بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

قَالُواْ تِلۡكَ إِذٗا كَرَّةٌ خَاسِرَةٞ ١٢

O dediler: o halde husranlı bir dönüş.

– Elmalılı Hamdi Yazır

O takdirde bu, zararlı bir dönüştür, derler.

– İbni Kesir

“Öyle ise bu hüsran dolu bir dönüştür” dediler.

– Diyanet İşleri

Dediler: «Öyle ise bu (yeni hayâta dönüş) ziyanlı bir dönüşdür».

– Hasan Basri Çantay

Öyle ise bu, ziyanlı bir dönüştür» dediler.

– Seyyid Kutub

فَإِنَّمَا هِيَ زَجۡرَةٞ وَٰحِدَةٞ ١٣

Fakat o zorlu bir kumandadır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Doğrusu o, bir tek çığlıktır.

– İbni Kesir

Hâlbuki o, bir haykırıştan (sûr’un üfürülmesinden) ibarettir.

– Diyanet İşleri

Fakat o, ancak bir tek haykırışdır.

– Hasan Basri Çantay

Doğrusu bir tek çığlık yetecektir.

– Seyyid Kutub

فَإِذَا هُم بِٱلسَّاهِرَةِ ١٤

Bakarsın uyanmışlar hepsi meydandadır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ki o zaman, hepsi toprağın yüzüne dökülecektir.

– İbni Kesir

Birdenbire kendilerini mahşerde buluverirler.

– Diyanet İşleri

Ki o zaman onlar (görürsün ki) hemen (diri olarak) toprağın yüzündedirler.

– Hasan Basri Çantay

Hepsi hemen bir düzlüğe dökülecektir.

– Seyyid Kutub

هَلۡ أَتَىٰكَ حَدِيثُ مُوسَىٰٓ ١٥

Geldi ye sana Musâ’nın kıssası?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Musa'nın haberi geldi mi sana?

– İbni Kesir

(Ey Muhammed!) Mûsâ’nın haberi sana geldi mi?

– Diyanet İşleri

Sana (Habîbim) Musânın haberi geldi (değil) mi?

– Hasan Basri Çantay

Musa'nın haberi sana geldi mi?

– Seyyid Kutub

إِذۡ نَادَىٰهُ رَبُّهُۥ بِٱلۡوَادِ ٱلۡمُقَدَّسِ طُوًى ١٦

O vakit ki ona Rabb’i nidâ etmişti o mukaddes vadîde: Tuvada.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Hani Rabbı ona; mukaddes vadide, Tuva'da şöyle seslenmişti:

– İbni Kesir

Hani, Rabbi ona mukaddes Tuvâ vadisinde şöyle seslenmişti:

– Diyanet İşleri

Hani Rabbi ona mukaddes «Tuvaa» vadisinde (şöyle) nida etmişdi :

– Hasan Basri Çantay

Tuva'da, kutsal bir vadide, Rabbi ona şöyle hitab etmişti:

– Seyyid Kutub

ٱذۡهَبۡ إِلَىٰ فِرۡعَوۡنَ إِنَّهُۥ طَغَىٰ ١٧

Haydi demişti git Firavne de, çünkü o pek azdı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Firavun'a git; çünkü o, çok azmıştır.

– İbni Kesir

“Haydi Firavun’a git! Çünkü o azmıştır.”

– Diyanet İşleri

«Fir'avna git. Çünkü o, pek azmışdır».

– Hasan Basri Çantay

Firavuna git çünkü o azdı.

– Seyyid Kutub

فَقُلۡ هَل لَّكَ إِلَىٰٓ أَن تَزَكَّىٰ ١٨

De ki: istermisin temizlenesin?

– Elmalılı Hamdi Yazır

De ki: temizlenmeye meylin var mı senin.

– İbni Kesir

“Ona de ki: İster misin (küfür ve isyanından) temizlenesin?

– Diyanet İşleri

Onun için de ki : «(Küfürden, azgınlıkdan) temizlenmende meylin var mı senin»?

– Hasan Basri Çantay

Ona de ki: «Arınmağa niyetin var mı?

– Seyyid Kutub

وَأَهۡدِيَكَ إِلَىٰ رَبِّكَ فَتَخۡشَىٰ ١٩

Ve Rabb’ine irşad edeyim de seni saygılanasın?

– Elmalılı Hamdi Yazır

Rabbına giden yolu göstereyim de O'ndan korkasın.

– İbni Kesir

Seni Rabbine ileteyim de O’na karşı derinden saygı duyup korkasın!”

– Diyanet İşleri

«Ve seni Rabbin (i tanıtmıya) irşâd edeyim ki (Ondan) korkasın».

– Hasan Basri Çantay

Rabbine giden yolu göstereyim ki O'na saygı duyup korkasın.»

– Seyyid Kutub

فَأَرَىٰهُ ٱلۡأٓيَةَ ٱلۡكُبۡرَىٰ ٢٠

Vardı ona o büyük mucizeyi de gösterdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ve ona en büyük mucizeyi gösterdi.

– İbni Kesir

Derken Mûsâ ona en büyük mucizeyi gösterdi.

– Diyanet İşleri

(Musa gitdi, teblîğ etdi) Ona o en büyük mu'cizeyi gösterdi.

– Hasan Basri Çantay

Bunun üzerine ona en büyük mucizeyi gösterdi.

– Seyyid Kutub

فَكَذَّبَ وَعَصَىٰ ٢١

Fakat o tekzîb etti, isyan etti.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Ama o, yalanlayıp isyan etti.

– İbni Kesir

Fakat o, Mûsâ’yı yalanladı ve isyan etti.

– Diyanet İşleri

Fakat (Fir'avn Musâyı) yalanladı, (Allaha) ısyânetdi.

– Hasan Basri Çantay

Fakat o Musa'yı yalanladı, karşı geldi.

– Seyyid Kutub

ثُمَّ أَدۡبَرَ يَسۡعَىٰ ٢٢

Sonra koşarak idbara gitti.

– Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra arkasını döndü, koşmaya başladı.

– İbni Kesir

Sonra sırt dönüp koşarak gitti.

– Diyanet İşleri

Sonra da koşarak arkasını döndü.

– Hasan Basri Çantay

Sonra sırtını döndü; çalışmağa koyuldu.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu