بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

إِنَّا كَذَٰلِكَ نَجْزِى ٱلْمُحْسِنِينَ ﴿٤٤

Şüphesiz ki Biz; ihsan edenleri böyle mükafatlandırırız.

— İbni Kesir

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٤٥

Vay haline o gün, yalanlayanların.

— İbni Kesir

كُلُواْ وَتَمَتَّعُواْ قَلِيلًا إِنَّكُم مُّجْرِمُونَ ﴿٤٦

Yeyin ve biraz eğlenin. Doğrusu sizler suçlularsınız.

— İbni Kesir

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٤٧

Vay haline o gün, yalanlayanların.

— İbni Kesir

وَإِذَا قِيلَ لَهُمُ ٱرْكَعُواْ لَا يَرْكَعُونَ ﴿٤٨

Onlara; rüku edin, denildiği zaman, rüku'a varmazlar.

— İbni Kesir

وَيْلٌ يَوْمَئِذٍ لِّلْمُكَذِّبِينَ ﴿٤٩

Vay haline o gün, yalanlayanların.

— İbni Kesir

فَبِأَىِّ حَدِيثٍۭ بَعْدَهُۥ يُؤْمِنُونَ ﴿٥٠

Bundan sonra artık hangi söze inanacaklar?

— İbni Kesir

AYARLAR