ إِلَىٰ رَبِّكَ فَتَخْشَىٰ ﴿١٩

Seni Rabbine ileteyim de O’na karşı derinden saygı duyup korkasın!”

— Diyanet İşleri

فَأَرَىٰهُ ٱلْءَايَةَ ٱلْكُبْرَىٰ ﴿٢٠

Derken Mûsâ ona en büyük mucizeyi gösterdi.

— Diyanet İşleri

فَكَذَّبَ وَعَصَىٰ ﴿٢١

Fakat o, Mûsâ’yı yalanladı ve isyan etti.

— Diyanet İşleri

ثُمَّ أَدْبَرَ يَسْعَىٰ ﴿٢٢

Sonra sırt dönüp koşarak gitti.

— Diyanet İşleri

فَحَشَرَ فَنَادَىٰ ﴿٢٣

Hemen (adamlarını) topladı ve onlara seslendi:

— Diyanet İşleri

فَقَالَ أَنَاْ رَبُّكُمُ ٱلْأَعْلَىٰ ﴿٢٤

“Ben, sizin en yüce Rabbinizim!” dedi.

— Diyanet İşleri

فَأَخَذَهُ ٱللَّهُ نَكَالَ ٱلْءَاخِرَةِ وَٱلْأُولَىٰٓ ﴿٢٥

Allah onu, ibret verici şekilde dünya ve âhiret cezasıyla cezalandırdı.

— Diyanet İşleri

إِنَّ فِى ذَٰلِكَ لَعِبْرَةً لِّمَن يَخْشَىٰٓ ﴿٢٦

Şüphesiz bunda Allah’tan sakınıp korkan kimseler için büyük bir ibret vardır.

— Diyanet İşleri

AYARLAR