بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

فَإِذَا هُم بِٱلسَّاهِرَةِ ﴿١٤

Bakarsın uyanmışlar hepsi meydandadır.

— Elmalılı Hamdi Yazır

هَلْ أَتَىٰكَ حَدِيثُ مُوسَىٰٓ ﴿١٥

Geldi ye sana Musâ’nın kıssası?

— Elmalılı Hamdi Yazır

إِذْ نَادَىٰهُ رَبُّهُۥ بِٱلْوَادِ ٱلْمُقَدَّسِ طُوًى ﴿١٦

O vakit ki ona Rabb’i nidâ etmişti o mukaddes vadîde: Tuvada.

— Elmalılı Hamdi Yazır

ٱذْهَبْ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ إِنَّهُۥ طَغَىٰ ﴿١٧

Haydi demişti git Firavne de, çünkü o pek azdı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَقُلْ هَل لَّكَ إِلَىٰٓ أَن تَزَكَّىٰ ﴿١٨

De ki: istermisin temizlenesin?

— Elmalılı Hamdi Yazır

وَأَهْدِيَكَ إِلَىٰ رَبِّكَ فَتَخْشَىٰ ﴿١٩

Ve Rabb’ine irşad edeyim de seni saygılanasın?

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَأَرَىٰهُ ٱلْءَايَةَ ٱلْكُبْرَىٰ ﴿٢٠

Vardı ona o büyük mucizeyi de gösterdi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَكَذَّبَ وَعَصَىٰ ﴿٢١

Fakat o tekzîb etti, isyan etti.

— Elmalılı Hamdi Yazır

ثُمَّ أَدْبَرَ يَسْعَىٰ ﴿٢٢

Sonra koşarak idbara gitti.

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَحَشَرَ فَنَادَىٰ ﴿٢٣

Derken mahşerini topladı da bağırdı:

— Elmalılı Hamdi Yazır

فَقَالَ أَنَاْ رَبُّكُمُ ٱلْأَعْلَىٰ ﴿٢٤

Benim en yüksek Rabb’iniz, dedi.

— Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR