بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
ثُمَّ أَوۡلَىٰ لَكَ فَأَوۡلَىٰٓ ٣٥
Evet, gerektir sana o belâ gerek.
Yine yazıklar olsun sana, yazıklar.
(34-35) “Bu azap sana lâyıktır, lâyık! Evet, lâyıktır sana, lâyık!” denecektir.
Yine (hoşlanmadığın herşey) sana yaklaş (ıb çat) sın. Zîrâ (sen buna başkalarından daha çok) lâyıksın.
Yine vay başına geleceklere!
أَيَحۡسَبُ ٱلۡإِنسَٰنُ أَن يُتۡرَكَ سُدًى ٣٦
Sanır mı insan muhmel bırakıla.
İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?
İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder.
İnsan, kendisinin başı boş bırakılacağını mı sanıyor?
İnsanoğlu, başıboş bırakılacağını mı sanıyor?
أَلَمۡ يَكُ نُطۡفَةٗ مِّن مَّنِيّٖ يُمۡنَىٰ ٣٧
Değil miydi bir nutfe dökülen menîden?
O, akıtılan bir meni damlası değil miydi?
O dökülen meniden ibaret az bir su değil miydi?
O, (döl yatağına) dökülen meniden bir damla su değil miydi?
O fışkıran meniden oluşmuş bir sperma değil miydi?
ثُمَّ كَانَ عَلَقَةٗ فَخَلَقَ فَسَوَّىٰ ٣٨
Sonra bir aleka, oldu derken biçimine koydu, derken tesviye etti de.
Sonra kan pıhtısı olmuş; sonra, onu insan biçimine koyup yaratmış ve düzeltmiştir.
Sonra bu, bir “alaka” oldu. Derken Allah onu yaratıp güzelce şekillendirdi.
Sonra o (menî) bir kan pıhtısı olmuş, derken (Allah, onu) insan biçimine koyub yaratmış, (uzuvlarını) düzenlemişdir.
Sonra embriyoya dönüştü, sonra Allah onu yaratıp biçimlendirdi.
فَجَعَلَ مِنۡهُ ٱلزَّوۡجَيۡنِ ٱلذَّكَرَ وَٱلۡأُنثَىٰٓ ٣٩
Yapdı ondan da iki eşi: erkek ve dişi.
Ve ondan erkek, dişi iki cins yaratmıştır.
Nihayet ondan da erkek ve dişi iki eşi var etti.
Hulâsa, ondan erkek, dişi iki sınıf çıkarmışdır.
Sonra ondan erkek ve dişi çiftler türetti.
أَلَيۡسَ ذَٰلِكَ بِقَٰدِرٍ عَلَىٰٓ أَن يُحۡـِۧيَ ٱلۡمَوۡتَىٰ ٤٠
O, ölüleri diriltmeye kadir değil mi?
Şimdi O; ölüleri diriltmeye kadir değil midir?
Şimdi, bunları yapan Allah’ın ölüleri diriltmeye gücü yetmez mi?
(Bütün bunları yapan Allah) ölüleri tekrar diriltmiye kaadir değil midir? (Elbette kaadirdir).
Bunları yapan Allah, ölüleri diriltemez mi?