بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

وَقِيلَ مَنْۜ رَاقٍ ﴿٢٧

Ve denilir: kim var bir okuyacak?

— Elmalılı Hamdi Yazır

Çare bulacak kim? denir.

— İbni Kesir

(26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.

— Diyanet İşleri

«Tedâvî edebilecek kim?» denildi (denilecek).

— Hasan Basri Çantay

Bu hastayı iyileştirecek biri yok mu? diye sorarlar.

— Seyyid Kutub

وَظَنَّ أَنَّهُ ٱلْفِرَاقُ ﴿٢٨

Ve sezer o dem temamelfirak.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Ve ayrılık vaktinin geldiğini anlar.

— İbni Kesir

(26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.

— Diyanet İşleri

Ve (can çekişen) hakıykî bir ayrılış olduğunu anladı (anlayacak).

— Hasan Basri Çantay

Adam, ayrılma zamanının geldiğini anlar.

— Seyyid Kutub

وَٱلْتَفَّتِ ٱلسَّاقُ بِٱلسَّاقِ ﴿٢٩

Ve dolaşır el ayak: bacağa bacak.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Bacak da bacağa dolaşır.

— İbni Kesir

(26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.

— Diyanet İşleri

Bacak da bacağa dolaşdı mı,

— Hasan Basri Çantay

Çırpınırken ayakları birbirine dolaşır.

— Seyyid Kutub

إِلَىٰ رَبِّكَ يَوْمَئِذٍ ٱلْمَسَاقُ ﴿٣٠

Rabb’inedir o gün yalnız mesak.

— Elmalılı Hamdi Yazır

O gün; sevk, yalnız Rabbınadır.

— İbni Kesir

(26-30) Hayır, can boğaza dayandığı, “Kimdir (bunu) iyi edecek?” dendiği, (ölmek üzere olanın da) bunun ayrılış olduğunu bildiği, bacakların birbirine dolandığı zaman, işte o gün sevk ediliş, Rabbinedir.

— Diyanet İşleri

O gün sevk (ıyyât) yalınız Rabbinedir!

— Hasan Basri Çantay

O gün Rabbine doğru yolculuk vardır.

— Seyyid Kutub

فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلَّىٰ ﴿٣١

Fakat o ne sadaka verdi ne namaz kıldı.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Tasdik etmemişti, namaz da kılmamıştı.

— İbni Kesir

O, (Peygamberi) doğrulamamış, namaz da kılmamıştı.

— Diyanet İşleri

İşte o, (peygamberi ve Kur'ânı) tasdıyk etmemiş, namaz da kılmamış,

— Hasan Basri Çantay

Adam ne inandı, ne namaz kıldı.

— Seyyid Kutub

وَلَٰكِن كَذَّبَ وَتَوَلَّىٰ ﴿٣٢

Ve lâkin yalan dedi ve döndü.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Fakat yalanlamış, yüz çevirmişti.

— İbni Kesir

Fakat yalanlamış ve yüz çevirmişti.

— Diyanet İşleri

fakat (üstelik Kur'ânı) yalanlamış, (îmâna) arkasını dönmüş,

— Hasan Basri Çantay

Tersine inkâr etti ve sırt çevirdi.

— Seyyid Kutub

ثُمَّ ذَهَبَ إِلَىٰٓ أَهْلِهِۦ يَتَمَطَّىٰٓ ﴿٣٣

Sonra da gerneşe gerneşe ehline gitti.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Sonra da salına salına kendinden yana olanlara gitmişti.

— İbni Kesir

Sonra da kasıla kasıla ailesine gitmişti.

— Diyanet İşleri

sonra da çalım sata sata yürüyerek ehline gitmişdi.

— Hasan Basri Çantay

Sonra çalım satarak ailesinin yanına döndü.

— Seyyid Kutub

أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰ ﴿٣٤

Gerektir sana o belâ gerek.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yazıklar olsun sana, yazıklar.

— İbni Kesir

(34-35) “Bu azap sana lâyıktır, lâyık! Evet, lâyıktır sana, lâyık!” denecektir.

— Diyanet İşleri

(Hoşlanmadığın herşey) sana yaklaş (ıb çat) sın. Çünkü (sen buna başkalarından daha çok) lâyıksın.

— Hasan Basri Çantay

Vay başına geleceklere!

— Seyyid Kutub

ثُمَّ أَوْلَىٰ لَكَ فَأَوْلَىٰٓ ﴿٣٥

Evet, gerektir sana o belâ gerek.

— Elmalılı Hamdi Yazır

Yine yazıklar olsun sana, yazıklar.

— İbni Kesir

(34-35) “Bu azap sana lâyıktır, lâyık! Evet, lâyıktır sana, lâyık!” denecektir.

— Diyanet İşleri

Yine (hoşlanmadığın herşey) sana yaklaş (ıb çat) sın. Zîrâ (sen buna başkalarından daha çok) lâyıksın.

— Hasan Basri Çantay

Yine vay başına geleceklere!

— Seyyid Kutub

أَيَحْسَبُ ٱلْإِنسَٰنُ أَن يُتْرَكَ سُدًى ﴿٣٦

Sanır mı insan muhmel bırakıla.

— Elmalılı Hamdi Yazır

İnsan kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır?

— İbni Kesir

İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder.

— Diyanet İşleri

İnsan, kendisinin başı boş bırakılacağını mı sanıyor?

— Hasan Basri Çantay

İnsanoğlu, başıboş bırakılacağını mı sanıyor?

— Seyyid Kutub

أَلَمْ يَكُ نُطْفَةً مِّن مَّنِىٍّ يُمْنَىٰ ﴿٣٧

Değil miydi bir nutfe dökülen menîden?

— Elmalılı Hamdi Yazır

O, akıtılan bir meni damlası değil miydi?

— İbni Kesir

O dökülen meniden ibaret az bir su değil miydi?

— Diyanet İşleri

O, (döl yatağına) dökülen meniden bir damla su değil miydi?

— Hasan Basri Çantay

O fışkıran meniden oluşmuş bir sperma değil miydi?

— Seyyid Kutub

AYARLAR